1 |
virgin |
bakire |
n. |
|
- Still being a virgin, marriage is of concern for Ariana.
- Hala bakire olan Ariana için evlilik bir endişe kaynağıydı.
- Isaac Newton died a virgin.
- Isaac Newton bakire olarak öldü.
- He's not a virgin anymore.
- O artık bakire değil.
- You must not be a virgin, right?
- Bakire değilsindir herhalde, değil mi?
- That girl who's wearing a scarf is a virgin.
- Bir eşarp takan o kız bakire.
- As I thought, he's a virgin!
- Düşündüğüm gibi, o bir bakire!
- In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
- Tevrat'ta Lut bakire kızını toplu tecavüze sunuyor.
- Layla was a virgin.
- Leyla bakireydi.
- If it never happened to you, you're a virgin.
- Eğer o sana hiç olmamışsa, sen bir bakiresin.
- Layla was a virgin.
- Layla bir bakireydi.
- Do you really think that she is a virgin?
- Gerçekten onun bakire olduğunu mu düşünüyorsun?
- She was still a virgin.
- O hâlâ bakireydi.
- She's not a virgin anymore.
- O artık bakire değil.
- As I thought, she's a virgin!
- Düşündüğüm gibi, o bir bakire!
- She was still a virgin.
- Hâlâ bakireydi.
- Are you still a virgin?
- Hâlâ bakire misin?
- I want to marry a virgin girl.
- Bakire bir kızla evlenmek istiyorum.
- You must not be a virgin, right?
- Sen bakire olmamalısın, değil mi?
- That girl who's wearing a scarf is a virgin.
- Şu eşarp takan kız bakire.
- Most virgins have an intact hymen.
- Çoğu bakirenin kızlık zarı sağlamdır.
- Tom is still a virgin.
- Tom hala bakire.
- Most virgins have an intact hymen.
- Çoğu bakirenin sağlam bir kızlık zarı vardır.
- Are you still a virgin?
- Hala bakire misin?
- The Virgin Mary is Jesus' mother.
- Bakire Meryem, İsa'nın anasıdır.
Show More (21)
|
2 |
virgin |
bakir |
n. |
|
- If it never happened to you, you're a virgin.
- Başına hiç gelmediyse bakirsin demektir.
- Are you still a virgin?
- Hâlâ bakir misin?
- Isaac Newton died a virgin.
- Isaac Newton bakir olarak öldü.
- Tom is still a virgin.
- Tom hâlâ bakir.
- He was still a virgin.
- Hâlâ bakirdi.
Show More (2)
|
3 |
virgin |
deneyimsiz |
n. |
|
- As a virgin skydiver, I plan to do the tandem jump first.
- Deneyimsiz bir paraşütçü olarak önce tandem atlayış yapmayı planlıyorum.
Show More (-2)
|
4 |
virgin |
acemi |
n. |
|
- If you're a virgin surfer like us, don't be worried; I reckon you will love it!
- Eğer bizim gibi acemi bir sörfçüyseniz endişelenmeyin; çok seveceğinizi tahmin ediyorum!
Show More (-2)
|
5 |
virgin |
bakir |
adj. |
|
- The desolate island had numerous virgin forests.
- Issız adada çok sayıda bakir orman vardı.
Show More (-2)
|
6 |
virgin |
bakire |
adj. |
|
- Most virgin girls want a husband that's also a virgin.
- Çoğu bakire kız, kocasının da bakire olmasını ister.
Show More (-2)
|