| 1 |
superstition |
batıl inanç |
n. |
|
- She doesn't believe in any superstitions.
- Hiçbir batıl inanca kapılmıyor.
- My whole life long, I fought against superstition.
- Hayatım boyunca batıl inançlara karşı savaştım.
- Superstition is the religion of feeble minds.
- Batıl inançlar zayıf zihinlerin dinidir.
- Such a ridiculous superstition no longer exists.
- Böyle saçma bir batıl inanç artık yok.
- Superstition is the religion of feeble minds.
- Batıl inanç güçsüz akılların dinidir.
- That's just superstition.
- O sadece batıl inanç.
- I will raise my children so that they will be protected from superstition.
- Çocuklarımı batıl inançlardan korunacakları şekilde yetiştireceğim.
- That is a modern form of superstition.
- Bu batıl inançların modern bir şekli.
- This superstition still lingers on among them.
- Bu batıl inanç onların arasında hala devam ediyor.
- Magic is the art of changing superstition into money.
- Sihir, batıl inançları paraya çevirme sanatıdır.
- That's just superstition.
- Bu sadece batıl inanç.
Show More (8)
|
| 2 |
superstition |
batıl itikat |
n. |
|
- Magic is the art of changing superstition into money.
- Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.
Show More (-2)
|
| 3 |
superstition |
hurafe |
n. |
|
- That is a modern form of superstition.
- Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
Show More (-2)
|
