|
- On that unforgettable day of 11 September 2001, I was in Washington with a delegation from this Parliament.
- O unutulmaz 11 Eylül 2001 gününde, bu Parlamento'dan bir heyetle birlikte Washington'daydım.
- Gumbet Nights, which you can evaluate for Bodrum holiday, will be an opportunity to give you unforgettable times.
- Bodrum tatili için değerlendirebileceğiniz Gümbet Geceleri sizlere unutulmaz anlar yaşatmak için bir fırsat olacaktır.
- Gumbet Nights, which you can evaluate for Bodrum holiday, will be an opportunity to give you unforgettable times.
- Bodrum tatili için değerlendirebileceğiniz Gümbet Geceleri, unutulmaz zamanlar geçirmeniz için sizlere vesile olacaktır.
- It was an unforgettable vacation.
- Unutulmaz bir tatildi.
- That was the most unforgettable meal that I've ever eaten.
- Yediğim en unutulmaz yemekti o.
- Your kindness against another person is unforgettable.
- Başka birine karşı yaptığınız iyilik unutulmaz.
- This is the unforgettable place where we met each other for the first time.
- Burası ilk kez karşılaştığımız unutulmaz yer.
- Your kindness against another person is unforgettable.
- Başka birine karşı olan iyiliğiniz unutulmaz.
- That was the most unforgettable meal that I've ever eaten.
- Yediğim en unutulmaz yemekti.
- It was an unforgettable experience.
- Unutulmaz bir deneyimdi.
- You're unforgettable.
- Sen unutulmazsın.
- Tom is unforgettable.
- Tom unutulmaz.
- Your wedding is going to be fabulous and unforgettable.
- Düğünün muhteşem ve unutulmaz olacak.
- This is the unforgettable place where we met each other for the first time.
- Burası birbirimizle ilk kez buluştuğumuz unutulmaz yer.
- For children, "le Cirque du Soleil" is an unforgettable show.
- "Le Cirque du Soleil" çocuklar için unutulmaz bir gösteridir.
- We spent two unforgettable weeks in Cusco.
- Cusco'da unutulmaz iki hafta geçirdik.
- It's unforgettable.
- Bu unutulmaz.
- Your wedding is going to be fabulous and unforgettable.
- Düğününüz muhteşem ve unutulmaz olacak.
- Kissing her was a magical, unforgettable moment.
- Onu öpmek büyülü, unutulmaz bir andı.
- Yesterday's party was an unforgettable one.
- Dünkü parti unutulmazdı.
- For children, "le Cirque du Soleil" is an unforgettable show.
- Çocuklar için "le Cirque du Soleil" unutulmaz bir gösteridir.
- It's unforgettable.
- Unutulmaz.
- This is the unforgettable place where we met each other for the first time.
- Burası birbirimizle tanıştığımız unutulmaz yerdir.
Show More (20)
|
