| 1 |
spectacular |
muhteşem |
adj. |
|
- As far as the first question is concerned, progress has not been exactly spectacular.
- İlk soru söz konusu olduğunda, ilerleme tam olarak muhteşem olmamıştır.
- It brings the Fifteen face-to-face with their responsibilities in a spectacular fashion.
- On Beşler'i sorumluluklarıyla muhteşem bir şekilde yüz yüze getirir.
- Rather than everything the Commission does being spectacular, every day is an effort.
- Komisyon'un yaptığı her şeyin muhteşem olmasından ziyade, her gün bir çabadır.
- The view of the ocean from the road was spectacular.
- Okyanusun yoldan görünümü muhteşemdi.
- There are some spectacular things on that site.
- O sitede bazı muhteşem şeyler vardır.
- The view of the ocean from the road was spectacular.
- Yoldan okyanus manzarası muhteşemdi.
- This is spectacular piece.
- Bu muhteşem bir parça.
- This is going to be spectacular.
- Bu muhteşem olacak.
- The crowds here are spectacular.
- Burada kalabalıklar muhteşemdir.
- You were spectacular.
- Muhteşemdin.
- The color is spectacular.
- Renk muhteşem.
- There are some spectacular things on that site.
- O sitede muhteşem şeyler var.
- The crowds here are spectacular.
- Buradaki kalabalık muhteşem.
- I want to show you a spectacular view.
- Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.
- The view was spectacular.
- Manzara muhteşemdi.
- It was quite spectacular.
- O oldukça muhteşemdi.
- These fireworks are spectacular!
- Bu havai fişekler muhteşem!
- It was quite spectacular.
- Oldukça muhteşemdi.
- The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
- Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisiyle doruğa ulaştı.
- The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
- Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisi ile sonuçlandı.
- It was spectacular.
- O muhteşemdi.
- It was spectacular.
- Muhteşemdi.
- Tom was spectacular.
- Tom muhteşemdi.
- The view from the mountain top was spectacular.
- Dağın tepesinden manzara muhteşemdi.
- This is pretty spectacular.
- Bu oldukça muhteşem.
- The results were spectacular.
- Sonuçlar muhteşemdi.
- Tom's performance was less than spectacular.
- Tom'un performansı pek de muhteşem değildi.
Show More (24)
|
| 2 |
spectacular |
olağanüstü |
adj. |
|
- Sabena is, of course, a spectacular case, but social tragedies are also unfolding in other airline companies.
- Sabena elbette olağanüstü bir vaka, ancak diğer havayolu şirketlerinde de sosyal trajediler yaşanıyor.
- The view from the mountain top was spectacular.
- Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.
- This is pretty spectacular.
- Bu oldukça olağanüstü.
Show More (0)
|
| 3 |
spectacular |
dikkat çekici |
adj. |
|
- And I am only going to refer to the most spectacular cases.
- Ve ben sadece en dikkat çekici vakalara değineceğim.
Show More (-2)
|
