yanan - English Turkish Sentences
English Turkish
burning yanan adj.
  • There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
  • Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
  • The firemen rushed into the burning house.
  • İtfaiyeciler yanan eve koştular.
  • She hid her burning cheeks in the bosom of the young man.
  • O, yanan yanaklarını genç adamın kucağında sakladı.
Show More (49)
blazing yanan adj.
  • Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes.
  • Mucizevi bir şekilde tüm yolcular yanan uçağı üç dakikadan kısa bir sürede terk etmeyi başardı.
  • Miraculously, all the passengers managed to leave the blazing plane in less than three minutes.
  • Mucize eseri olarak, tüm yolcular üç dakikadan daha az süre içinde yanan uçaktan ayrılmayı başardı.
  • People were screaming inside the blazing ship, and there was no way we could get to them to rescue them.
  • Yanan geminin içinde insanlar çığlık atıyordu ve onları kurtarmak için onlara ulaşmamızın hiçbir yolu yoktu.
Show More (0)
lit yanan adj.
  • Tom is holding a lit candle in his right hand.
  • Tom sağ elinde yanan bir mum tutuyor.
Show More (-2)