|
- The taxi is waiting outside.
- Taksi dışarıda bekliyor.
- Tom waited outside.
- Tom dışarıda bekledi.
- Tom waited outside for thirty minutes.
- Tom otuz dakika dışarıda bekledi.
- Tom and Mary are waiting outside.
- Tom ve Mary dışarıda bekliyorlar.
- We waited outside for them.
- Onları dışarıda bekledik.
- Tom is waiting outside.
- Tom dışarıda bekliyor.
- Sami was waiting outside.
- Sami dışarıda bekliyordu.
- I waited outside for him.
- Onun için dışarıda bekledim.
- I'm going to wait outside.
- Dışarıda bekleyeceğim.
- I will wait outside.
- Dışarıda bekleyeceğim.
- Would you mind waiting outside?
- Dışarıda bekler misin?
- I waited outside for Tom.
- Tom'u dışarıda bekledim.
- Could you wait outside?
- Dışarıda bekleyebilir misin?
- Why are you waiting outside?
- Neden dışarıda bekliyorsun?
- Would you mind waiting outside for a minute?
- Bir dakika dışarıda bekler misin?
- They kept him waiting outside for a long time.
- Onu uzun süre dışarıda beklettiler.
- You may wait outside.
- Dışarıda bekleyebilirsin.
- Could you wait outside?
- Dışarıda bekleyebilir misiniz?
- Why don't you wait outside?
- Neden dışarıda beklemiyorsun?
- Would you rather wait outside?
- Dışarıda beklemeyi mi tercih edersin?
- Who was that man waiting outside?
- Dışarıda bekleyen o adam kimdi?
- Go wait outside.
- Git dışarıda bekle.
- Wait outside.
- Dışarıda bekle.
- They're waiting outside.
- Dışarıda bekliyorlar.
- I might not be home when you arrive, so just wait outside if that happens.
- Geldiğinizde evde olmayabilirim, o yüzden dışarıda bekleyin.
- They kept us waiting outside for a long time.
- Bizi uzun süre dışarıda beklettiler.
- I will wait outside.
- Ben dışarıda bekleyeceğim.
- We'll wait outside.
- Dışarıda bekleyeceğiz.
- While Tom waited outside, the vet performed a four hour surgery on Mary's cat.
- Tom dışarıda beklerken, veteriner Mary'nin kedisine dört saatlik bir ameliyat yaptı.
- They waited outside.
- Dışarıda beklediler.
- Tom told me to wait outside.
- Tom bana dışarıda beklememi söyledi.
- One of you come in and one of you wait outside.
- Biriniz içeri girin, biriniz dışarıda bekleyin.
- Tom waited outside in the pouring rain for over an hour.
- Tom sağanak yağmurda bir saatten fazla dışarıda bekledi.
- I'll wait outside.
- Dışarıda bekleyeceğim.
- There's a cab waiting outside.
- Dışarıda bekleyen bir taksi var.
- Tom is waiting outside, isn't he?
- Tom dışarıda bekliyor, değil mi?
- You mustn't keep your guest waiting outside.
- Misafirini dışarıda bekletmemelisin.
- There are a lot of people waiting outside.
- Dışarıda bekleyen bir sürü insan var.
- You mustn't keep your guest waiting outside.
- Misafirinizi dışarıda bekletmemelisiniz.
- They waited outside.
- Onlar dışarıda beklediler.
- I waited outside for them.
- Onları dışarıda bekledim.
- Tom was waiting outside for thirty minutes.
- Tom otuz dakikadır dışarıda bekliyordu.
- Can you wait outside?
- Dışarıda bekleyebilir misin?
- I waited outside for you.
- Seni dışarıda bekledim.
- Okay, wait outside.
- Tamam, dışarıda bekle.
- Who was that man waiting outside?
- Dışarıda bekleyen adam kimdi?
- They're waiting outside.
- Onlar dışarıda bekliyor.
- We waited outside.
- Dışarıda bekledik.
- I waited outside for her.
- Onu dışarıda bekledim.
- You can wait outside.
- Dışarıda bekleyebilirsin.
- I waited outside on the chance of seeing you.
- Seni görmek ümidiyle dışarıda bekledim.
- While Tom waited outside, the vet performed a four hour surgery on Mary's cat.
- Tom dışarıda beklerken veteriner, Mary'nin kedisini dört saat boyunca ameliyat etti.
- Tom waited outside for thirty minutes.
- Tom otuz dakika boyunca dışarıda bekledi.
- Would you mind waiting outside?
- Dışarıda bekleyebilir misiniz?
- Tom asked Mary to wait outside.
- Tom, Mary'den dışarıda beklemesini istedi.
- Tom is waiting outside, isn't he?
- Tom dışarda bekliyor, değil mi?
- Tom is still waiting outside.
- Tom hala dışarıda bekliyor.
- Would you mind waiting outside for a minute?
- Bir dakika dışarıda bekleyebilir misiniz?
Show More (55)
|