|
- It is not he who allows his militia to rape women who oppose him, but total strangers.
- Milislerinin kendisine karşı çıkan kadınlara tecavüz etmesine izin veren kendisi değil, tamamen yabancılardır.
- Don't waste time reading long reviews from strangers.
- Yabancıların uzun yorumlarını okuyarak zaman kaybetmeyin.
- Tom trained his dog to bark at strangers.
- Tom köpeğini yabancılara havlaması için eğitmişti.
- It's better not to take candy from strangers.
- Yabancılardan şeker almamak daha iyidir.
- Trust people, but don't take candy from strangers.
- İnsanlara güven, ama yabancılardan şeker alma.
- We're not strangers.
- Biz yabancı değiliz.
- Trust people, but don't take candy from strangers.
- İnsanlara güvenin, ama yabancılardan şeker almayın.
- Tom likes to talk to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmayı seviyor.
- Mary likes to talk to strangers online.
- Mary yabancılarla online konuşmaktan hoşlanır.
- Sami was too trusting with strangers.
- Sami yabancılara fazla güveniyordu.
- Never talk to strangers.
- Yabancılarla asla konuşma.
- Don't take gifts from strangers.
- Yabancılardan hediye almayın.
- Money and I are strangers; in other words, I am poor.
- Para ve ben birbirimize yabancıyız, yani, ben fakirim.
- I've never trusted strangers.
- Yabancılara asla güvenmedim.
- I'm used to talking to strangers.
- Yabancılarla konuşmaya alışkınım.
- Parents warn their children not to eat food given to them by strangers.
- Ebeveynler çocuklarını yabancılar tarafından verilen yiyecekleri yememeleri konusunda uyarır.
- I'd never trust strangers.
- Yabancılara asla güvenmezdim.
- Tom likes talking to strangers, but I don't.
- Tom yabancılarla konuşmayı sever ama ben sevmem.
- We don't trust strangers.
- Yabancılara güvenmiyoruz.
- Tom doesn't like to talk to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmaktan hoşlanmaz.
- Our dog will bite strangers.
- Bizim köpek yabancıları ısırır.
- Sami doesn't allow strangers in.
- Sami yabancıların içeri girmesine izin vermez.
- A dog will bark at strangers.
- Bir köpek yabancılara havlar.
- Don't take candy from strangers.
- Yabancılardan şeker almayın.
- Tom is used to talking to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmaya alışkın.
- If you're tired of arguing with strangers on the Internet, try talking with one of them in real life.
- İnternette yabancılarla tartışmaktan yorulduysanız, onlardan biriyle gerçek hayatta konuşmayı deneyin.
- If you're tired of arguing with strangers on the Internet, try talking with one of them in real life.
- İnternette yabancılarla tartışmaktan bıktıysanız, gerçek hayatta onlardan biriyle konuşmayı deneyin.
- I don't often talk to strangers.
- Yabancılarla pek konuşmam.
- He trained his dog to bark at strangers.
- Köpeğini yabancılara havlaması için eğitmiş.
- Tom isn't very nice to strangers.
- Tom yabancılara karşı pek nazik değildir.
- She is shy of strangers.
- Yabancılardan utanıyor.
- You shouldn't accept candy from strangers.
- Yabancılardan şeker kabul etmemelisiniz.
- Tom likes talking to strangers, but I don't.
- Tom yabancılarla konuşmayı seviyor ama ben sevmiyorum.
- Tom likes to talk to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmayı sever.
- She is seldom at ease with strangers.
- Yabancıların yanındayken nadiren rahattır.
- I'm not supposed to take presents from strangers.
- Yabancılardan hediyeler almamalıyım.
- Don't talk to strangers.
- Yabancılarla konuşma.
- Mary is wary of strangers.
- Mary yabancılara karşı tedbirli.
- She's afraid to talk with strangers.
- O, yabancılarla konuşmaya korkuyor.
- Tom doesn't often talk to strangers.
- Tom yabancılarla pek sık konuşmaz.
- Country people are often afraid of strangers.
- Taşra insanları genellikle yabancılardan korkarlar.
- Englishmen rarely talk to strangers in the train.
- İngilizler trende yabancılarla nadiren konuşurlar.
- I'd never trust strangers.
- Yabancılara asla güvenmem.
- Don't take presents from strangers.
- Yabancılardan hediye alma.
- I am thankful for the kindness of strangers.
- Yabancıların iyiliği için minnettarım.
- My parents taught me not to take gifts from strangers.
- Ailem bana yabancılardan hediye almamayı öğretti.
- The dog barks at all strangers.
- Köpek bütün yabancılara havlıyor.
- Our dog will bite strangers.
- Köpeğimiz yabancıları ısırır.
- Country people are traditionally suspicious of strangers.
- Köy insanları geleneksel olarak yabancılardan kuşkulanırlar.
- Tom conditioned his dog to bark at strangers.
- Tom köpeğini yabancılara havlamaya koşullandırdı.
- We don't trust strangers.
- Yabancılara güvenmeyiz.
- Tom doesn't trust strangers.
- Tom yabancılara güvenmez.
- Don't tell strangers your name.
- Yabancılara adını söyleme.
- I can never feel at ease among strangers.
- Yabancılar arasında asla rahat hissedemem.
- Don't take rides from strangers.
- Yabancıların arabalarına binmeyin.
- The people standing around were all strangers.
- Etrafta duran insanlar tamamen yabancıydı.
- My dog doesn't like strangers.
- Köpeğim yabancıları sevmez.
- Tom doesn't like to talk to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmayı sevmez.
- This dog is taught to bark at strangers.
- Bu köpeğe yabancılara havlaması öğretilmiş.
- There are two strangers walking on the street.
- Caddede yürüyen iki yabancı var.
- Tom likes talking to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmayı seviyor.
- Don't take gifts from strangers.
- Yabancılardan hediye alma.
- Tom trained his dog to bark at strangers.
- Tom yabancılara havlaması için köpeğini eğitti.
- This dog is trained to bark at strangers.
- Bu köpek yabancılara havlamak için eğitiliyor.
- The people standing around were all strangers.
- Etrafta duran insanların hepsi yabancıydı.
- The tears of strangers are only water.
- Yabancıların gözyaşları sadece sudur.
- He trained his dog to bark at strangers.
- Köpeğini yabancılara havlayacak şekilde eğitmiş.
- I don't really like talking to strangers.
- Yabancılarla konuşmayı gerçekten sevmiyorum.
- Mary is speaking to strangers.
- Mary yabancılarla konuşuyor.
- Tom doesn't like talking to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmayı sevmiyor.
- This dog is conditioned to bark at strangers.
- Bu köpek yabancılara havlamaya şartlandırılmış.
- Never talk to strangers.
- Asla yabancılarla konuşma.
- My kid is shy around strangers and always hides behind me.
- Çocuğum yabancıların yanında utangaçtır ve hep arkama saklanır.
- Don't accept rides from strangers.
- Yabancıların arabasına binmeyi kabul etme.
- Don't accept drinks from strangers.
- Yabancılardan içecek kabul etmeyin.
- You shouldn't accept candy from strangers.
- Yabancılardan şekerleme kabul etmemelisin.
- He is ill at ease among strangers.
- Yabancıların arasında rahat edemez.
- My dog doesn't like strangers.
- Köpeğim yabancıları sevmiyor.
- Sami opened his door to strangers.
- Sami kapısını yabancılara açtı.
- Strangers close by are better than family far away.
- Yakındaki yabancılar uzaktaki aileden daha iyidir.
- She is shy of strangers.
- O, yabancılardan utanır.
- Country people are traditionally suspicious of strangers.
- Taşra insanları geleneksel olarak yabancılara şüpheyle yaklaşır.
- She's afraid to talk with strangers.
- Yabancılarla konuşmaktan korkuyor.
- Tom likes talking to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmaktan hoşlanır.
- This dog is trained to bark at strangers.
- Bu köpek yabancılara havlamak için eğitilmiş.
- Mary is wary of strangers.
- Mary yabancılara karşı temkinli.
- She is seldom at ease with strangers.
- Yabancılarla birlikte nadiren rahattır.
- He is ill at ease among strangers.
- Yabancıların arasında rahat edemiyordu.
- Tom doesn't like talking to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmayı sevmez.
- It was my first night among strangers.
- Yabancıların arasındaki ilk gecemdi.
- Tom is ill at ease among strangers.
- Tom, yabancılar arasında huzursuz.
- I don't trust strangers.
- Yabancılara güvenmiyorum.
- Don't take candy from strangers.
- Yabancılardan şekerleme alma.
- It's not like we're strangers.
- Yabancı değiliz ya.
- The dog barks at all strangers.
- Köpek, tüm yabancılara havlar.
- In the woods, she met with two strangers.
- Ormanda, iki yabancı ile karşılaştı.
- We don't trust strangers around here.
- Buralarda yabancılara güvenmiyoruz.
- People are hugging strangers.
- İnsanlar yabancıları kucaklıyor.
- Mary likes to talk to strangers online.
- Mary internette yabancılarla konuşmayı seviyor.
- I can't talk to strangers.
- Ben yabancılarla konuşamam.
- Englishmen rarely talk to strangers in the train.
- İngilizler trende nadiren yabancılarla konuşurlar.
- We don't trust strangers around here.
- Buralarda yabancılara güvenmeyiz.
- Tom is ill at ease among strangers.
- Tom yabancıların arasında rahat değildir.
- In the woods, she met with two strangers.
- Ormanda iki yabancıyla karşılaştı.
- This dog is taught to bark at strangers.
- Bu köpeğe yabancılara havlaması öğretilir.
- I don't trust strangers.
- Ben yabancılara güvenmem.
- I've never trusted strangers.
- Yabancılara hiç güvenmedim.
- Our dog will bite strangers.
- Köpeğimiz yabancıları ısıracak.
- You have to beware of strangers.
- Yabancılara karşı dikkatli olmalısın.
- Country people are often afraid of strangers.
- Köylü insanlar genelde yabancılardan korkar.
- People are hugging strangers.
- İnsanlar yabancılara sarılıyor.
- Tom is terrified of talking to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmaktan korkuyor.
- I can never feel at ease among strangers.
- Yabancıların arasında kendimi hiç rahat hissedemiyorum.
- Tom conditioned his dog to bark at strangers.
- Tom köpeğini yabancılara havlaması için şartlandırmıştı.
- Tom and I aren't strangers.
- Tom ve ben yabancı değiliz.
- Sami was too trusting with strangers.
- Sami yabancılara çok güveniyordu.
- Sami doesn't allow strangers in.
- Sami yabancıları içeri almıyor.
- Don't take presents from strangers.
- Yabancılardan hediye almayın.
- Don't take rides from strangers.
- Yabancıların arabasına binme.
- I don't really like talking to strangers.
- Yabancılarla konuşmayı pek sevmem.
- Tom is used to talking to strangers.
- Tom yabancılarla konuşmaya alışkındır.
- There are two strangers walking on the street.
- Sokakta yürüyen iki yabancı var.
- Strangers close by are better than family far away.
- Yakınlardaki yabancılar uzaktaki aileden daha iyidir.
- I'm not supposed to take presents from strangers.
- Yabancılardan hediye almamam gerekiyor.
- Tom doesn't trust strangers.
- Tom yabancılara güvenmiyor.
- You should be on your guard when doing business with strangers.
- Yabancılarla iş yaparken dikkatli olmalısın.
- Do not trust strangers.
- Yabancılara güvenme.
- A dog barks at strangers.
- Bir köpek yabancılara havlar.
Show More (125)
|