fortify - Turkish English Dictionary

fortify

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "fortify" in Turkish English Dictionary : 28 result(s)

English Turkish
General
fortify v. sağlamlaştırmak
This will allow the European Union to fortify its security and strengthen its foreign policy.
Bu, Avrupa Birliği'nin güvenliğini sağlamlaştırmasına ve dış politikasını güçlendirmesine olanak sağlayacaktır.

More Sentences
fortify v. güçlendirmek
The boss fortified himself with decent contacts.
Patron kendisini iyi bağlantılar kurarak güçlendirdi.

More Sentences
fortify v. tahkim etmek
The prince fortified the old city.
Prens eski şehri tahkim etti.

More Sentences
Gastronomy
fortify v. (yiyecek) faydalı hale getirmek
Jaycee always fortifies her smoothie with vitamin B.
Jaycee smoothie'sini her zaman B vitaminiyle faydalı hale getirir.

More Sentences
General
fortify v. berkitmek
fortify v. takviye etmek
fortify v. alkolle kuvvetlendirmek
fortify v. desteklemek
fortify v. kuvvetlendirmek
fortify v. canlandırmak
fortify v. moral vermek
fortify v. güçlendirme yapmak
fortify v. -de tahkimat yapmak
fortify v. malzeme ekleyerek sağlamlaştırmak
fortify v. teşvik etmek
fortify v. yüreklendirmek
fortify v. cesaretlendirmek
fortify v. doğrulamak
fortify v. tasdik etmek
fortify v. onaylamak
fortify v. kabul etmek
fortify v. (içeceklere) alkol eklemek
fortify v. temel inşa etmek
fortify v. destek inşa etmek
Law
fortify v. tahkim etmek
Gastronomy
fortify v. (yiyecek) zenginleştirmek
fortify v. besin değerini artırmak
Military
fortify v. tahkim etmek

Meanings of "fortify" with other terms in English Turkish Dictionary : 23 result(s)

English Turkish
General
fortify [obsolete] v. güçlenmek
Fadil and Dania were ready to do anything to fortify their relationship.
Fadıl ve Dania ilişkilerini güçlendirmek için her şeyi yapmaya hazırdı.

More Sentences
fortify [obsolete] v. (garnizon) sağlamak
fortify [obsolete] v. (garnizon) ile donatmak
fortify [obsolete] v. yolu açmak
fortify [obsolete] v. (yol) temizlemek
fortify [obsolete] v. (yol) geçilir hale getirmek
fortify [obsolete] v. (şaraba) etil alkol eklemek
fortify [obsolete] v. (yiyecek veya beslenme düzeni) takviyelerle zenginleştirmek
fortify [obsolete] v. (kıvamsız çözeltiyi) kıvamlı hale getirmek
fortify [obsolete] v. (kıvamsız çözeltiyi) yoğunlaştırmak
fortify [obsolete] v. büyümek
fortify [obsolete] v. gelişmek
Phrasals
fortify (someone or something) with (something) v. (bir şeyi/birini bir şeyle) güçlendirmek/kuvvetlendirmek
fortify (someone or something) with (something) v. (bir şeyi/birini bir şeyle) desteklemek
fortify (someone or something) with (something) v. (bir şeye/birine bir şey) takviyesi yapmak
fortify (someone or something) with (something) v. (bir şeyi/birini bir şeyle) takviye etmek
fortify (someone or something) against (something) v. (bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini) güçlendirmek
fortify (someone or something) against (something) v. (bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini) sağlamlaştırmak
fortify (someone or something) against (something) with (something) v. (bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile güçlendirmek
fortify (someone or something) against (something) with (something) v. (bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile sağlamlaştırmak
fortify (someone or an animal) (against something) (with something) v. (birini/bir hayvanı bir şey karşısında bir şeyle) güçlendirmek/sağlamlaştırmak
fortify (someone or an animal) (against something) (with something) v. (birini/bir hayvanı bir şey karşısında bir şeyle) takviye etmek
Law
fortify a position v. tahkimat yapmak