öngörülen - Turkish English Dictionary
History

öngörülen



Meanings of "öngörülen" in English Turkish Dictionary : 11 result(s)

Turkish English
General
öngörülen foreseen adj.
öngörülen envisaged adj.
öngörülen de rigueur adj.
öngörülen stipulated adj.
öngörülen projected adj.
öngörülen anticipated adj.
öngörülen prevenient adj.
öngörülen pegged adj.
öngörülen supposed adj.
Trade/Economic
öngörülen nominal adj.
öngörülen pro forma expr.

Meanings of "öngörülen" with other terms in English Turkish Dictionary : 55 result(s)

Turkish English
General
öngörülen olumsuz sonuç horrible n.
öngörülen eğilim humor n.
öngörülen uyum preconformity n.
öngörülen olma prevenience n.
öngörülen özellik veya eylem prevenience n.
öngörülen bir düzene sokmak ritualize v.
öngörülen bir düzene sokmak ritualise v.
(öngörülen numune sonucunu) önceden belirlemek predesignate v.
(saatleri, düzenekleri) öngörülen darbelerin vereceği hasardan korumak shockproof v.
öngörülen şekilde prognosticatively adv.
belirli veya öngörülen bir süre sonunda at term adv.
Phrasals
öngörülen maliyetleri karşılayabilecek olmak pencil out v.
Proverb
öngörülen bir tehlike yarı yarıya önlenmiş emektir a danger foreseen is half-avoided
Idioms
öngörülen hızda up to speed expr.
Trade/Economic
burada öngörülen işlemler transactions contemplated hereby n.
gelecek bir dönemde elde edilmesi planlanan ve yapılması öngörülen harcamaları gösteren tablo budget n.
makro ekonomik koşullarda öngörülen değişmelere tepki olarak belirlenen para veya maliye politikası activist policy n.
öngörülen maliyet estimated cost n.
öngörülen yükümlülükler assumed liabilities n.
öngörülen risk perceived risk n.
öngörülen süre içerisinde belirli amaçlara harcanmak üzere ayrılan miktarlar appropriations n.
öngörülen tazminat yöntemi projected unit credit method n.
öngörülen yükümlülük yöntemi projected unit credit method n.
öngörülen faiz anticipated interest n.
öngörülen enflasyon anticipated inflation n.
öngörülen finansal duruma ilişkin tahmin financial forecast n.
Law
geminin yükleme için öngörülen tarihi alongside date n.
(haksız muamele hukukunda) eylemin veya eylemsizliğin doğal sonucu olarak öngörülen şey foreseeability n.
-de öngörülen istisnalar ya da sapmalar saklı kalmak kaydıyla save for the exceptions or derogations provided for expr.
Politics
öngörülen sorunlar anticipated problems n.
öngörülen koşullara bağlı olarak subject to the conditions n.
antlaşmanın 252. maddesinde öngörülen usule uygun şekilde hareket ederek acting in accordance with the procedure laid down in article 252 of the treaty expr.
de öngörülen istisnalar ya da sapmalar saklı kalmak kaydıyla save for the exceptions or derogations provided for expr.
öngörülen koşullar uyarınca subject to the conditions expr.
Industry
öngörülen günlük çalışma miktarı day's work n.
Insurance
öngörülen azami zarar maximum foreseeable loss n.
Technical
öngörülen ömür foreseeable lifetime n.
Medical
öngörülen milli günlük alım national estimated daily intake n.
Food Engineering
kişiler tarafından tüketimi öngörülen hızlı dondurulmuş gıdaların sıcaklık kontrolü için numune alma ve analiz metodu sampling procedure and method of analysis for the official control of the temperatures of quick-frozen foods intended for human consumption n.
kişiler tarafından tüketimi öngörülen çikolata ve çikolata ürünleri cocoa and chocolate products intended for human consumption n.
kişiler tarafından tüketimi öngörülen hızlı dondurulmuş gıda maddelerinin depolanması, muhafazası ve taşınması esnasındaki sıcaklıkların izlenmesi monitoring of temperatures in the means of transport, warehousing and storage of quickfrozen foodstuffs intended for human consumption n.
kişiler tarafından tüketimi öngörülen yenilebilir kazein ve kazeinatlar certain lactoproteins (caseins and caseinates) intended for human consumption n.
kişiler tarafından tüketimi öngörülen gıda ürünlerinin izlenmesini amaçlayan analiz ve örnekleme metotları methods of sampling and analysis for the monitoring of foodstuffs intended for human consumption n.
kişiler tarafından tüketimi öngörülen reçel, jöle, marmelat ve tatlandırılmış kestane püresi fruit jams, jellies and marmalades and sweetened chestnut purée intended for human consumption n.
kişiler tarafından tüketimi öngörülen şekerlerin analiz metotları methods of analysis for testing certain sugars intended for human consumption n.
Logic
öngörülen şeyin önceden yapılan bir tahminin öznesinde ima edildiği yargı analytic judgment n.
Physics
izafiyet kuramı tarafından öngörülen bir düşünce deneyi twin paradox n.
Environment
öngörülen nükleer stoklama prescribed nuclear stockage n.
öngörülen nükleer miktar prescribed nuclear load n.
Military
öngörülen en erken atış zamanı earliest anticipated launch time n.
yürürlükteki mevzuatta öngörülen süreyi aşmayacak şekilde silahlı kuvvetlerde aktif hizmet yapması gereken kimse obligated reservist n.
olağandışı fakat öngörülen bir durum karşısında başvurulan usul contingency procedure n.
öngörülen düşman kuvveti saldırısını önleme amaçlı saldırı preventive attack n.
öngörülen düşman kuvveti saldırısını önleme amaçlı saldırı preventive strike n.
Sport
bir dart turunda öngörülen atış sayısı throw n.