vindicate - English Turkish Sentences
English Turkish
vindicate haklı çıkarmak v.
  • The EU can now vindicate its claim to a place on the world stage by brokering this strategy.
  • AB şimdi bu stratejiye aracılık ederek dünya sahnesinde yer alma iddiasını haklı çıkarabilir.
  • I feel vindicated by the ruling.
  • Kararın beni haklı çıkardığını hissediyorum.
Show More (-1)
vindicate temize çıkarmak v.
  • Sami wanted to vindicate himself.
  • Sami kendini temize çıkarmak istiyordu.
Show More (-2)
vindicate aklamak v.
  • Sami wanted to vindicate himself.
  • Sami kendini aklamak istiyordu.
Show More (-2)