vehicle - English Turkish Sentences
English Turkish
vehicle araç n.
  • A gun was found in the vehicle.
  • Araçta bir tabanca bulunmuştur.
  • He used his weekly column as a vehicle for publicity.
  • Haftalık köşe yazısını tanıtım için bir araç olarak kullandı.
  • The new series was a perfect vehicle for his introduction to the American audience.
  • Yeni dizi onun Amerikan izleyicisiyle tanışması için mükemmel bir araç olmuştu.
Show More (144)
vehicle taşıyıcı n.
  • Language is the vehicle of thought.
  • Dil düşüncenin taşıyıcısıdır.
Show More (-2)