English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | enjoy v. | tadını çıkarmak | ||
We have enjoyed sound cooperation in the committee. Komitede sağlam bir işbirliğinin tadını çıkardık. More Sentences |
||||
Common Usage | enjoy v. | zevk almak | ||
Now I am penniless, a poor pensioner, but I am happy because I have enjoyed my life. Şimdi beş parasızım, fakir bir emekliyim ama mutluyum çünkü hayatımdan zevk aldım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | enjoy v. | zevk almak | ||
Because when I do finally give in, I want us to enjoy it all the more. Çünkü sonunda kabul ettiğimde, bundan daha fazla zevk almamızı istiyorum. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | sahip olmak | ||
Secondly, it is important that temporary workers enjoy good employment conditions. İkinci olarak, geçici işçilerin iyi istihdam koşullarına sahip olması önemlidir. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | hoşlanmak | ||
He enjoys cooperating and always works within the consensus. İşbirliği yapmaktan hoşlanıyor ve her zaman fikir birliği içinde çalışıyor. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | sevmek | ||
I enjoy fishing. Balık tutmayı severim. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | keyfini çıkarmak | ||
I dreamt that three Members of the European Parliament were enjoying having dinner together. Rüyamda Avrupa Parlamentosu'nun üç üyesinin birlikte yemek yemenin keyfini çıkardığını gördüm. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | tadını çıkarmak | ||
I hope that you all enjoy a very well-deserved, happy, peaceful break with your loved ones. Umarım hepiniz sevdiklerinizle birlikte hak ettiğiniz mutlu ve huzurlu bir tatilin tadını çıkarırsınız. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | keyfine varmak | ||
Thanks to television, we can enjoy watching baseball games in our rooms. Televizyon sayesinde, kendi odamızda beyzbol maçlarını seyretmenin keyfine varabiliyoruz. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | hoşuna gitmek | ||
I enjoyed the meal, president. Yemek hoşuma gitti, müdür bey. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | yararlanmak | ||
We want the two communities to share a common future and enjoy the benefits accession has to offer. İki toplumun ortak bir geleceği paylaşmasını ve katılımın sunduğu avantajlardan yararlanmasını istiyoruz. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | tadına varmak | ||
Enjoy the little things! Küçük şeylerin tadına var! More Sentences |
||||
General | enjoy v. | beğenmek | ||
Tom and Mary both enjoyed that movie. Tom ve Mary o filmi çok beğendiler. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | keyif almak | ||
On both occasions I appreciated and enjoyed the outstanding cooperation with the EP delegation. Her iki durumda da AP delegasyonuyla olan olağanüstü işbirliğini takdir ettim ve bundan keyif aldım. More Sentences |
||||
General | enjoy v. | yaşamak | ||
I will heal my people and will let them enjoy abundant peace and security. Halkımı iyileştireceğim ve onların bol huzur ve güven içinde yaşamalarını sağlayacağım. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | enjoy expr. | keyfini çıkar | ||
Just sit back, relax and enjoy. Arkanıza yaslanın, rahatlayın ve keyfini çıkarın. More Sentences |
||||
General | ||||
General | enjoy v. | anlamak | ||
General | enjoy v. | tat almak | ||
General | enjoy v. | tadını almak | ||
General | enjoy v. | keyfini çıkartmak | ||
General | enjoy v. | keyfini yaşamak | ||
General | enjoy v. | haz almak | ||
General | enjoy v. | nail olmak | ||
General | enjoy v. | keyfini sürmek | ||
General | enjoy v. | tecrübe etmek | ||
General | enjoy v. | deneyimlemek | ||
General | enjoy v. | kesintisiz kullanım hakkına sahip olmak | ||
Archaic | ||||
Archaic | enjoy v. | cinsel ilişkiye girmek | ||
Archaic | enjoy v. | sevişmek |