|
- Even though Tom and Marie are twins, they don't look very much alike.
- Tom ve Marie ikiz olsalar da birbirlerine pek benzemiyorlar.
- It's impossible to tell the Jackson twins apart.
- Jackson'ın ikizlerini ayırt etmek imkansız.
- I didn't know Tom and Mary were twins.
- Tom ve Mary'nin ikiz olduklarını bilmiyordum.
- Tom couldn't tell the two twins apart.
- Tom iki ikizi birbirinden ayıramadı.
- She gave birth to twins a week ago.
- O bir hafta önce ikiz doğurdu.
- The twins have come down with measles.
- İkizler kızamığa yakalandı.
- The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
- İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
- Most people couldn't tell the Jackson twins apart.
- Çoğu insan Jackson ikizlerini birbirinden ayıramaz.
- Mary and Tom are twins, but they don't look like each other.
- Mary ve Tom ikizdir, ama birbirlerine benzemezler.
- Our cousin had twins.
- Kuzenimizin ikizleri vardı.
- He could not perceive any difference between the twins.
- İkizler arasında hiçbir fark göremedi.
- The German twins Anna and Lisa Hahner decided to join hands as they crossed the finish line of the marathon.
- Alman ikizler Anna ve Lisa Hahner maratonun bitiş çizgisini el ele geçmeye karar verdiler.
- The German twins Anna and Lisa Hahner decided to join hands as they crossed the finish line of the marathon.
- Alman ikizler Anna ve Lisa Hahner maratonun bitiş çizgisini geçerken el ele tutuşmaya karar verdiler.
- I can finally tell the Jackson twins apart.
- Sonunda Jackson ikizlerini birbirinden ayırabiliyorum.
- Linda was pregnant with twins.
- Linda ikizlere hamile oldu.
- I can tell the twins apart, no problem.
- İkizleri ayırt edebilirim, sorun değil.
- Fadil was the more aggressive and assertive of the two twins.
- Fadıl ikizlerden daha agresif ve iddialı olanıydı.
- The twins do resemble each other.
- İkizler birbirine benziyor.
- The twins were finally reunited at the age of 35.
- İkizler nihayet 35 yaşındayken yeniden bir araya geldiler.
- Tom and I are twins.
- Tom ve ben ikiziz.
- Although they were twins, they were of opposite personalities.
- İkiz olmalarına rağmen zıt kişiliklere sahiptiler.
- Jean and Kate are twins.
- Jean ve Kate ikizler.
- Though Tom and Mary are twins, they don't look very similar.
- Tom ve Mary ikiz olmalarına rağmen birbirlerine pek benzemiyorlar.
- Tom and Mary have adopted twins.
- Tom ve Mary ikiz evlat edindiler.
- Twins double the fun.
- İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.
- His wife gave birth to twins.
- Karısı ikiz doğurdu.
- Tom and Mary have adopted twins.
- Tom ve Mary ikizleri evlat edindiler.
- Tom and Mary are twins, but their personalities are quite different.
- Tom ve Mary ikizdir, ancak kişilikleri oldukça farklıdır.
- Mary and I, who are twins, used to amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- İkiz olan Mary ve ben kimliklerimizi değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.
- The twins look so alike that it is difficult to tell them apart.
- İkizler o kadar benzer ki onları ayırmak zor.
- It's impossible to tell the Jackson twins apart.
- Jackson ikizlerini birbirinden ayırmak imkansız.
- The twins are so much alike that I can not distinguish one from the other.
- İkizler birbirine o kadar benziyor ki birini diğerinden ayırt edemiyorum.
- Can you tell the Jackson twins apart?
- Jackson ikizlerini ayırt edebilir misin?
- The twins were finally reunited at the age of 35.
- İkizler nihayet 35 yaşında yeniden bir araya geldi.
- They aren't twins.
- Onlar ikiz değiller.
- You can't tell these twins apart.
- Bu ikizleri birbirinden ayırt edemezsin.
- Jean and Kate are twins.
- Jean ve Kate ikiz.
- The twins have come down with measles.
- İkizler kızamıktan dolayı yatağa düştü.
- The twins look so alike that it is difficult to tell them apart.
- İkizler birbirine o kadar benziyor ki onları ayırmak çok zor.
- Mary and I, who are twins, used to amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- İkiz olan Mary ve ben, kimliklerimizi değiştirip herkesi kandırarak eğlenirdik.
- Tom and John are twins.
- Tom ve John ikizler.
- Can you tell the twins apart?
- İkizleri birbirinden ayırabilir misiniz?
- Tom has two sisters who are twins.
- Tom'un ikiz olan iki kız kardeşi var.
- Can you tell those twins apart?
- Şu ikizleri birbirinden ayırabiliyor musun?
- She had twins.
- Onun ikizleri vardı.
- As a rule, twins have a lot in common.
- Çoğunlukla, ikizlerin pek çok ortak noktası vardır.
- Tom and John are twins.
- Tom ve John ikiz.
- Even their parents sometimes have trouble telling the twins apart.
- Ebeveynleri bile bazen ikizleri birbirinden ayırmakta zorlanıyor.
- Tom couldn't tell the two twins apart.
- Tom iki ikizi birbirinden ayıramıyordu.
- I couldn't tell the twins apart.
- İkizleri birbirinden ayıramadım.
- I remember reading about those twins in the newspaper.
- Gazetede bu ikizlerle ilgili bir şey okuduğumu hatırlıyorum.
- She gave birth to twins.
- O, ikiz doğurdu.
- Tom and Mary are twins.
- Tom ve Mary ikizler.
- Twins often are very similar.
- İkizler genellikle birbirlerine çok benzerler.
- The twins looked after the baby.
- İkizler bebeğe baktılar.
- Tom and Mary are twins.
- Tom ve Mary ikiz.
- The diapers are for my twins.
- Bezler ikizlerim için.
- Even though Tom and Marie are twins, they don't look very much alike.
- Tom ve Mary ikiz olmalarına rağmen birbirlerine çok benzemiyorlar.
- The twins sang.
- İkizler şarkı söyledi.
- The twins are indistinguishable from each other.
- İkizler birbirinden ayırt edilemez.
- The diapers are for my twins.
- Çocuk bezleri ikizlerim için.
- The twins are very much alike.
- İkizler birbirine çok benziyor.
- Tom's wife is pregnant with twins.
- Tom'un karısı ikizlere hamile.
- Mary and Tom are twins, but they don't look like each other.
- Mary ve Tom ikizler, ama birbirlerine benzemiyorlar.
- The twins are so much alike that I can not distinguish one from the other.
- İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt edemiyorum.
- Mary was pregnant with twins.
- Mary ikizlere hamileydi.
- The prosecution could not prove which of the twins had committed the crime.
- Savcılık suçu ikizlerden hangisinin işlediğini kanıtlayamadı.
- Mary and I, who are twins, would amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- İkiz olan Mary ve ben kimlikleri değiştirip herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.
- Mary and Tom are twins, but their personalities are quite different.
- Mary ve Tom ikizdir ama kişilikleri oldukça farklıdır.
- Even though Tom and Mary are twins, they don't look very much alike.
- Tom ve Mary ikiz olsalar da birbirlerine pek benzemiyorlar.
- It is sometimes difficult to tell twins apart.
- İkizleri birbirinden ayırmak bazen güçtür.
- The twins look exactly alike.
- İkizler tamamen birbirine benziyor.
- Although they are twins, they have few interests in common.
- İkiz olmalarına rağmen, onların birkaç ortak ilgisi var.
- The twins do resemble each other.
- İkizler birbirlerine benziyorlar.
- Dan and Linda are twins.
- Dan ve Linda ikiz.
- The twins are as alike as two peas in a pod.
- İkizler bir elmanın iki yarısı kadar birbirine benziyor.
- I recalled a newspaper story about those twins.
- Şu ikizler hakkındaki gazete makalesini hatırlattım.
- Twins are clones.
- İkizler klondur.
- The twins helped.
- İkizler yardım etti.
- Are Tom and Mary twins?
- Tom ve Mary ikizler mi?
- Can you tell those twins apart?
- Bu ikizleri birbirinden ayırabilir misin?
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
- İkizler birbirine o kadar benziyor ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- I couldn't tell the twins apart.
- Ben ikizleri ayırt edemedim.
- Those twins are identical, not only their faces, but also in their characters.
- Bu ikizlerin sadece yüzleri değil, karakterleri de birbirinin aynısı.
- Twins are usually premature.
- İkizler genellikle erken doğar.
- Jean and Kate are twins.
- Jean ve Kate ikizdir.
- I recalled a newspaper story about those twins.
- O ikizlerle ilgili bir gazete haberini anımsadım.
- Hanni and Nanni are twins.
- Hanni ve Nanni ikizdirler.
- The police weren't able to determine which one of the twins had committed the crime.
- Polis suçu ikizlerden hangisinin işlediğini belirleyemedi.
- Twins double the fun.
- İkizler eğlenceyi ikiye katlar.
- Can you tell the Jackson twins apart?
- Jackson ikizlerini birbirinden ayırabilir misin?
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
- İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- It is sometimes difficult to tell twins apart.
- Bazen ikizleri ayırmak zordur.
- Mary and I, who are twins, would amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
- İkiz olduğumuz için Mary ve ben kimliklerimizi değiştirip herkesi kandırarak eğlenirdik.
- Mary is pregnant with twins.
- Mary ikizlere hamile.
- Even though Tom and Mary are twins, they don't look very much alike.
- Tom ve Mary ikiz olmalarına rağmen birbirlerine çok benzemiyor.
- One of the twins is alive, but the other is dead.
- İkizlerden biri yaşıyor ama diğeri öldü.
- Those twins look like two peas in a pod.
- Şu ikizler tıpatıp benziyorlar.
- I have twins.
- Benim ikizlerim var.
Show More (97)
|