üstteki - Turkish English Dictionary
History

üstteki



Meanings of "üstteki" in English Turkish Dictionary : 5 result(s)

Turkish English
General
üstteki upper adj.
üstteki superior adj.
üstteki above adv.
üstteki over adv.
Computer
üstteki superscript adj.

Meanings of "üstteki" with other terms in English Turkish Dictionary : 38 result(s)

Turkish English
General
üstteki taş topstone n.
(gösteri salonunda/stadyumda) en arkadaki/üstteki sıra row z n.
üstteki yatak top bed n.
değerli taş kesiminde üstteki düz yüzey table n.
amfibiler ve memelilerde sternumun en üstteki parçası episternum n.
(zar) üstteki yüzü anlaşılmayacak şekilde yamuk duran cocked n.
(kürkü) üstteki tüylü kılları renklendirerek boyamak feather v.
en üstteki uppermost adj.
en üstteki top adj.
en üstteki topmost adj.
en üstteki upmost adj.
üstteki fermuarla kapatılan (çanta) ziptop adj.
en üstteki overest [obsolete] adj.
Idioms
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak stay one jump ahead v.
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak be one jump ahead v.
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak be one jump ahead v.
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak stay one jump ahead v.
(birine/bir şeye) karşı üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
besin zincirinin en üstteki halkasında at the top of the food chain expr.
Advertising
en üstteki reklam alanı full position n.
Technical
üstteki yanbant upper sideband n.
alttaki levhanın çivisiyle üstteki levhanın alt köşesi arasındaki mesafe bond of a slate n.
üstteki değirmen taşının içinden geçen demir destek parçası mill-rind n.
aksın üzerinde durarak üstteki değirmen taşını destekleyen çapraz demir moline n.
iskambil oyunlarında üç veya daha fazla destenin içine konulup en üstteki kartın tek başına çekilebildiği kutu shoe n.
Computer
sol üstteki noktaya tıklayın click on the top-left point expr.
Construction
üstteki kısmı kavisli olan küçük bir çatı penceresi türü eyebrow n.
Marine
geminin kıç tarafının en üstteki traversi wing transom n.
geminin kıç tarafının en üstteki traversi main transom n.
Mining
üstteki kütleyi düşürmek için kömür yatağını altından kesme holing n.
Botanic
daha üstteki veya büyük bir filizden çıkan filiz undershoot n.
bir çiçekte sona erip en üstteki veya ortadaki çiçekten başlayarak seri şekilde serpilen determinate adj.
Agriculture
bitkinin üstteki genç kısmından yapılan hasat top crop n.
Fishery
atılan üç oltadan en üstteki bob n.
ıslak sinek balıkçılığında atılan üç oltadan en üstteki olma bob n.
Geology
üstteki toprak tabakasından alttaki toprak tabakasına doğru dökülen, koloit ve mineral tuzu içeren bir malzeme illuvium n.
Music
üstteki sayısı 3'ün katı olan zaman işareti compound time n.