unanimous - English Turkish Sentences
English Turkish
unanimous oybirliğiyle adj.
  • The unanimous verdict of 'guilty' was reached by the jury.
  • Jüri oybirliğiyle 'suçlu' olduğu kararına vardı.
  • I too appeal to all Members of Parliament to show their unanimous support for the report in tomorrow's vote.
  • Ben de tüm Parlamento üyelerine yarınki oylamada rapora oybirliğiyle destek vermeleri çağrısında bulunuyorum.
  • On Iraq, the Council welcomed the unanimous approval of UN Security Council Resolution 1511.
  • Irak konusunda Konsey, BM Güvenlik Konseyi'nin 1511 sayılı kararının oybirliğiyle onaylanmasını memnuniyetle karşıladı.
Show More (19)
unanimous oybirliğiyle alınmış adj.
  • The unanimous vote in the Security Council may lead to a new way forward.
  • Güvenlik Konseyi'nde oybirliğiyle alınan karar, ileriye dönük yeni bir yol açabilir.
  • This was reflected in the unanimous vote in our committee.
  • Bu durum komitemizde oybirliğiyle alınan karara da yansımıştır.
  • This breakdown could be modified only by a unanimous decision by the Council.
  • Bu dağılım ancak Konseyin oybirliğiyle alacağı bir kararla değiştirilebilir.
Show More (1)
unanimous aynı fikirde adj.
  • All the board was unanimous in the decision.
  • Kararda tüm yönetim kurulu aynı fikirdeydi.
  • They were unanimous that the war should be brought to a halt.
  • Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.
Show More (-1)
unanimous hemfikir adj.
  • You are unanimous in that.
  • Bu konuda hemfikirsiniz.
  • We are all unanimous in this view.
  • Bu görüşte hepimiz hemfikiriz.
Show More (-1)