|
- The statue of the dictator was torn down during the revolution.
- Diktatörün heykeli devrim sırasında yıkılmıştı.
- Dude, check out this statue.
- Dostum, şu heykele bak.
- In 1958, the statue was built in the Hiroshima Peace Park.
- 1958 yılında Hiroşima Barış Parkı'nda bir heykel inşa edildi.
- The statue's head is missing.
- Heykelin başı kayıp.
- We must move this statue very carefully.
- Bu heykeli çok dikkatli taşımalıyız.
- There used to be a giant statue of Athena inside the Parthenon.
- Parthenon'un içinde dev bir Athena heykeli vardı.
- In the cemetery, there is a statue of a snake biting its own tail.
- Mezarlıkta kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.
- The statue was damaged.
- Heykel hasar görmüş.
- The statue was built in France.
- Heykel Fransa'da yapıldı.
- The statue has been lost.
- Heykel kayboldu.
- The box contains a Mesopotamian statue.
- Kutu bir Mezepotamya heykeli içermektedir.
- This is a statue of Jupiter.
- Bu bir Jüpiter heykeli.
- There is a statue of the teacher in front of the school.
- Okulun önünde öğretmenin heykeli var.
- They are chiseling a statue out of marble.
- Mermerden bir heykel yontuyorlar.
- The statue was damaged.
- Heykel hasar gördü.
- The statue is missing its head.
- Heykelin kafası eksik.
- The statue has no head.
- Heykelin kafası yok.
- The statue's head is missing.
- Heykelin kafası kayıp.
- There used to be a giant statue of Athena inside the Parthenon.
- Parthenon'un içinde eskiden dev bir Athena heykeli vardı.
- They erected a statue in memory of Gandhi.
- Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
- The statue was carved from a block of cherry wood.
- Heykel bir kiraz ağacı kütüğünden oyulmuştu.
- This statue is ugly.
- Bu heykel çok çirkin.
- He made a little statue out of soft clay.
- Yumuşak kilden küçük bir heykel yaptı.
- This is a statue of Venus.
- Bu bir Venüs heykeli.
- The statue is dated 1920.
- Heykel 1920 tarihli.
- In the center of the university campus stands the statue of the founder.
- Üniversite kampüsünün merkezinde kurucusunun heykeli duruyor.
- This statue is made of marble.
- Bu heykel mermerden yapılmış.
- There is a statue of the teacher in front of the school.
- Okulun önünde bir öğretmen heykeli var.
- This statue belongs to her.
- Bu heykel ona ait.
- The box contains a Mesopotamian statue.
- Kutunun içinde bir Mezopotamya heykeli var.
- He carved a Buddha statue from wood.
- Tahtadan bir Buda heykeli oymuş.
- Tom asked me who the man standing in front of the statue was.
- Tom bana heykelin önünde duran adamın kim olduğunu sordu.
- The Sphinx is the largest statue in Egypt.
- Sfenks, Mısır'daki en büyük heykeldir.
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
- Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?
- In the center of the university campus stands the statue of the founder.
- Üniversite kampüsünün ortasında kurucunun heykeli duruyor.
- The statue was built in France.
- Heykel Fransa'da inşa edildi.
- They set up a bronze statue of the hero.
- Kahramanın bronz bir heykelini diktiler.
- There is a statue of the teacher near the school.
- Okulun yakınında öğretmenin bir heykeli yer alıyor.
- This statue is ugly.
- Bu heykel çirkin.
- This statue belongs to us.
- Bu heykel bize ait.
- There used to be a statue of a lion at the gate.
- Eskiden kapıda bir aslan heykeli vardı.
- This statue is made of solid gold.
- Bu heykel som altından yapılmış.
- I found an alcove with a statue of a Hindu deity.
- Bir Hindu tanrısının heykelinin olduğu bir oyuk buldum.
- A statue was discovered.
- Bir heykel bulundu.
- There used to be a statue of a lion at the gate.
- Kapıda bir aslan heykeli vardı.
- In the cemetery, there is a statue of a snake biting its own tail.
- Mezarlıkta, kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.
- This statue was erected ten years ago.
- Bu heykel on yıl önce dikildi.
- This is a statue of Minerva.
- Bu bir Minerva heykeli.
- This is a life-sized statue.
- Bu gerçek boyutlu bir heykel.
- She has the beauty of a Greek statue.
- Bir Yunan heykelinin güzelliğine sahip.
- Layla struck Sami with a Chinese statue.
- Layla Sami'ye bir Çin heykeli ile vurdu.
- The statue of Hachiko, the faithful dog, stands in front of Shibuya Station.
- Sadık köpek Hachiko'nun heykeli Shibuya İstasyonu'nun önünde duruyor.
- The statue of Hachiko, the faithful dog, stands in front of Shibuya Station.
- Sadık köpek Hachiko'nun heykeli Şibuya İstasyonu önünde duruyor.
- This statue belongs to Tom.
- Bu heykel Tom'a ait.
- I like that statue.
- O heykeli seviyorum.
- This statue belongs to me.
- Bu heykel bana ait.
- He carved a Buddha statue from wood.
- O ahşap bir Buda heykeli yonttu.
- This is a statue of Saturn.
- Bu bir Satürn heykeli.
- Future generations will admire your statue.
- Gelecek nesiller senin heykeline hayran kalacaklar.
- This is a statue of Neptune.
- Bu bir Neptün heykeli.
- Future generations will admire your statue.
- Gelecek nesiller heykelinize hayran kalacak.
- This statue is as large as life.
- Bu heykel hayat kadar büyük.
- This is a statue of Pluto.
- Bu Pluto'nun heykeli.
- They are chiseling a statue out of marble.
- Onlar mermerden bir heykel yontuyorlar.
- The casting of the statue was delayed.
- Heykelin dökümü gecikti.
- There is a statue of Nelson in Trafalgar Square.
- Trafalgar Meydanı'nda Nelson'ın bir heykeli var.
- They erected a statue in memory of Gandhi.
- Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
- A statue was discovered.
- Bir heykel keşfedildi.
- Caesar erected a golden statue of Cleopatra.
- Sezar, Kleopatra'nın altın bir heykelini dikti.
- The statue was destroyed.
- Heykel yok edildi.
- Sami struck Layla with a statue.
- Sami, Layla'ya bir heykelle vurdu.
- I like that statue.
- Bu heykeli sevdim.
- This statue is made of marble.
- Bu heykel mermerden yapılmıştır.
- Layla struck Sami with a Chinese statue.
- Leyla, Sami'ye bir Çin heykeliyle vurdu.
- This statue belongs to them.
- Bu heykel onlara ait.
- The statue has no head.
- Heykelin başı yok.
- He made a little statue out of soft clay.
- O yumuşak kilden ufak bir heykel yaptı.
- This statue belongs to him.
- Bu heykel ona ait.
- She has the beauty of a Greek statue.
- O bir Yunan heykelinin güzelliğine sahiptir.
- This is a statue of Mercury.
- Bu bir Merkür heykeli.
- There is a statue of the teacher near the school.
- Öğretmenin okulun yakınında bir heykeli var.
Show More (78)
|
