strut - English Turkish Sentences
English Turkish
strut kasıla kasıla yürümek v.
  • It really gets on my nerves when she struts around us.
  • Etrafımızda kasıla kasıla yürümesine harbiden uyuz oluyorum.
Show More (-2)
strut direk n.
  • The struts of the bridge were fixed.
  • Köprü direkleri tamir edilmişti.
Show More (-2)
strut çalım n.
  • Despite all his struts, he is kinda charismatic.
  • Fazla çalımlı olmasına rağmen biraz karizmatik olduğunu söyleyebilirim.
Show More (-2)