|
- People were confused and many took to the streets in anger.
- İnsanların kafası karıştı ve birçoğu öfkeyle sokaklara döküldü.
- Even the citizens shouting for peace in our streets have proven that.
- Sokaklarımızda barış için bağıran vatandaşlarımız bile bunu kanıtladı.
- The streets of Genoa will once again be teeming with demonstrators.
- Cenova sokakları bir kez daha göstericilerle dolup taşacak.
- That is what we will take to the streets of Nice for.
- Nice sokaklarına bunun için çıkacağız.
- One of the previous speakers said that people think that the streets of Brussels are paved with cash.
- Önceki konuşmacılardan biri, insanların Brüksel sokaklarının para ile döşeli olduğunu düşündüklerini söyledi.
- However, most of the media attention was focused on events taking place outside the summit, on the city streets.
- Ancak medyanın ilgisi daha çok zirve dışında şehrin sokaklarında meydana gelen olaylara odaklandı.
- After Florence, French rail workers will take to the streets again on 26 November.
- Floransa'dan sonra Fransız demiryolu işçileri 26 Kasım'da yeniden sokaklara dökülecek.
- As I stated before, 20 000 demonstrators have taken to the streets in protest.
- Daha önce de ifade ettiğim gibi, 20 000 gösterici protesto için sokaklara döküldü.
- I've seen you around, too, working the streets.
- Ben de seni bu civarda, sokaklarda çalışırken, gördüm.
- The mayor's proposal will contribute to getting the streets repaired.
- Belediye başkanının önerisi sokakların onarılmasına katkıda bulunacak.
- Tom drove the streets for ten minutes in search of a parking place.
- Tom park yeri bulmak için on dakika boyunca sokaklarda dolaştı.
- The streets in Tokyo are full on Saturdays.
- Tokyo'da sokaklar cumartesi günleri doludur.
- New York streets are very wide.
- New York sokakları çok geniştir.
- The streets in Tokyo are full on Saturdays.
- Tokyo sokakları Cumartesi günleri doludur.
- Tom roamed through the streets of Boston.
- Tom Boston sokaklarında dolaştı.
- I wandered about the streets all day.
- Bütün gün sokakları başıboş dolaştım.
- I want to see the streets.
- Sokakları görmek istiyorum.
- The streets are not safe at night.
- Sokaklar geceleri güvenli değil.
- Cuban soldiers were guarding the streets.
- Kübalı askerler sokakları koruyordu.
- He walked the streets looking for his son.
- Oğlunu aramak için sokaklarda yürüdü.
- The streets were empty and the people were gone.
- Sokaklar boştu ve insanlar gitmişti.
- The streets become deserted.
- Sokaklar ıssızlaşıyor.
- Tom was running around the streets drunk and naked.
- Tom sarhoş ve çıplak şekilde sokaklarda koşuyordu.
- The streets are dangerous at night.
- Sokaklar geceleri tehlikeli.
- This crowd reminds me of the streets of Tokyo.
- Bu kalabalık bana Tokyo sokaklarını hatırlatıyor.
- He walked about the streets.
- Sokaklarda yürüyordu.
- The water flooded the streets.
- Sular sokakları bastı.
- People took to the streets.
- İnsanlar sokaklara döküldü.
- I spent my time strolling about the streets.
- Zamanımı sokaklarda dolaşarak harcadım.
- The streets are dangerous at night.
- Geceleyin sokaklar tehlikelidir.
- It's not safe to walk the streets after dark.
- Hava karardıktan sonra sokaklarda yürümek güvenli değildir.
- He walked about the streets.
- O sokaklarda yürüdü.
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
- Bir Florida şehri sokaklardaki tuzlu suyu emmek için vakum hortumları ile donatılmış tanker kamyonları göndererek düzenli gelgit sel baskınına karşılık veriyor.
- The streets were overflowing with young couples.
- Sokaklar genç çiftlerle dolup taşıyordu.
- You cannot walk the streets in such a strange outfit.
- Böyle tuhaf bir kıyafetle sokakta yürüyemezsin.
- The streets aren't safe at night.
- Sokaklar geceleri güvenli değil.
- Tom followed Mary's car across the streets of Boston.
- Tom, Mary'nin arabasını Boston sokaklarında takip etti.
- They slept on public streets, buses, or trains.
- Kamuya açık sokaklarda, otobüslerde ya da trenlerde uyudular.
- They slept on public streets, buses, or trains.
- Onlar kamu sokaklarında, otobüslerde ya da trenlerde uyudu.
- All the streets in this area are named after famous people.
- Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- They were taking different streets.
- Farklı sokaklardan gidiyorlardı.
- The streets of New York are very wide.
- New York sokakları çok geniştir.
- I wandered about the streets all day.
- Bütün gün sokaklarda dolaştım.
- The mayor's proposal will contribute to getting the streets repaired.
- Belediye başkanının önerisi sokakların tamir ettirilmesine katkıda bulunacaktır.
- The streets are covered with snow.
- Sokaklar karla kaplı.
- These boys often play in the little streets.
- Bu çocuklar sık sık küçük sokaklarda oynarlar.
- They were following different streets.
- Farklı sokakları takip ediyorlardı.
- My nurse took me this morning into the streets.
- Bu sabah hemşirem beni sokaklara götürdü.
- The streets were empty.
- Sokaklar boştu.
- All the streets in this area are named after famous people.
- Bu bölgedeki tüm sokaklara ünlü kişilerin isimleri verilmiş.
- The streets become deserted.
- Sokaklar ıssızlaştı.
- The streets are brightly lit.
- Sokaklar apaydınlık.
- Before automobiles filled out streets, city air used to be clean.
- Otomobiller sokakları doldurmadan önce şehrin havası temizdi.
- The streets were empty.
- Sokaklar bomboştu.
- You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
- Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
- The streets are flooded.
- Sokaklar sular altında.
- I want to go see the streets.
- Gidip sokakları görmek istiyorum.
- The streets of Hokkaido are very wide.
- Hokkaido'nun sokakları çok geniş.
- Tom was running around the streets drunk and naked.
- Tom sokaklarda sarhoş ve çıplak dolaşıyordu.
- The streets here are empty by 7.
- Burada sokaklar saat 7'de boşalır.
- The streets are clean.
- Sokaklar temiz.
- Tom drove the streets for ten minutes in search of a parking place.
- Tom bir park yeri bulmak için sokaklarda on dakika araç sürdü.
- I spent my time strolling about the streets.
- Zamanımı sokaklarda gezinerek geçirdim.
- The band paraded the streets.
- Bando sokaklarda geçit töreni yaptı.
- The streets here are empty by 7.
- Burada sokaklar 7'ye kadar boştur.
- The streets are empty because a storm is approaching the neighborhood.
- Bir fırtına semte yaklaştığı için sokaklar boş.
- The streets were covered in snow.
- Sokaklar karla kaplıydı.
- The streets were covered with snow.
- Sokaklar karla kaplıydı.
- This city has narrow streets.
- Bu şehir dar sokaklara sahip.
- The streets are not safe at night.
- Geceleyin sokaklar güvenli değildir.
- The streets of this city are wide.
- Bu kentin sokakları geniştir.
- Our streets look cleaner than they used to.
- Sokaklarımız eskisinden daha temiz görünüyor.
- You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
- Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda eve dönüş yolunu asla bulamayacaksın.
- I want to go see the streets.
- Ben sokakları görmeye gitmek istiyorum.
- Streets are often twisted and narrow in the suburbs.
- Banliyölerde sokaklar genellikle kıvrımlı ve dardır.
- Debris littered the streets.
- Enkaz sokakları kirletti.
- My nurse took me this morning into the streets.
- Hemşirem bu sabah beni sokaklara götürdü.
- Chongqing is a hilly city with winding streets.
- Chongqing, dolambaçlı sokakları olan tepelik bir şehirdir.
- You cannot walk the streets in such a strange outfit.
- Böyle garip bir kıyafetle sokaklarda yürüyemezsin.
- A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
- Florida'da bir şehir, düzenli olarak yaşanan gelgit sellerine, tuzlu suyu sokaklardan çekmek için vakumlu hortumlarla donatılmış tanker kamyonları göndererek yanıt veriyor.
- We walked up and down the streets of Kyoto.
- Kyoto sokaklarında bir aşağı bir yukarı yürüdük.
- The streets in Hokkaido are wide.
- Hokkaido'daki sokaklar geniştir.
- The streets are covered with snow.
- Sokaklar karla kaplıdır.
- Our streets flood when we have rain.
- Yağmur yağdığında sokaklarımızı sel basıyor.
- The streets are lined with old shops.
- Sokaklar eski dükkanlarla dolu.
- The streets glow in the spring sun.
- Sokaklar bahar güneşinde parlıyor.
- He walked the streets looking for his son.
- Sokaklarda oğlunu aradı.
- He walked the streets looking for his son.
- Oğlunu arayarak sokakları dolaştı.
- I strolled along the streets to kill time.
- Zaman öldürmek için sokaklarda dolaştım.
- These boys often play in the little streets.
- Bu çocuklar sık sık küçük sokaklarda oynuyorlar.
- The streets of this city are narrow.
- Bu şehrin sokakları dar.
- The streets of this city are wide.
- Bu şehrin sokakları geniş.
- Streets and houses were drowned by the flood.
- Sel nedeniyle sokaklar ve evler sular altında kaldı.
- The streets become deserted.
- Sokaklar ıssız hale geliyor.
- Shoppers crowded the streets.
- Alışverişçiler sokakları doldurdu.
- It's not safe to walk the streets after dark.
- Hava karardıktan sonra sokaklarda yürümek güvenli değil.
- The streets were quiet.
- Sokaklar sessizdi.
- We walked up and down the streets of Kyoto.
- Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.
- The streets are still busy.
- Sokaklar hala işlek.
- This city has narrow streets.
- Bu şehrin dar sokakları var.
- Chongqing is a hilly city with winding streets.
- Chongqing dolambaçlı sokaklarıyla tepelik bir şehir.
- During the day the streets fill up with cars.
- Gün boyunca sokaklar arabalarla dolup taşıyor.
- It was night, and a veil of darkness covered the streets.
- Geceydi ve sokakları karanlık bir örtü kaplamıştı.
- Three streets, as well as a park and a hospital.
- Üç sokak, bir park ve bir hastane.
- The streets of this city are narrow.
- Bu kentin sokakları dardır.
- Streets and houses were drowned by the flood.
- Sokaklar ve evler sel altında kaldı.
- The streets are empty because a storm is approaching the neighborhood.
- Sokaklar bomboş çünkü fırtına mahalleye yaklaşıyor.
- The city began to pave streets in 1910.
- Şehir 1910 yılında sokakları asfaltlamaya başladı.
Show More (105)
|
