|
- The deadlines set under various articles are too short.
- Çeşitli maddeler kapsamında belirlenen süreler çok kısadır.
- I share his view that the Commission communication is too long on description, but too short on action.
- Komisyon tebliğinin tanımlama konusunda çok uzun, eylem konusunda ise çok kısa olduğu görüşünü paylaşıyorum.
- There are a number of points I would like to make, but time is too short.
- Belirtmek istediğim birkaç nokta var ancak zaman çok kısa.
- We could go on to discuss it further, but, of course, time is much too short.
- Bu konuyu daha fazla tartışmaya devam edebiliriz, ancak elbette zaman çok kısa.
- Six weeks is far too short a period to decide whether a temporary agency worker should be made permanent or not.
- Altı hafta, geçici bir taşeron işçisinin kalıcı olup olmayacağına karar vermek için çok kısa bir süredir.
- I share his view that the Commission communication is too long on description, but too short on action.
- Komisyon bildirisinin tanımlama konusunda çok uzun, ancak eylem konusunda çok kısa olduğu görüşünü paylaşıyorum.
- The time was too short to bring all negotiations to a good end.
- Zaman, tüm müzakereleri iyi bir sonuca ulaştırmak için çok kısaydı.
- Life is too short to hate one another.
- Hayat birbirimizden nefret etmek için çok kısa.
- Life is too short to associate with these types of people.
- Hayat bu tür insanlarla arkadaşlık kurmak için çok kısa.
- Life is too short to associate with these types of people.
- Hayat bu tür insanlarla ilişki kurmak için çok kısa.
- Let us not waste time because life is too short.
- Zaman kaybetmeyelim çünkü hayat çok kısa.
- It is a pity that the visit time is too short.
- Ziyaret süresinin çok kısa olması üzücü.
- Life is too short.
- Hayat çok kısa.
- My mother cut my hair too short.
- Annem saçımı çok kısa kesti.
- Life is too short to worry about things like that.
- Hayat böyle şeyler için endişelenmek için çok kısa.
- My pants are too short.
- Pantolonum çok kısadır.
- She thinks they are too short.
- Çok kısa olduklarını düşünüyor.
- Life's too short to drink bad wine.
- Hayat kötü şarap içmek için çok kısa.
- Tom is too short to do that, isn't he?
- Tom bunu yapmak için çok kısa, değil mi?
- Tom was told that he was too short.
- Tom'a çok kısa olduğu söylendi.
- Two hours is too short for us to discuss the matter.
- Konuyu görüşmemiz için iki saat çok kısa.
- Three hours is too short for us to discuss that matter.
- Üç saat bu konuyu tartışmak için çok kısa.
- Life is too short, really!
- Hayat çok kısadır, gerçekten!
- That skirt's too short, isn't it?
- Etek çok kısa, değil mi?
- Life is too short, really!
- Hayat çok kısa, gerçekten!
- His speech was too short.
- Konuşması çok kısaydı.
- Tom was told he was too short.
- Tom'a boyunun çok kısa olduğu söylendi.
- Three months is too short a time to finish the experiment.
- Deneyi bitirebilmek için üç ay çok kısa bir zamandır.
- He is too short to get at the book on the shelf.
- Raftaki kitaba ulaşamayacak kadar çok kısa.
- My pants are too short.
- Pantolonum çok kısa.
- This is too short.
- Bu çok kısa.
- He is too short to get at the book on the shelf.
- Raftaki kitaba ulaşmak için çok kısa.
- She thinks they are too short.
- Onların çok kısa olduğunu düşünüyor.
- Tom was told he was too short.
- Tom'a çok kısa olduğu söylendi.
- Life is too short to be mad.
- Hayat kızgın olmak için çok kısa.
- My nails are too short.
- Tırnaklarım çok kısa.
- The bed Tom sleeps on is too short.
- Tom'un yattığı yatak çok kısa.
- Life is too short to learn German.
- Hayat Almanca öğrenmek için çok kısa.
- The bed was too short.
- Yatak çok kısaydı.
- This extension cord is too short.
- Bu uzatma kablosu çok kısa.
- You've cut my hair too short.
- Saçımı çok kısa kestin.
- It's too short.
- Çok kısa.
- I am too short.
- Ben çok kısayım.
- Three hours is too short for us to discuss that matter.
- Üç saat o konuyu tartışmamız için çok kısa.
- Your skirt is too short.
- Eteğin çok kısa.
- My mother cut my hair too short.
- Annem saçımı çok kısa kesmiş.
- I am too short.
- Çok kısayım.
- Tom told me that he thought the dress that Mary was wearing was too short.
- Tom bana Mary'nin giydiği elbisenin çok kısa olduğunu düşündüğünü söyledi.
- That skirt's too short, isn't it?
- Bu etek çok kısa, değil mi?
- You've cut my hair too short.
- Saçımı çok kısa kesmişsin.
- The bed Tom sleeps on is too short.
- Tom üzerinde uyuduğu yatak çok kısa.
- I think your skirt's too short.
- Sanırım eteğin çok kısa.
- Loosen up a bit, life is too short.
- Rahat ol biraz, hayat çok kısa.
- Two hours is too short for us to discuss the matter.
- Bu konuyu tartışmak için iki saat çok kısa.
- Mary's dress is too short.
- Mary'nin elbisesi çok kısa.
- His speech was too short.
- Onun konuşması çok kısaydı.
- Don't cut it too short in the front.
- Ön tarafı çok kısa kesme.
- This coat is too short on me.
- Bu palto üzerimde çok kısa duruyor.
- Tom was too short to reach the top shelf.
- Tom üst rafa yetişmek için çok kısaydı.
- Life's too short to drink cheap wine.
- Hayat ucuz şarap içmek için çok kısa.
- Life is too short to waste time hating anyone.
- Hayat, birinden nefret ederek zaman kaybetmek için çok kısa.
- Tom has excellent ball skills, but is too short to play basketball at a high level.
- Tom'un mükemmel top yetenekleri var, ama yüksek seviyede basketbol oynamak için çok kısa.
- Tom is too short to do that.
- Tom bunu yapmak için çok kısa.
- Life is too short for men to take it seriously.
- Hayat, insanların onu ciddiye alması için çok kısa.
- It's too short.
- Bu çok kısa.
- This sentence is too short.
- Bu cümle çok kısa.
- Three months is too short a time to finish the experiment.
- Deneyi bitirmek için üç ay çok kısa bir süre.
- My nails are too short.
- Benim tırnaklarım çok kısa.
- Don't cut it too short in the front.
- Ön tarafı çok kısa kesmeyin.
- Life is too short to waste time hating anyone.
- Hayat birinden nefret ederek boşa zaman harcamak için çok kısa.
- I think your skirt's too short.
- Bence eteğin çok kısa.
- Tom thought Mary's skirt was way too short.
- Tom, Mary'nin eteğinin çok kısa olduğunu düşündü.
- Isn't that skirt too short?
- Bu etek çok kısa değil mi?
- She's too short to reach the top.
- Zirveye ulaşmak için çok kısa.
- Our stay in London was too short.
- Londra'da kalışımız çok kısaydı.
- That skirt's too short, isn't it?
- O etek çok kısa, değil mi?
- Loosen up a bit, life is too short.
- Biraz gevşe, hayat çok kısa.
- Isn't that skirt too short?
- O etek çok kısa değil mi?
Show More (75)
|
