| 1 |
uncover |
ortaya çıkarmak |
v. |
|
- The detective uncovered the secret behind the murders.
- Dedektif cinayetlerin ardındaki sırrı ortaya çıkardı.
- Is it innovation in surveillance that will enable us to uncover sleepers in the future?
- Gelecekte uyuyanları ortaya çıkarmamızı sağlayacak olan şey gözetim alanındaki yenilikler mi?
- Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
- I dare not probe too deeply, lest I uncover the awful truth!
- Çok derine inmeye cesaret edemiyorum, yoksa korkunç gerçeği ortaya çıkarırım!
- He who uncovers the most dies the fastest.
- En çok ortaya çıkaran en hızlı ölür.
Show More (2)
|
| 2 |
uncover |
açığa çıkarmak |
v. |
|
- He who uncovers the most dies the fastest.
- Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.
- We uncovered this arcane.
- Biz bu gizemi açığa çıkardık.
Show More (-1)
|
| 3 |
uncover |
örtüsünü kaldırmak |
v. |
|
- Can you help me to uncover the boat?
- Teknenin örtüsünü kaldırmama yardım edebilir misiniz?
Show More (-2)
|
| 4 |
uncover |
su yüzüne çıkarmak |
v. |
|
- Investigators uncovered an assassination plot.
- Müfettişler bir suikast planını su yüzüne çıkardılar.
Show More (-2)
|
