|
- I understand quite a lot of Spanish but not everything.
- İspanyolcanın çoğunu anlıyorum ama her şeyini değil.
- Spanish is a language that has fast spread in the recent years.
- İspanyolca son yıllarda hızla yayılan bir dil.
- Spanish is a language that has fast spread in the recent years.
- İspanyolca, son yıllarda hızla yayılan bir dildir.
- In terms of Mother Tongue, the Chinese language triumphs in first place, and Spanish comes in second.
- Anadil konusunda Çince birinci sırada, İspanyolca ise ikinci sırada yer almaktadır.
- Spanish is a language that has fast spread in the recent years.
- İspanyolca son yıllarda hızla yayılan bir dildir.
- I have been speaking Spanish.
- Ben İspanyolca konuşuyorum.
- I give lessons in Spanish.
- İspanyolca dersleri veriyorum.
- Carol has been studying Spanish for three years.
- Carol, üç yıldır İspanyolca öğreniyor.
- Tom can speak neither French nor Spanish.
- Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabiliyor.
- This is the 66.666th Spanish sentence.
- Bu 66.666. İspanyolca cümle.
- She speaks Spanish well.
- O, iyi İspanyolca konuşur.
- I want to improve my Spanish.
- Ben İspanyolcamı geliştirmek istiyorum.
- Which is closer to Arabic in terms of sound, Spanish or Portuguese?
- Ses açısından hangisi Arapçaya daha yakın, İspanyolca mı Portekizce mi?
- Such languages as French, Italian and Spanish come from Latin.
- Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi diller Latince'den gelir.
- How come your Spanish is that good?
- İspanyolcan nasıl bu kadar iyi olur?
- Carol is studying Spanish.
- Carol İspanyolca öğreniyor.
- The capital of Spain is Madrid and the official language is Spanish.
- İspanya'nın başkenti Madrid'tir ve resmi dili İspanyolca'dır.
- Nobody will understand you if you speak Spanish.
- İspanyolca konuşursanız kimse sizi anlamaz.
- Yaguatí speaks both Spanish and Guaraní.
- Yaguati hem İspanyolca hem de Guranice konuşur.
- She spoke to me in Spanish.
- Benimle İspanyolca konuştu.
- It's the first time I've ever written a letter in Spanish.
- Şimdiye kadar ilk kez İspanyolca bir mektup yazdım.
- I don't speak Spanish.
- İspanyolca bilmiyorum.
- I speak English, French, and Spanish.
- Ben İngilizce, Fransızca ve İspanyolca konuşuyorum.
- He speaks Spanish as well as French.
- O, Fransızca kadar İspanyolca da konuşuyor.
- If I had studied Spanish last year as I am doing these months, I would speak much better now.
- Bu aylarda yaptığım gibi geçen yıl da İspanyolca çalışsaydım, şimdi çok daha iyi konuşuyor olurdum.
- Spanish is spoken in a whole bunch of countries.
- İspanyolca bir sürü ülkede konuşuluyor.
- I spent the whole afternoon translating story books to Spanish.
- Bütün öğleden sonrayı hikaye kitaplarını İspanyolcaya çevirerek geçirdim.
- We only use Spanish at home.
- Evde sadece İspanyolca kullanıyoruz.
- This school offers English, French and Spanish courses.
- Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
- How many Spanish words did you learn yesterday?
- Dün kaç tane İspanyolca kelime öğrendiniz?
- Yaguatí speaks both Spanish and Guaraní.
- Yaguatí hem İspanyolca hem de Guaraní konuşuyor.
- We only use Spanish at home.
- Biz evde yalnızca İspanyolca kullanırız.
- The capital of Spain is Madrid and the official language is Spanish.
- İspanya'nın başkenti Madrid'dir ve resmi dili İspanyolcadır.
- I'm taking Spanish this semester.
- Bu dönem İspanyolca alıyorum.
- I can speak neither English nor Spanish.
- Ne İngilizce ne de İspanyolca konuşabilirim.
- Tom can't speak either French or Spanish.
- Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabiliyor.
- Chilean Spanish may sound strange elsewhere.
- Şili İspanyolcası Şili İspanyolcası başka bir yerde kulağa garip gelebilir.
- The circumflex accent doesn't exist in Spanish.
- İspanyolcada uzatma işareti yoktur.
- I'm able to speak Spanish.
- İspanyolca konuşabiliyorum.
- Johnny moved to Spain just a few months ago, so he isn't used to speaking Spanish as yet.
- Johnny İspanya'ya sadece birkaç ay önce taşındı, bu yüzden henüz İspanyolca konuşmaya alışkın değil.
- I hope my Spanish improves quickly.
- Umarım İspanyolcam çabuk gelişir.
- I'm going to be fluent in Spanish in two months, I swear!
- İki ay içinde akıcı bir şekilde İspanyolca konuşacağım, yemin ederim!
- I can speak neither English nor Spanish.
- Ne İngilizce ne de İspanyolca konuşabiliyorum.
- She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca'da üç kelimeyi bir araya getiremiyor ve orta seviyede olduğunu iddia ediyor.
- I can understand Spanish, but I can't speak it.
- İspanyolca anlayabiliyorum ama konuşamıyorum.
- Are you teaching Spanish?
- İspanyolca öğretiyor musun?
- I can speak Spanish fluently.
- Akıcı bir şekilde İspanyolca konuşabilirim.
- This school offers English, French and Spanish courses.
- Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca dersleri veriyor.
- Spanish is her mother tongue.
- İspanyolca onun ana dili.
- If I had studied Spanish last year as I am doing these months, I would speak much better now.
- Bu aylarda yaptığım gibi geçen yıl İspanyolca çalışsaydım, şimdi çok daha iyi konuşurdum.
- The official languages of the United Nations are Arabic, Chinese, English, French, Russian and Spanish.
- Birleşmiş Milletlerin resmi dilleri Arapça, Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İspanyolcadır.
- Spanish is spoken in twenty countries.
- İspanyolca yirmi ülkede konuşuluyor.
- I would like to improve my Spanish.
- İspanyolcamı geliştirmek istiyorum.
- She is not a professor of Spanish.
- O bir İspanyolca profesörü değil.
- Is Spanish spoken in Mexico?
- Meksika'da İspanyolca konuşulur mu?
- Nobody will understand you if you speak Spanish.
- İspanyolca konuşursan kimse seni anlamaz.
- His wife speaks Spanish as well as English.
- Karısı İngilizce'nin yanı sıra İspanyolca da konuşuyor.
- She is proficient in both Spanish and Italian.
- Hem İspanyolca hem de İtalyanca biliyor.
- They're able to speak Spanish.
- Onlar İspanyolca konuşabilir.
- You speak Spanish very well.
- İspanyolcayı çok iyi konuşuyorsun.
- She signed up for a Spanish course.
- O, İspanyolca kursuna kaydoldu.
- Tom can speak French almost as well as he can speak Spanish.
- Tom neredeyse İspanyolca konuştuğu kadar iyi Fransızca konuşabilir.
- They're able to speak Spanish.
- Onlar İspanyolca konuşabilirler.
- I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
- Write Spanish.
- İspanyolca yazın.
- I am studying Chinese and Spanish.
- Çince ve İspanyolca öğreniyorum.
- Jaume's grandmother spoke Catalan better than Spanish.
- Jaume'nin büyükannesi Katalancayı İspanyolcadan daha iyi konuşuyordu.
- All of us speak Spanish.
- Hepimiz İspanyolca konuşuyoruz.
- Spanish is very similar to Portuguese.
- İspanyolca, Portekizceye çok benzer.
- He is a good speaker of Spanish.
- İspanyolcayı iyi konuşuyor.
- They speak Spanish in Mexico.
- Meksika'da İspanyolca konuşulur.
- At home we only speak Spanish.
- Evde sadece İspanyolca konuşuyoruz.
- He speaks Spanish, not to mention English and German.
- İspanyolca konuşuyor, İngilizce ve Almanca'dan bahsetmiyorum bile.
- He wanted very much to become a teacher of Spanish.
- İspanyolca öğretmeni olmayı çok istiyordu.
- In Spain they speak Spanish.
- İspanya'da İspanyolca konuşuyorlar.
- Carol has been studying Spanish for three years.
- Carol, üç yıldır İspanyolca eğitimi almaktadır.
- Spanish and Portuguese are practically the same.
- İspanyolca ve Portekizce hemen hemen aynıdır.
- I can speak French and also Spanish.
- Fransızca ve İspanyolca konuşabiliyorum.
- The circumflex accent doesn't exist in Spanish.
- İspanyolcada şapka işareti yoktur.
- I want to improve my Spanish.
- İspanyolcamı geliştirmek istiyorum.
- Tom can speak neither French nor Spanish.
- Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
- Yes, I speak Spanish.
- Evet, İspanyolca konuşuyorum.
- For us, English is more difficult than Spanish.
- Bizim için İngilizce İspanyolcadan daha zor.
- Spanish opened many doors for him.
- İspanyolca onun için birçok kapıyı açtı.
- Yaguatí speaks Spanish and Guaraní.
- Yaguatí İspanyolca ve Guaraní konuşuyor.
- A little knowledge of Spanish will go a long way toward making your trip to Mexico enjoyable.
- Biraz İspanyolca bilmek, Meksika seyahatinizi keyifli hale getirmek için çok yararlı olacaktır.
- A Spanish song was playing in the supermarket where I went to buy fruits and vegetables yesterday.
- Dün meyve ve sebze almaya gittiğim süpermarkette İspanyolca bir şarkı çalıyordu.
- She speaks Spanish, not to mention English.
- İngilizcenin yanı sıra İspanyolca da konuşur.
- I usually translate from English into Spanish.
- Genellikle İngilizceden İspanyolcaya çeviri yaparım.
- He is proficient in both Spanish and Italian.
- O hem İspanyolcada hem de İtalyanca da yeterlidir.
- I speak English, French and Spanish.
- İngilizce, Fransızca ve İspanyolca konuşabiliyorum.
- She signed up for a Spanish course.
- İspanyolca kursuna kaydoldu.
- They don't speak Spanish.
- Onlar İspanyolca konuşmuyor.
- Mary said that she could speak not only Portuguese, but also Spanish.
- Mary sadece Portekizce değil, İspanyolca da konuşabildiğini söyledi.
- Which is closer to Arabic in terms of sound, Spanish or Portuguese?
- İspanyolca veya Portekizce'den hangisi ses açısından Arapça'ya daha yakındır?
- In Spanish they use upside down question marks.
- İspanyolcada ters soru işareti kullanılır.
- I want to improve my Spanish.
- Ben İspanyolcamı ilerletmek istiyorum.
- The official languages of the UN are Arabic, Chinese, English, French, Russian, and Spanish.
- BM'nin resmi dilleri Arapça, Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İspanyolcadır.
- I'd like to improve my Spanish.
- İspanyolcamı ilerletmek isterim.
- How long have you been teaching Spanish?
- Ne kadar süredir İspanyolca öğretiyorsun?
- Spanish is spoken here.
- Burada İspanyolca konuşuluyor.
- I am a professor of Spanish.
- Ben bir İspanyolca profesörüyüm.
- They are able to speak Spanish a little.
- Onlar İspanyolcayı biraz konuşabilirler.
- How many teachers of Spanish are there at this high school?
- Bu lisede kaç tane İspanyolca öğretmeni var?
- I speak English, French, and Spanish.
- İngilizce, Fransızca ve İspanyolca konuşabiliyorum.
- A Spanish song was playing in the supermarket where I went to buy fruits and vegetables yesterday.
- Dün meyve ve sebze satın almak için gittiğim süpermarkette bir İspanyolca şarkı çalıyordu.
- Both French and Spanish are mother tongues of Conchita.
- Fransızca ve İspanyolca Conchita'nın ana dilleridir.
- Johnny moved to Spain just a few months ago, so he isn't used to speaking Spanish as yet.
- Johnny sadece birkaç ay önce İspanya'ya taşındı, o yüzden henüz İspanyolca konuşmaya alışkın değil.
- I love teaching kids Spanish!
- Çocuklara İspanyolca öğretmeyi seviyorum.
- She can speak Spanish, but her English is much better.
- O İspanyolca konuşabilir ama onun İngilizcesi çok daha iyidir.
- He speaks not only Spanish, but also French.
- Sadece İspanyolca değil, Fransızca da konuşuyor.
- Spanish is spoken in many countries.
- İspanyolca birçok ülkede konuşulur.
- My friend told me that this coming Monday an exhibition about Spanish history is opening.
- Arkadaşım bana bu önümüzdeki pazartesi İspanyolca tarihi hakkında bir sergi açılacağını söyledi.
- Spanish is spoken in most countries of South America.
- Güney Amerika'nın çoğu ülkesinde İspanyolca konuşulur.
- They use this book in Spanish class.
- İspanyolca dersinde bu kitabı kullanıyorlar.
- He speaks Spanish well.
- İspanyolca'yı iyi konuşuyor.
- Can you translate it from Arabic to Spanish?
- Onu Arapçadan İspanyolcaya çevirebilir misin?
- Spanish is spoken in Central and South America.
- İspanyolca Orta ve Güney Amerika'da konuşulur.
- Many of my friends preferred to study German instead of Spanish.
- Arkadaşlarımın çoğu İspanyolca yerine Almanca öğrenmeyi tercih etti.
- I'm going to be fluent in Spanish in two months, I swear!
- Yemin ediyorum ki iki ay içinde İspanyolcada akıcı olacağım!
- She speaks Spanish well.
- İspanyolcayı iyi konuşur.
- All of us speak Spanish.
- Hepimiz İspanyolca konuşuruz.
- They speak Spanish in Colombia.
- Kolombiya'da İspanyolca konuşuyorlar.
- Neither he nor I speak Spanish.
- Ne o ne de ben İspanyolca konuşabiliyoruz.
- Tom doesn't speak Spanish.
- Tom İspanyolca bilmiyor.
- The official languages of the United Nations are Arabic, Chinese, English, French, Russian and Spanish.
- Birleşmiş Milletler'in resmi dilleri Arapça, Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İspanyolcadır.
- She speaks Spanish.
- O İspanyolca konuşuyor.
- I would like to improve my Spanish.
- İspanyolcamı geliştirmek isterim.
- He speaks Spanish well.
- O iyi İspanyolca konuşur.
- She devoted all her energy to studying Spanish.
- Bütün enerjimi İspanyolca eğitimine adadım.
- Spanish is much easier than German.
- İspanyolca Almanca'dan çok daha kolay.
- The poem was written in Spanish and then translated into Portuguese.
- Şiir İspanyolca yazılmış ve sonra Portekizceye çevrilmiş.
- She knows how to speak Spanish.
- O İspanyolca konuşmayı biliyor.
- My Spanish is terrible.
- İspanyolcam berbat.
- I teach Spanish.
- İspanyolca öğretiyorum.
- How long have you been teaching Spanish?
- Ne kadar zamandır İspanyolca öğretiyorsunuz?
- His wife speaks Spanish as well as English.
- Onun karısı İngilizcenin yanı sıra İspanyolca konuşur.
- A Turkish soft G and a Spanish H eloped and had lots of completely silent children together.
- Türkçe Ğ ve İspanyolca H kaçtı ve birlikte birsürü tamamen sessiz çocukları oldu.
- I can read in Spanish without a problem.
- Sorunsuz bir şekilde İspanyolca okuyabiliyorum.
- We are studying Spanish.
- İspanyolca öğreniyoruz.
- I speak a little Spanish.
- Biraz İspanyolca biliyorum.
- I'm able to speak Spanish.
- İspanyolca konuşabilirim.
- Is Spanish spoken in Mexico?
- Meksika'da İspanyolca mı konuşuluyor?
- English is the third most spoken language in the world, after Mandarin and Spanish.
- İngilizce, Mandarin ve İspanyolcadan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir.
- She can speak both Spanish and Basque.
- O hem İspanyolca hem de Bask dilini konuşabilir.
- Such languages as French, Italian and Spanish come from Latin.
- Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi diller Latince'den geliyorlar.
- Can he speak Spanish?
- İspanyolca konuşabiliyor mu?
- The circumflex accent doesn't exist in Spanish.
- İspanyolcada inceltme işareti yoktur.
- We're studying Spanish.
- İspanyolca öğreniyoruz.
- I have been speaking Spanish.
- İspanyolca konuşmaktayım.
- Tom can speak French almost as well as he can speak Spanish.
- Tom Fransızcayı neredeyse İspanyolcayı iyi konuştuğu kadar iyi konuşabilir.
- We're studying Spanish.
- Biz İspanyolca çalışıyoruz.
- Mary is a native speaker of Portuguese and fluent in English and Spanish, in addition to having good knowledge of Esperanto.
- Mary'nin ana dili Portekizce ve akıcı bir şekilde İngilizce ve İspanyolca konuşuyor, ayrıca Esperanto dilini de iyi derecede biliyor.
- Neither Tom nor Mary speaks Spanish.
- Ne Tom ne de Mary İspanyolca konuşuyor.
- Yes, I speak Spanish.
- Evet, İspanyolca konuşabiliyorum.
- Bob is the only one in the class who knows Spanish.
- Sınıfta İspanyolca bilen tek kişi Bob.
- He speaks Spanish, not to mention English and German.
- İngilizce ve Almanca yanı sıra, İspanyolca konuşuyor.
- I don't speak Spanish.
- İspanyolca konuşmam.
- I can't learn Spanish fast enough.
- İspanyolcayı yeterince hızlı öğrenemiyorum.
- I can speak Spanish fluently.
- İspanyolcayı akıcı bir şekilde konuşabilirim.
- In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
- İspanyolca'da değişim ve dönüşümleri ifade etmek için birçok farklı deyim vardır.
- The book is written in Spanish.
- Kitap İspanyolca yazılmış.
- I usually translate from English into Spanish.
- Ben genelde İngilizce'den İspanyolca'ya çeviri yaparım.
- Spanish used to be the Philippines' official language.
- İspanyolca eskiden Filipinler'in resmi diliydi.
- The woman speaks Spanish.
- Kadın İspanyolca konuşuyor.
- I've decided to contribute Spanish sentences purely all this month.
- Bu ay tamamen İspanyolca cümlelerle katkıda bulunmaya karar verdim.
- I can speak Standard Chinese (Putonghua), Southwestern Mandarin, Wu Chinese, and Spanish.
- Standart Çince (Putonghua), Güneybatı Mandarin, Wu Çincesi ve İspanyolca konuşabiliyorum.
- He speaks neither English nor Spanish.
- O ne İngilizce ne de İspanyolca konuşur.
- On Tatoeba, there are more than 250,000 sentences in Spanish!
- Tatoeba'da 250.000'den fazla İspanyolca cümle var!
- Can you translate it from Arabic to Spanish?
- Onu Arapçadan İspanyolcaya çevirebilir misiniz?
- She can speak Spanish as well as English.
- İngilizce'nin yanı sıra İspanyolca da konuşabiliyor.
- Spanish is her native language.
- İspanyolca onun ana dilidir.
- She speaks Spanish, not to mention English.
- İngilizce dışında İspanyolca da konuşuyor.
- It was Mr Hino who translated the book from Spanish into Japanese.
- Kitabı İspanyolca'dan Japonca'ya çeviren Bay Hino'ydu.
- She is proficient in both Spanish and Italian.
- O hem İspanyolcada hem de İtalyancada yeterli.
- As a matter of fact, I do speak Spanish.
- Aslına bakarsanız İspanyolca konuşuyorum.
- We want to learn some Spanish songs.
- Bazı İspanyolca şarkılar öğrenmek istiyoruz.
- Dan didn't even study Spanish.
- Dan İspanyolca bile çalışmadı.
- We teach Spanish very well.
- Biz çok iyi İspanyolca öğretiriz.
- I speak Spanish to God, Italian to women, French to men, and German to my horse.
- Ben Tanrı'yla İspanyolca, kadınlarla İtalyanca, erkeklerle Fransızca ve atımla Almanca konuşurum.
- There are lots and lots of people who speak Spanish, but not as many who speak Esperanto.
- İspanyolca konuşan bir sürü insan var ama esperanto konuşan çok insan yok.
- They speak Spanish.
- Onlar İspanyolca konuşuyor.
- I can understand Spanish, but I can't speak it.
- İspanyolca anlayabilirim ama konuşamam.
- Please listen and type in Spanish.
- Lütfen İspanyolca dinleyin ve yazın.
- I wish I could have spoken Spanish.
- Keşke İspanyolca konuşabilseydim.
- Do you speak Spanish?
- İspanyolca konuşabiliyor musun?
- Please link this sentence to Spanish.
- Lütfen bu cümleyi İspanyolca'ya bağlayın.
- I often confuse Spanish vowels.
- Sık sık İspanyolca sesli harfleri karıştırırım.
- He is my Spanish professor.
- O benim İspanyolca profesörüm.
- Please excuse me, my Spanish is terrible.
- Lütfen beni affedin, İspanyolcam berbattır.
- I speak Spanish.
- İspanyolca konuşurum.
- We only speak Spanish at home.
- Evde sadece İspanyolca konuşuruz.
- Do you speak Spanish?
- İspanyolca biliyor musun?
- In Spanish they use upside down question marks.
- İspanyolcada ters soru işareti kullanırlar.
- Tom speaks Spanish, and Betty speaks Spanish, too.
- Tom İspanyolca konuşuyor ve Betty de İspanyolca konuşuyor.
- Italian and Spanish are very similar.
- İtalyanca ve İspanyolca çok benzerdir.
- Tom speaks impeccable Spanish.
- Tom kusursuz İspanyolca konuşuyor.
- He can speak Spanish, not to mention English.
- İspanyolca dışında İngilizce de konuşabiliyor.
- Spanish is his mother tongue.
- İspanyolca onun ana dilidir.
- I can speak Spanish.
- İspanyolca konuşabilirim.
- In the Philippines, almost no one speaks Spanish anymore.
- Filipinler'de artık neredeyse hiç kimse İspanyolca konuşmuyor.
- This sentence actually comes from Spanish.
- Bu cümle aslında İspanyolcadan geliyor.
- Spanish is spoken in a whole bunch of countries.
- Birçok ülkede İspanyolca konuşulur.
- Neither Tom nor Mary speaks Spanish.
- Ne Tom ne de Mary İspanyolca konuşur.
- Spanish is spoken in Central and South America.
- Orta ve Güney Amerika'da İspanyolca konuşulmaktadır.
- They can speak Spanish.
- Onlar İspanyolca konuşabilirler.
- I know a little Spanish.
- Biraz İspanyolca biliyorum.
- Spanish is spoken in many countries.
- İspanyolca birçok ülkede konuşuluyor.
- Do they speak Spanish in Mexico?
- Meksika'da İspanyolca mı konuşuyorlar?
- They don't speak Spanish.
- İspanyolca bilmiyorlar.
- Jorge Luis Borges spoke English and Spanish since one of his grandmothers was an Englishwoman.
- Jorge Luis Borges, büyükannelerinden biri İngiliz bir kadın olduğu için İngilizce ve İspanyolca konuşuyordu.
- How long have you been teaching Spanish?
- Ne zamandır İspanyolca öğretiyorsun?
- Mexico is the biggest Spanish speaking country.
- Meksika İspanyolca konuşulan en büyük ülkedir.
- I love teaching kids Spanish!
- Çocuklara İspanyolca öğretmeyi seviyorum!
- I'm a teacher of Spanish for foreigners, so believe me, I know what I'm talking about.
- Ben yabancılar için İspanyolca öğretmeniyim, bu yüzden inanın bana, neden bahsettiğimi biliyorum.
- Spanish is spoken in most countries of South America.
- İspanyolca, Güney Amerika'daki birçok ülkede konuşulur.
- Most Native Americans in Mexico speak Spanish.
- Meksika'daki Amerikan yerlilerinin çoğu İspanyolca konuşuyor.
- He is capable of teaching Spanish.
- İspanyolca öğretme yeteneğine sahip.
- You should brush up on your Spanish.
- İspanyolcanı tazelemelisin.
- Bob is the only student that can speak Spanish in our class.
- Bob sınıfımızda İspanyolca konuşabilen tek öğrenci.
- Try to understand it in Spanish, without translating to English.
- İngilizceye çevirmeden İspanyolca anlamaya çalış.
- I like to study Spanish.
- İspanyolca çalışmayı seviyorum.
- She was my Spanish professor.
- O benim İspanyolca profesörümdü.
- You speak Spanish very well.
- İspanyolcayı çok iyi konuşuyorsunuz.
- Tom can't speak either French or Spanish.
- Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
- It's a Spanish name.
- İspanyolca bir ad.
- I'm going to study biology and Spanish.
- Biyoloji ve İspanyolca çalışacağım.
- I wish you spoke Spanish.
- Keşke İspanyolca konuşabilseydin.
- I can still remember a few words in Spanish.
- Hâlâ İspanyolca birkaç kelime hatırlayabiliyorum.
- This is the 66.666th Spanish sentence.
- Bu 66.666'cı İspanyolca cümle.
- Write Spanish.
- İspanyolca yaz.
- Today I have to review Spanish.
- Bugün İspanyolca'yı gözden geçirmeliyim.
- They are able to speak Spanish a little.
- Biraz İspanyolca konuşabiliyorlar.
- I speak Spanish.
- İspanyolca konuşabiliyorum.
- Spanish and Portuguese are very similar languages.
- İspanyolca ve Portekizce birbirine çok benzeyen dillerdir.
- Jack may speak Spanish, too.
- Jack, İspanyolca da konuşabilir.
- My mother tongue is Spanish.
- Benim ana dilim İspanyolca'dır.
- I teach Spanish.
- Ben İspanyolca öğretirim.
- A promise made in Spanish is more than a simple promise.
- İspanyolca verilmiş bir söz basit bir sözden daha fazladır.
- Before going to Mexico, I studied Spanish.
- Meksika'ya gitmeden önce İspanyolca çalıştım.
- Many inhabitants of the United States speak Spanish.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayanların çoğu İspanyolca konuşur.
- They were not speaking Spanish.
- Onlar İspanyolca konuşmuyorlardı.
- Spanish is spoken here.
- Burada İspanyolca konuşulur.
- Spanish is widely spoken in South America.
- İspanyolca Güney Amerika'da yaygın olarak konuşulur.
- I study Spanish.
- İspanyolca çalışıyorum.
- I speak English, French and Spanish.
- İngilizce, Fransızca ve İspanyolca konuşurum.
- Now, Alexander can translate in Spanish.
- Artık Alexander İspanyolca çeviri yapabiliyor.
- Spanish is spoken in Mexico.
- Meksika'da İspanyolca konuşulur.
- She can speak Spanish as well as English.
- O İspanyolcanın yanı sıra İngilizce de konuşabilir.
- I can speak Spanish.
- İspanyolca konuşabiliyorum.
- I can speak both English and Spanish.
- Hem İngilizce hem de İspanyolca konuşabiliyorum.
- You speak Spanish very well.
- Çok iyi İspanyolca konuşuyorsun.
- My mother tongue is Spanish.
- Benim ana dilim İspanyolca.
- English is the third most spoken language in the world, after Mandarin and Spanish.
- İngilizce, Mandarin ve İspanyolca'dan sonra dünyadaki en çok konuşulan üçüncü dildir.
- Spanish is much easier than German.
- İspanyolca, Almanca'dan çok daha kolaydır.
- There are lots and lots of people who speak Spanish, but not as many who speak Esperanto.
- İspanyolca konuşan bir sürü insan var ama Esperanto konuşan o kadar çok insan yok.
- You have to know Spanish to learn this language.
- Bu dili öğrenmek için İspanyolca bilmek zorundasın.
- Tom doesn't speak Spanish.
- Tom İspanyolca konuşmuyor.
- I translated the article from Spanish into Basque.
- Makaleyi İspanyolcadan Bask diline çevirdim.
- Are you teaching Spanish?
- İspanyolca mı öğretiyorsun?
- I am a professor of Spanish.
- Ben İspanyolca profesörüyüm.
- We only speak Spanish at home.
- Evde sadece İspanyolca konuşuyoruz.
- She can speak Spanish.
- O İspanyolca konuşabilir.
- I can easily read Spanish.
- İspanyolcayı kolayca okuyabiliyorum.
- I can speak both English and Spanish.
- Hem İngilizce hem de İspanyolca konuşabilirim.
- Both French and Spanish are mother tongues of Conchita.
- Hem Fransızca hem de İspanyolca, Conchita'nın ana dilleridir.
- She is not a professor of Spanish.
- O İspanyolca profesörü değil.
- The poem was written in Spanish and then translated into Portuguese.
- Şiir İspanyolca yazıldı ve daha sonra Portekizceye çevrildi.
- I'm speaking Spanish to my cat.
- Kedimle İspanyolca konuşuyorum.
- It's a Spanish book.
- Bu İspanyolca bir kitap.
- You must be able to speak either English or Spanish in this company.
- Bu şirkette İngilizce ya da İspanyolca konuşabilmeniz gerekir.
- This sentence actually comes from Spanish.
- Bu cümle aslında İspanyolcadan gelir.
- She devoted all her energy to studying Spanish.
- Tüm enerjisini İspanyolca çalışmaya adadı.
- You should brush up on your Spanish.
- İspanyolcanı tazelemen gerekir.
- I can still remember a few words in Spanish.
- Ben hâlâ İspanyolca birkaç kelime hatırlayabiliyorum.
- Spanish opened many doors for him.
- İspanyolca ona birçok kapı açtı.
- She can speak Spanish well.
- O, İspanyolcayı iyi konuşabilir.
- Can he speak Spanish?
- O İspanyolca konuşabilir mi?
- She knows Spanish.
- İspanyolca biliyor.
- They can speak Spanish.
- İspanyolca konuşabiliyorlar.
- I speak English, a little Italian and Spanish.
- İngilizce, biraz İtalyanca ve İspanyolca konuşabiliyorum.
- They're able to speak Spanish.
- İspanyolca konuşabiliyorlar.
- Spanish and Portuguese are practically the same.
- İspanyolca ve Portekizce hemen hemen aynıdırlar.
- They speak Spanish in Colombia.
- Kolombiya'da İspanyolca konuşurlar.
- I translated the article from Spanish into Basque.
- Makaleyi İspanyolca'dan Baskça'ya çevirdim.
- Can you translate it from Arabic to Spanish?
- Arapçadan İspanyolcaya çevirebilir misin?
- He has spoken Spanish.
- İspanyolca konuştu.
- They speak Spanish.
- Onlar İspanyolca konuşurlar.
- The book is written in Spanish.
- Kitap, İspanyolca olarak yazılmış.
- What do you learn Spanish for?
- İspanyolca'yı ne için öğreniyorsun?
- This isn't Spanish.
- Bu İspanyolca değil.
- How come your Spanish is that good?
- İspanyolcan nasıl bu kadar iyi olabiliyor?
- He is teaching Spanish to the children.
- Çocuklara İspanyolca öğretiyor.
- We teach Spanish very well.
- İspanyolcayı çok iyi öğretiyoruz.
- In the Philippines, almost no one speaks Spanish anymore.
- Filipinler'de artık hemen hemen hiç kimse İspanyolca konuşmuyor.
- I teach Spanish very well.
- Çok iyi İspanyolca öğretiyorum.
- I study Chinese and Spanish.
- Çince ve İspanyolca öğreniyorum.
- He knows Spanish.
- İspanyolca biliyor.
- He can speak Spanish, not to mention English.
- İspanyolca konuşabiliyor, İngilizceden bahsetmiyorum bile.
- You must be able to speak either English or Spanish in this company.
- Bu şirkette ya İngilizce ya da İspanyolca konuşabilmelisin.
- Spanish, French, Italian and Romanian are latin languages.
- İspanyolca, Fransızca, İtalyanca ve Romence Latin dilleridir.
- A promise made in Spanish is more than a simple promise.
- İspanyolca verilen bir söz, basit bir sözden daha fazlasıdır.
- I love speaking Spanish.
- İspanyolca konuşmayı seviyorum.
- Spanish is spoken in twenty countries.
- İspanyolca yirmi ülkede konuşulur.
- Spanish is her mother tongue.
- İspanyolca onun ana dilidir.
- I teach Spanish very well.
- Ben çok iyi İspanyolca öğretirim.
- Spanish and Portuguese are very similar languages.
- İspanyolca ve Portekizce çok benzer dillerdir.
- Spanish is widely spoken in South America.
- İspanyolca, Güney Amerika'da yaygın bir biçimde konuşulur.
- Do you think Obama can speak Spanish?
- Sence Obama İspanyolca konuşabiliyor mu?
- I am studying Chinese and Spanish.
- Çince ve İspanyolca çalışıyorum.
- There were nineteen graduates for the batch of Spanish class.
- İspanyolca sınıfından on dokuz kişi mezun oldu.
- Bob is the only student that can speak Spanish in our class.
- Bob, bizim sınıfta İspanyolca konuşabilen tek öğrenci.
- I'd like to improve my Spanish.
- İspanyolcamı geliştirmek istiyorum.
- A Mexican taught him Spanish.
- Bir Meksikalı ona İspanyolca öğretti.
- You have to know Spanish to learn this language.
- Bu dili öğrenmek için İspanyolca bilmelisiniz.
- As a matter of fact, I do speak Spanish.
- Aslına bakarsanız, İspanyolca konuşabiliyorum.
- We are studying Spanish.
- İspanyolca çalışıyoruz.
- I have completely forgotten how to speak Spanish.
- İspanyolca konuşmayı tamamen unuttum.
- She can speak Spanish well.
- İyi İspanyolca konuşabiliyor.
- The circumflex accent doesn't exist in Spanish.
- İspanyolcada düzeltme işareti yoktur.
- Bob is the only one in the class who knows Spanish.
- Bob sınıfta İspanyolca bilen tek kişi.
- She can speak Spanish.
- İspanyolca konuşabiliyor.
- Tom speaks Spanish, and so does Betty.
- Tom İspanyolca konuşuyor, Betty de öyle.
- He not only speaks French, but he speaks Spanish, too.
- Sadece Fransızca değil, İspanyolca da konuşuyor.
- If you are going to go to America, you should brush up your Spanish.
- Eğer Amerika'ya gideceksen İspanyolcanı tazelemelisin.
- It's the first time I've ever written a letter in Spanish.
- İlk defa İspanyolca bir mektup yazıyorum.
- My Spanish is terrible.
- İspanyolcam çok kötüdür.
- She spoke to me in Spanish.
- O benimle İspanyolca konuştu.
- Spanish is her native language.
- İspanyolca onun ana dili.
- How many Spanish words did you learn yesterday?
- Dün kaç tane İspanyolca kelime öğrendin?
- He and I can not speak Spanish.
- O ve ben İspanyolca konuşamıyoruz.
- Jorge Luis Borges spoke English and Spanish since one of his grandmothers was an Englishwoman.
- Jorge Luis Borges, büyükannelerinden biri İngiliz olduğu için İngilizce ve İspanyolca konuştu.
- He is proficient in both Spanish and Italian.
- Hem İspanyolca hem de İtalyanca bilmektedir.
- I speak a little Spanish.
- Biraz İspanyolca konuşuyorum.
- She knows Spanish.
- O, İspanyolca bilir.
- They can speak Spanish.
- Onlar İspanyolca konuşabilir.
- She can speak both Spanish and Basque.
- O hem İspanyolca hem de Baskça konuşabiliyor.
- She knows how to speak Spanish.
- İspanyolca konuşmayı biliyor.
- I'm a teacher of Spanish for foreigners, so believe me, I know what I'm talking about.
- Ben yabancılar için bir İspanyolca öğretmeniyim, bu yüzden inan bana, ben ne hakkında konuştuğumu biliyorum.
- Spanish is his mother tongue.
- İspanyolca onun anadili.
- He speaks Spanish as well as French.
- Fransızca'nın yanı sıra İspanyolca da konuşuyor.
- Interlingua's main source languages are Portuguese, Spanish, Italian, French and English.
- Interlingua'nın ana kaynak dilleri Portekizce, İspanyolca, İtalyanca, Fransızca ve İngilizcedir.
- I hope my Spanish improves quickly.
- Umarım İspanyolcam hızlıca gelişir.
- Spanish is his mother tongue.
- İspanyolca onun ana dili.
- Italian and Spanish are very similar.
- İtalyanca ve İspanyolca birbirine çok benzer.
- Yaguatí speaks Spanish and Guaraní.
- Yaguatí İspanyolca ve Almanca konuşur.
- Spanish is a very beautiful language.
- İspanyolca çok güzel bir dil.
- They were not speaking Spanish.
- İspanyolca konuşmuyorlardı.
- She speaks Spanish well.
- İspanyolcayı iyi konuşuyor.
- He speaks neither English nor Spanish.
- Ne İngilizce ne de İspanyolca konuşabiliyor.
- It's a Spanish book.
- O İspanyolca bir kitap.
- I know Spanish, Basque and some English.
- İspanyolca, Baskça ve biraz İngilizce biliyorum.
- Do they speak Spanish in Mexico?
- Meksika'da İspanyolca konuşuyorlar mı?
- He is capable of teaching Spanish.
- İspanyolca öğretebilir.
- As a matter of fact, I do speak Spanish.
- Doğrusunu isterseniz, İspanyolca konuşurum.
- I liked to add sentences in Spanish.
- İspanyolca cümleler eklemek hoşuma gitti.
- Spanish is easy.
- İspanyolca kolaydır.
- If you are going to go to America, you should brush up your Spanish.
- Eğer Amerika'ya gideceksen, İspanyolcanı geliştirmelisin.
- The manual is in Spanish only.
- Kullanım kılavuzu sadece İspanyolca.
- The manual is in Spanish only.
- El kitabı sadece İspanyolca.
- Carol is studying Spanish.
- Carol İspanyolca çalışıyor.
- Spanish is spoken in twenty countries.
- Yirmi ülkede İspanyolca konuşulur.
- Spanish is spoken in the Central and the South Americas.
- İspanyolca Orta ve Güney Amerika'da konuşulur.
- I'm learning to speak Spanish.
- İspanyolca konuşmayı öğreniyorum.
- We are studying Spanish.
- Biz İspanyolca çalışıyoruz.
- We all speak Spanish.
- Hepimiz İspanyolca konuşuyoruz.
- If you wanted to improve your Spanish, you shouldn't have come to Chile.
- İspanyolcanı geliştirmek istiyorsan Şili'ye gelmemeliydin.
- He not only speaks French, but he speaks Spanish, too.
- Yalnızca Fransızca değil, İspanyolca da konuşuyor.
- I'm addicted to translating sentences from French into English on Tatoeba, and Spanish is tempting me sorely.
- Tatoeba'da Fransızca'dan İngilizce'ye cümle çevirme bağımlısıyım ve İspanyolca beni fena halde cezbediyor.
- He is teaching Spanish to the children.
- O çocuklara İspanyolca öğretiyor.
- Do you think Obama can speak Spanish?
- Obama'nın İspanyolca konuşabildiğini düşünüyor musun?
- He knows Spanish.
- O, İspanyolca biliyor.
- She can speak Spanish, but her English is much better.
- İspanyolca konuşabiliyor ama İngilizcesi çok daha iyi.
Show More (370)
|
|
- Issues of Justice and Home Affairs have been one of the main priorities of the Spanish Presidency of the Union.
- Adalet ve İçişleri konuları İspanya'nın Birlik Dönem Başkanlığının temel önceliklerinden biri olmuştur.
- Mr President-in-Office, the Spanish Presidency made the fight against terrorism its top priority.
- Sayın Dönem Başkanı, İspanya Dönem Başkanlığı terörle mücadeleyi en önemli önceliği haline getirmiştir.
- I am extremely grateful to the Spanish Presidency, for we have worked both well and hard.
- Hem iyi hem de sıkı çalıştığımız için İspanya Dönem Başkanlığına da son derece müteşekkirim.
- Tell me the precise objectives and priorities of the Spanish Presidency with regard to Morocco.
- Bana İspanya Dönem Başkanlığı'nın Fas'a ilişkin kesin hedeflerini ve önceliklerini söyleyin.
- We would ask the Spanish Presidency to send this European message to our ally, the United States, in particular.
- İspanya Dönem Başkanlığından Avrupa'nın bu mesajını özellikle müttefikimiz ABD'ye iletmesini rica ediyoruz.
- The Spanish Presidency, however, is not pretending.
- Ancak İspanya Dönem Başkanlığı rol yapmıyor.
- The Spanish Reconquista of the Basque Autonomous Community has not succeeded.
- İspanya'nın Bask Özerk Topluluğunu yeniden fethetmesi başarılı olmamıştır.
- The Spanish Presidency attempted to bring about further liberalisation of the energy and transport markets.
- İspanya Dönem Başkanlığı, enerji ve ulaştırma piyasalarının daha fazla serbestleştirilmesini sağlamaya çalışmıştır.
- The Spanish Presidency has worked constantly to step up its cooperation with other international players.
- İspanya Dönem Başkanlığı diğer uluslararası aktörlerle işbirliğini arttırmak için sürekli çalışmıştır.
- Hopefully, the Spanish Presidency will manage to push through proposals in Seville that will comply with expectations.
- Umarım İspanya Dönem Başkanlığı Sevilla'da beklentilere uygun teklifler sunmayı başarır.
- Recently, we saw drowned people washed up on the Spanish coast.
- Yakın zamanda İspanya kıyılarına vuran boğulmuş insanlar gördük.
- Problems there are, and we are quite aware of and support the efforts being made by the Spanish Presidency.
- Sorunlar var ve İspanya Dönem Başkanlığı tarafından sarf edilen çabaların farkındayız ve bunları destekliyoruz.
- This is not now aimed solely at the Spanish Presidency; it is a topic of general relevance to the reform of the Council.
- Bu konu şu anda sadece İspanya Dönem Başkanlığı'na yönelik değil; Konsey'in reformuyla genel olarak ilgili bir konu.
- In conclusion, a word to the Spanish Presidency.
- Sonuç olarak, İspanya Dönem Başkanlığına bir sözüm var.
- I was in the Spanish port of Vigo just yesterday.
- Daha dün İspanya'nın Vigo limanındaydım.
- The Spanish Presidency has also rightly indicated the importance of money laundering to terrorism.
- İspanya Dönem Başkanlığı ayrıca haklı olarak kara para aklamanın terörizm açısından önemine işaret etmiştir.
- The Spanish Presidency has done sterling work in this area.
- İspanya Dönem Başkanlığı bu alanda çok başarılı çalışmalar yapmıştır.
- That is what was done in Seville, as laid out from the outset in the programme of the Spanish Presidency.
- İspanya Dönem Başkanlığının programında en başından beri belirtildiği üzere Sevilla'da yapılan da buydu.
- The difficulties do not come from the Spanish Presidency or from the Commission or from this Parliament.
- Zorluklar İspanya Dönem Başkanlığından, Komisyondan ya da bu Parlamentodan kaynaklanmamaktadır.
- The Commission is once again grateful for the efforts of the Spanish presidency.
- Komisyon, İspanya dönem başkanlığının çabaları için bir kez daha müteşekkirdir.
- The Spanish costas are peopled by tens of thousands of bathers, the Finnish lakes by a few individuals.
- İspanya kıyılarında on binlerce, Finlandiya göllerinde ise birkaç kişi yüzüyor.
- I want to speak directly to the Spanish President-in-Office at this point.
- Bu noktada doğrudan İspanya Dönem Başkanı ile konuşmak istiyorum.
- Strengthening the European Security and Defence Policy was also one of the priorities of the Spanish Presidency.
- Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasının güçlendirilmesi de İspanya Dönem Başkanlığının önceliklerinden biriydi.
- The Spanish Presidency has done sterling work in this area.
- İspanya Dönem Başkanlığı bu alanda çok iyi işler yapmıştır.
- The Spanish Presidency is facing these two challenges.
- İspanya Dönem Başkanlığı bu iki meydan okumayla karşı karşıyadır.
- The Spanish Presidency coincides with the change of President of this Parliament.
- İspanya'nın dönem başkanlığı bu Parlamento'nun başkanının değiştiği döneme denk geliyor.
- During the Spanish Presidency, the Union has also pursued intense external activity.
- İspanya Dönem Başkanlığı sırasında Birlik yoğun bir dış faaliyet yürütmüştür.
- Little progress has been made even under the Spanish Presidency.
- İspanya Dönem Başkanlığında bile çok az ilerleme kaydedilmiştir.
- I have tried not to get involved in an internal Spanish quarrel.
- İspanya'nın iç çekişmelerine karışmamaya çalıştım.
- Finally, the Spanish Presidency has launched the debate on the six-month presidencies of the Union.
- Son olarak İspanya Dönem Başkanlığı, Birliğin altı aylık dönem başkanlıklarına ilişkin tartışmayı başlattı.
- The next item is the statement by the President-in-Office of the Council on the Spanish Presidency programme.
- Bir sonraki madde Konsey Dönem Başkanı'nın İspanya Dönem Başkanlığı programına ilişkin açıklamasıdır.
- The Spanish Prime Minister has already subscribed to that idea before this House.
- İspanya Başbakanı bu fikri bu Meclis huzurunda çoktan kabul etti.
- The Spanish Presidency has indicated that it is willing to debate this matter in Strasbourg.
- İspanya Dönem Başkanlığı bu konuyu Strazburg'da tartışmaya istekli olduğunu belirtmiştir.
- The Government of the Spanish State did not allow any of these languages to be promoted or cared for.
- İspanya Devleti Hükümeti bu dillerden hiçbirinin desteklenmesine ya da önemsenmesine izin vermemiştir.
- The Spanish presidency set the creation of a Euro-Mediterranean development bank as a priority.
- İspanya dönem başkanlığı bir Avrupa-Akdeniz kalkınma bankası kurulmasını öncelik olarak belirlemiştir.
- Mr Ramón de Miguel has already referred to Bulgaria and Romania on behalf of the Spanish Presidency.
- Bay Ramón de Miguel İspanya Dönem Başkanlığı adına Bulgaristan ve Romanya'ya atıfta bulunmuştur.
- Little progress has been made even under the Spanish Presidency.
- İspanya Dönem Başkanlığı sırasında bile çok az ilerleme kaydedilmiştir.
- The Spanish Presidency has indicated that it is willing to debate this matter in Strasbourg.
- İspanya Dönem Başkanlığı bu konuyu Strazburg'da tartışmaya hazır olduğunu belirtmiştir.
- Certainly the Spanish Presidency's hard work played a key role in ensuring the success of the summit.
- Zirvenin başarıya ulaşmasında İspanya Dönem Başkanlığı'nın sıkı çalışmasının kilit bir rol oynadığı muhakkaktır.
- Your greatest achievement in the Spanish Presidency has been your will, your team's capacity for work.
- İspanya Başkanlığındaki en büyük başarınız sizin iradeniz ve ekibinizin çalışma kapasitesi olmuştur.
- The head of the main opposition party in the Spanish State said this recently.
- İspanya Devletindeki ana muhalefet partisinin başkanı geçtiğimiz günlerde bunu söyledi.
- Problems there are, and we are quite aware of and support the efforts being made by the Spanish Presidency.
- Sorunlar mevcuttur, ve bizler İspanya Dönem Başkanlığı tarafından sarf edilen çabaları fark ediyor ve destekliyoruz.
- I should like to thank the Spanish Presidency for its report, because things are of course happening along the way.
- İspanya Dönem Başkanlığına raporu için teşekkür etmek istiyorum, zira bu yolda elbette bazı şeyler oluyor.
- The Spanish Presidency made the fight against terrorism its top priority.
- İspanya Dönem Başkanlığı terörizmle mücadeleyi en önemli önceliği haline getirmiştir.
- In my case, in the Spanish state, there are several nations.
- Benim durumumda, İspanya devletinde birkaç ulus var.
- Is it any coincidence that this protocol was attached during the Spanish presidency and forced through?
- Bu protokolün İspanya'nın dönem başkanlığı sırasında eklenmesi ve zorla kabul ettirilmesi bir tesadüf mü?
- We must help them in this, and I very much welcome the initiatives of the Spanish Presidency.
- Bu konuda onlara yardımcı olmalıyız ve İspanya Dönem Başkanlığı'nın girişimlerini memnuniyetle karşılıyorum.
- The matter comes under the jurisdiction of the Spanish state.
- Bu konu İspanya devletinin yetki alanına girmektedir.
- The Spanish Presidency was particularly attentive during times of serious crisis in the Middle East.
- İspanya Dönem Başkanlığı, Orta Doğu'da ciddi krizlerin yaşandığı dönemlerde özellikle dikkatli davranmıştır.
- And it is to the Spanish Presidency's credit, I say it again, that it has put these issues at the top of its agenda.
- Ve tekrar söylüyorum, İspanya Dönem Başkanlığı'nın bu konuları gündeminin en üst sıralarına koyması takdire şayandır.
- I therefore ask the Commission to take on board the Spanish proposal for a compromise and Parliament's position.
- Bu nedenle Komisyon'dan İspanya'nın uzlaşma önerisini ve Parlamento'nun tutumunu dikkate almasını rica ediyorum.
- These were the observations I wished to make at the first appearance of the Spanish Presidency in this House.
- İspanya Dönem Başkanlığı'nın bu Meclise ilk gelişinde yapmak istediğim gözlemler bunlardı.
- Thank you for your presentation of the Spanish Presidency's priorities.
- İspanya Dönem Başkanlığı'nın önceliklerine ilişkin sunumunuz için teşekkür ederim.
- What action will the Spanish Presidency take with regard to relations with Morocco?
- İspanya Dönem Başkanlığı Fas ile ilişkiler konusunda ne gibi adımlar atacak?
- We are delighted that the Spanish presidency has given a new dynamism to this process.
- İspanya dönem başkanlığının bu sürece yeni bir dinamizm kazandırmış olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz.
- The Spanish presidency set the creation of a Euro-Mediterranean development bank as a priority.
- İspanya Dönem Başkanlığı bir Avrupa-Akdeniz kalkınma bankasının kurulmasını öncelik olarak belirlemiştir.
- Under the Spanish Presidency, all our problems are worse than six months ago.
- İspanya Dönem Başkanlığı altında tüm sorunlarımız altı ay öncesine göre daha kötü.
- Finally, the Spanish Presidency of the European Union has been a very successful one.
- Son olarak, İspanya'nın Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı çok başarılı bir dönem olmuştur.
- We, as Socialists, demand in the European Parliament that the Spanish Presidency honour this pledge.
- Sosyalistler olarak Avrupa Parlamentosu'ndan İspanya Dönem Başkanlığı'nın bu taahhüdü yerine getirmesini talep ediyoruz.
- Until now the Spanish Kingdom has not passed this test.
- İspanya Krallığı şimdiye kadar bu testi geçememiştir.
- I can only present what the Spanish Presidency is going to put before them.
- Ben sadece İspanya Dönem Başkanlığı'nın önlerine ne koyacağını sunabilirim.
- On Monday I mentioned the victims of the Spanish dirty war.
- Pazartesi günü İspanya'daki kirli savaşın kurbanlarından bahsetmiştim.
- On Monday, I mentioned the victims of the Spanish dirty war.
- Pazartesi günü İspanya'daki kirli savaşın kurbanlarından bahsetmiştim.
- In fact, what is left is a caricature in which José María Aznar, the Spanish Prime Minister, plays the leading role.
- Aslında geriye kalan, İspanya Başbakanı José María Aznar'ın başrolü oynadığı bir karikatürdür.
- The Commission is once again grateful for the efforts of the Spanish presidency.
- Komisyon, İspanya dönem başkanlığının çabaları için bir kez daha minnettardır.
- The Spanish Government, on the contrary, decided to tow the Prestige into open sea, regardless of the consequences.
- İspanya Hükümeti ise tam aksine, sonuçları ne olursa olsun Prestige'i açık denize çekmeye karar vermiştir.
- The Spanish Presidency wants it, of course; let us also convince everyone else that it is much needed.
- İspanya Dönem Başkanlığı elbette bunu istiyor; biz de diğer herkesi bunun çok gerekli olduğuna ikna edelim.
- I will firstly comment on the preparatory work done during the Spanish Presidency.
- İlk olarak İspanya Dönem Başkanlığı sırasında yapılan hazırlık çalışmaları hakkında yorum yapacağım.
- At last the Spanish Presidency has achieved a laborious agreement within the Council.
- Nihayet İspanya Dönem Başkanlığı Konsey içerisinde zahmetli bir anlaşmaya varmayı başardı.
- The Spanish Presidency is firmly set on contributing to the success of the Convention.
- İspanya Dönem Başkanlığı, Kongre'nin başarısına katkıda bulunmaya kararlıdır.
- The Spanish Presidency also seriously addressed the related matter of equipment and took the relevant initiatives.
- İspanya Dönem Başkanlığı da ekipman konusunu ciddi bir şekilde ele almış ve ilgili girişimlerde bulunmuştur.
- We acknowledge the Spanish Presidency's determined approach to the fight against terrorism.
- İspanya Dönem Başkanlığı'nın terörle mücadele konusundaki kararlı yaklaşımını takdirle karşılıyoruz.
- Those were precisely the major goals that the Spanish Presidency had for the Barcelona Council.
- İspanya Dönem Başkanlığı'nın Barselona Zirvesi için belirlediği ana hedefler tam da bunlardı.
- The Spanish Presidency coincides with the change of President of this Parliament.
- İspanya Dönem Başkanlığı, bu Parlamentonun Başkanının değiştiği döneme denk gelmektedir.
- The timetable for the negotiations given to the Spanish Presidency was very demanding.
- İspanya Dönem Başkanlığına verilen müzakere takvimi çok zorlayıcıydı.
- In conclusion, a word to the Spanish Presidency.
- Sonuç olarak, İspanya Dönem Başkanlığına bir çift sözüm var.
- I am extremely grateful to the Spanish Presidency, for we have worked both well and hard.
- Hem iyi hem de sıkı çalıştığımız için İspanya Dönem Başkanlığına son derece müteşekkirim.
- I can only present what the Spanish Presidency is going to put before them.
- Ben sadece İspanya Başkanlığının önlerine ne koyacağını sunabilirim.
- Until now the Spanish Kingdom has not passed this test.
- İspanya Krallığı bugüne dek bu sınavı geçememiştir.
- The Spanish Presidency has rightly named the fight against terrorism as its first priority.
- İspanya Dönem Başkanlığı haklı olarak terörle mücadeleyi birinci önceliği olarak belirlemiştir.
- Unfortunately, we are getting no further when it comes to the Spanish water plan.
- Ne yazık ki İspanya'nın su planı söz konusu olduğunda daha fazla ilerleme kaydedemiyoruz.
- I will firstly comment on the preparatory work done during the Spanish Presidency.
- Öncelikle İspanya Dönem Başkanlığı sırasında yapılan hazırlık çalışmaları hakkında yorum yapacağım.
- The enlargement negotiations have made good progress under the Spanish Presidency.
- Genişleme müzakereleri İspanya Dönem Başkanlığında iyi bir ilerleme kaydetmiştir.
- So I congratulate the rapporteur and the Belgian and Spanish presidencies for brokering the agreement.
- Bu nedenle raportör ile Belçika ve İspanya başkanlıklarını anlaşmaya aracılık ettikleri için kutluyorum.
- Where is the Spanish embassy?
- İspanya Büyükelçiliği nerede?
- The Spanish economy is falling apart.
- İspanya ekonomisi çöküyor.
- She fled south towards the Spanish border.
- Güneye, İspanya sınırına doğru kaçtı.
- It would have been much better if the Spanish hadn't invaded Latin America.
- İspanya, Latin Amerika'yı işgal etmeseydi, çok daha iyi olurdu.
Show More (85)
|