Turkish - English Sentences
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Sentences
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Hide
Details
Clear
History :
History
English
Turkish
1
vibrant
canlı
adj.
President Mugabe has presided over the destruction of a once
vibrant
country.
Başkan Mugabe bir zamanların
canlı
ülkesinin yıkımına başkanlık etmiştir.
President Mugabe has presided over the destruction of a once
vibrant
country.
Başkan Mugabe bir zamanlar
canlı
olan ülkenin yıkımına başkanlık etmiştir.
France is a
vibrant
democracy.
Fransa
canlı
bir demokrasidir.
Sami grew up in a
vibrant
college town.
Sami
canlı
bir üniversite kasabasında büyüdü.
Show More (1)
2
vibrant
hareketli
adj.
Ireland offers everything from lavish green hills to
vibrant,
metropolitan cities.
İrlanda, yemyeşil tepelerden
hareketli
metropol şehirlere kadar her şeyi sunuyor.
Show More (-2)