worried - English Turkish Sentences
English Turkish
worried endişeli adj.
  • Dustin felt worried about his younger sister.
  • Dustin kendinden küçük kız kardeşi için endişeliydi.
  • We are extremely worried that soon we will be asked for credentials or to sign a statement.
  • Yakında bizden kimlik belgesi isteneceği ya da bir bildiri imzalamamız isteneceği konusunda son derece endişeliyiz.
  • Still the Christian churches are worried as conflicts between Buddhists and Christians are on the increase.
  • Budistler ve Hristiyanlar arasındaki çatışmalar arttığı için Hıristiyan kiliseleri hala endişeli.
Show More (493)
worried kaygılı adj.
  • You don't sound too worried.
  • Sesin fazla kaygılı gelmiyor.
  • Everyone is concerned and worried.
  • Herkes kaygılı ve endişeli.
  • Tom seemed really worried.
  • Tom gerçekten kaygılı görünüyordu.
Show More (10)
worried üzgün adj.
  • Tom sounds worried.
  • Tom üzgün görünüyor.
  • It may seem like just a little thing to you, but Tom is really worried about the whole thing.
  • Sana sadece küçük bir şey gibi gelebilir, fakat Tom her şey için gerçekten üzgün.
Show More (-1)
worried meraklanmış adj.
  • I've been worried, too.
  • Ben de meraklandım.
Show More (-2)