şart(lar) - Turkish English Dictionary
History

şart(lar)



Meanings of "şart(lar)" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
şart(lar) circumstance n.

Meanings of "şart(lar)" with other terms in English Turkish Dictionary : 247 result(s)

Turkish English
Common Usage
şartlar conditions n.
General
gerekli şartlar necessary conditions n.
şartlar state of affairs n.
şartlar terms n.
hukuki şartlar condicio juris n.
sosyal şartlar social conditions n.
çevresel şartlar environmental conditions n.
belli şartlar karşılanıncaya kadar kontrolü altında tutan escrowee n.
şartlar (kontrata ait) terms n.
oksijenin az olduğu şartlar anoxic conditions n.
şartlar context n.
şartlar circumstances n.
şartlar conjuncture n.
belli şartlar karşılanıncaya kadar malın üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulması escrowing n.
şartlar climate n.
teknik şartlar technical requirements n.
ağır şartlar harsh conditions n.
ağır şartlar severe conditions n.
ağır şartlar appalling conditions n.
ağır şartlar difficult conditions n.
ağır şartlar treacherous conditions n.
ağır şartlar hard conditions n.
siyasi şartlar political conditions n.
hüküm süren şartlar prevailing circumstances n.
şartlar state of affair n.
kötü şartlar poor conditions n.
değişen şartlar changing conditions n.
değişen şartlar changed conditions n.
hijyenik şartlar hygiene conditions n.
uygun şartlar suitable conditions n.
uygun şartlar appropriate conditions n.
uygun şartlar proper conditions n.
normal şartlar normal conditions n.
sözkonusu şartlar the given conditions n.
sözkonusu şartlar the given circumstances n.
yeni şartlar new circumstances n.
sosyal ve ekonomik şartlar social and economic conditions n.
geçerli şartlar conditions applying n.
geçerli şartlar valid conditions/terms n.
belli şartlar certain conditions n.
zayıf şartlar weak conditions n.
şartlar circs n.
aranan şartlar required qualifications n.
mevcut durum veya şartlar microenvironment n.
yazılı şartlar written conditions n.
uygun şartlar sağlanmış olsa gerçekleşebilecek olan durum might-have-been n.
uygun şartlar içinde büyümek thrive v.
bir süre için ilkel şartlar içinde yaşamak rough it v.
zor şartlar altında yaşamak live in hard conditions v.
şartlar koymak establish conditions v.
şartlar koymak stipulate terms v.
zor şartlar altında görev yapmak work under harsh conditions v.
şartlar koymak stipulate conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under harsh conditions v.
zor şartlar altında görev yapmak work under hard conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under hard conditions v.
zor şartlar altında çalışmak work under difficult conditions v.
zor şartlar altında görev yapmak work under difficult conditions v.
eşit şartlar sağlamak level playing field v.
eşit şartlar oluşturmak level playing field v.
kötü şartlar altında mücadeleye devam etmek struggle along under these poor conditions v.
olumsuz şartlar sebebiyle karşı karşıya gelmek rencontre v.
sağlıklı şartlar ve malzemeler sağlamak sanify v.
belli şartlar karşılanıncaya kadar üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulmuş escrowed adj.
zor şartlar altında hayatta kalamayan nonhardy adj.
bu şartlar altında under such circumstances adv.
bu şartlar altında under these circumstances adv.
bu şartlar altında in these premises adv.
aynı şartlar altında in the same boat adv.
müsait şartlar altında under favorable conditions adv.
benzer şartlar altında under such circumstances adv.
benzer şartlar altında under similar circumstances adv.
benzer şartlar altında under similar conditions adv.
benzer şartlar altında under such conditions adv.
eşit şartlar altında under equal conditions adv.
eşit şartlar altında equally adv.
eşit şartlar altında under equal circumstances adv.
bu şartlar dahilinde under these conditions adv.
bazı sınırlı şartlar altında in some limited circumstances adv.
şartlar uygun olduğunda when conditions are suitable adv.
kötü şartlar altında under bad conditions adv.
eşit şartlar altında under equal terms adv.
bu şartlar altında at that rate adv.
normal şartlar altında under normal conditions adv.
normal şartlar altında under normal circumstances adv.
şartlar göz önünde tutulursa considering prep.
Phrases
aynı şartlar altında under the same conditions adv.
eşit şartlar altında under the same conditions adv.
en iyi şartlar altında dahi even under the best of circumstances adv.
bu şartlar altında under the circumstances expr.
bütün şartlar karşılanırsa if all conditions are met expr.
eşit şartlar altında under the same circumstances expr.
olumsuz şartlar altında under adverse circumstances expr.
şartlar el verdiğince whenever the circumstances allow expr.
şartlar tam tersine döndü the shoe is on the other foot expr.
şartlar öyle gerektiriyor circumstances so demand expr.
şartlar el verdiğince when the circumstances allow expr.
şartlar el verdiğinde whenever the circumstances allow expr.
şartlar elverdiği kadarıyla/ölçüde insofar as circumstances permit expr.
şartlar el verdiğinde whenever circumstances allow expr.
şartlar el verdiğinde when the circumstances allow expr.
şartlar el verdiğince whenever circumstances allow expr.
şartlar tam tersine döndü the boot is on the other foot expr.
şartlar el verdiğince when circumstances allow expr.
yukarıda tarif edilen şartlar dışında aside from the circumstances described above expr.
uygun olan şartlar altında in a good light expr.
uygun olan şartlar altında iyimser olarak in a good light expr.
yukarıda tarif edilen şartlar dışında hariç aside from the circumstances described above expr.
bu şartlar altında at this/that rate expr.
Proverb
bazı şartlar altında durum değişir circumstances alter cases
Colloquial
(daha iyi şartlar sunarak) başka yerde çalışmaya ikna etmek headhunt v.
Idioms
eşit şartlar fair do's n.
adil şartlar fair do's n.
bir yarıştaki/mücadeledeki eşit şartlar a fair field and no favor [dated] n.
perişan şartlar a dog's life n.
genel koşullar/şartlar a state of affairs n.
(şartlar) aleyhine olmak the deck is stacked against someone v.
şartlar oldukça ideal olmak the stars align v.
şartlar oldukça ideal olmak the stars are aligned v.
şartlar oldukça ideal olmak the stars have aligned v.
şartlar durumları değiştirir circumstances alter cases expr.
bu şartlar altında all else being equal expr.
tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
tüm şartlar (birinin) bir şeyin lehine the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
tüm şartlar (birinin/bir şeyin) başarılı olması için uygun the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
tüm şartlar (birinin) bir şeyin lehine the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
uygun şartlar altında in a favourable light expr.
şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine olmak the deck is stacked against (someone or something) expr.
şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine the odds are against (someone or something) expr.
şartlar (birinin/bir şeyin) aleyhine the odds are stacked against (someone or something) expr.
şartlar (birinin/bir şeyin) lehine the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.
durum/şartlar (birinden/bir şeyden) yana the odds are stacked in (someone's or something's) favor expr.
Speaking
şartlar değişti things have changed expr.
şartlar benim aleyhime the odds are stacked against me expr.
Trade/Economic
anlaşmalarda koşulan şartlar stipulations n.
belirlenmiş şartlar specified requirement n.
cari şartlar listesi current list of terms n.
cezai şartlar contractual penalties n.
deniz sigortasındaki şartlar warranty n.
daha uygun şartlar more favorable terms n.
ekonomik şartlar economic conditions n.
en karlı şartlar most profitable terms n.
genel şartlar general conditions n.
genel şartlar general requirements n.
istisnai şartlar exceptional conditions n.
özel şartlar special terms n.
şirket alımında alıcının bir miktarı peşin ödeyip gerisini belli şartlar oluştuğunda ödeyeceğine hüküm veren sözleşme tipi earn out agreement n.
sigorta poliçesine eklenen şartlar insurance rider n.
şartlar conditions n.
sözleşme tarafları arasında belli şartlar karşılanıncaya kadar malın ya da belgenin üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulması escrow n.
şartlar covenants n.
ticari şartlar trading terms n.
ticari şartlar commercial terms n.
tüzel ve yasal şartlar statutory and regulatory requirements n.
uluslararası ticari şartlar international commercial terms n.
umumi şartlar extended conditions n.
müsait şartlar altında under favorable conditions expr.
uygun şartlar altında in a good light expr.
Law
özel şartlar altında sona eren mülkiyet hakkı terminable interest n.
cezai şartlar penal conditions n.
deniz sigortasındaki şartlar warranty n.
fiili şartlar conditions in deed n.
fiili şartlar conditions in fact n.
hakiki şartlar conditions in deed n.
hakiki şartlar conditions in fact n.
kanuni şartlar legal requirements n.
olay ve şartlar event and conditions n.
şartlar terms and conditions n.
şartlar ve koşullar terms and conditions n.
genellikle memur veya çalışanlara verilen, bir süre için belirli şartlar altında hisse senedi satın alma hakkı option n.
itiraz sahibinin reddedilmesi gibi bazı uygun şartlar altında yeni dava açmak replead v.
ön şartlar yerine getirilmeksizin yürürlüğe alınabilen yasal hükme ait veya ilgili self-executing adj.
bu şartlar altında under these conditions expr.
Politics
karşılıklı şartlar reciprocal condition n.
karşılıklı şartlar reciprocal conditions n.
Insurance
asli şartlar original conditions n.
genel şartlar general conditions n.
özel şartlar particular conditions n.
özel şartlar special conditions n.
şartlar conditions n.
Technical
asgari şartlar minimum requirements n.
aşırı korozif şartlar highly corrosive conditions n.
belirtilen şartlar altında yapışma kuvvetinin ölçülmesi measuring the bond strength under specified conditions n.
belirtilen şartlar altında yanan elektrik kablolarında duman yoğunluğunun ölçülmesi measurement of smoke density of electric cables burning under defined conditions n.
çalışma sırasındaki ve çalışma dışındaki şartlar için sabitleme cihazları anchoring devices for in service and out of service conditions n.
çalışma sırasındaki şartlar in-service conditions n.
çalışma dışındaki şartlar out-of-service conditions n.
çok iyi havalandırılmış şartlar well-ventilated conditions n.
en iso 9003 standardının uygulanması için özel şartlar particular requirements for the application of en iso 9003 n.
fd’nin devreye girebilmesi için gerekli şartlar fd engage logic n.
hüküm ve şartlar terms and conditions n.
içinde bulunan şartlar environment n.
ıslak şartlar altında sünme faktörü creep factor under wet conditions n.
ısıl şartlar thermal conditions n.
kuru şartlar dry conditions n.
mevcut şartlar present conditions n.
nemli şartlar humid conditions n.
ön şartlar conditions precedent n.
standart şartlar standard conditions n.
standart referans şartlar standard reference conditions n.
statik şartlar altında ozona dayanıklılık ozone resistance under static conditions n.
standart şartlar altında bir silindirik mandrel etrafında bükülmeye maruz bırakılma exposure to bending round a cylindrical mandrel under standard conditions n.
şartlar ve şartlandırma conditions an conditioning n.
şartlar specifications n.
statik şartlar altında ultraviyole ışınlarına karşı dayanıklılık ultra-violet resistance under static conditions n.
termal şartlar thermal conditions n.
belirlenmiş şartlar altında çalışan operating under defined conditions adj.
yüksüz şartlar altında çalışan operating under no-load condition adj.
belirtilen şartlar altında under prescribed conditions expr.
eşdeğer şartlar altında under equivalent condition expr.
eş değer şartlar altında under equivalent conditions expr.
eşdeğer şartlar altında under equivalent conditions expr.
standart şartlar altında under standard conditions expr.
sabit şartlar altında under stationary conditions expr.
sabit şartlar altında under fixed conditions expr.
tesis edilmiş şartlar altında under installed conditions expr.
Telecom
gsm baz istasyonları için belirli şartlar specific conditions for gsm base stations n.
Construction
tipik teknik şartlar master specifications n.
Aeronautic
aletli meteorolojik şartlar instrument meteorological conditions n.
görerek meteorolojik şartlar visual meteorological conditions n.
ifr şartlar ifr conditions n.
Medical
şartlar gereği istenmeyen bir durumun yayıldığı merkez nokta typhoid mary n.
uygun olmayan şartlar suboptimal conditions n.
Chemistry
yeterli şartlar sufficient condition n.
belirli şartlar altında tamamen karışabilen (sıvılar) consolute adj.
Biology
insan atmosferinde bulunan ve bu şartlar altında evrilmiş, oluşturulmuş canlı, araç ve cisim synanthrophy n.
bir dokuya ait kök hücrenin uygun şartlar altında farklı bir dokuya ait hücreleri oluşturması transdifferentiation n.
insan atmosferinde bulunan ve bu şartlar altında evrilmiş, oluşturulmuş (canlı, araç ve cisim) synanthropic adj.
Botanic
süresiz şekilde uykuda bekleyen ve belirli şartlar altında filiz verebilen tomurcuk latent bud n.
Tobacco
özel şartlar specific condition n.
şartlar conditions n.
tabii atmosferik şartlar altında kurutulan tütün air-cured n.
güney maryland'de yetiştirilen, sigara ve puro yapımında kullanılan ve tabii atmosferik şartlar altında kurutulmuş parlak bir tütün maryland n.
güney maryland'de yetiştirilen, sigara ve puro yapımında kullanılan ve tabii atmosferik şartlar altında kurutulmuş parlak bir tütün maryland tobacco n.
History
geçmişi güncel şartlar ile betimleyen revisionist adj.
Environment
metanojenik ve nitrat indirgeyici şartlar methanogenic and nitrate reducing conditions n.
standart teknik şartlar standard technical specifications n.
Geology
şok ve doğal deprem titreşiminde görülen çevresel şartlar environmental conditions appearing in nature earthquake vibration and shock n.
belirli şartlar altında oluşan jips gülü veya barit kristalleri desert rose n.
Military
balistik şartlar ballistic conditions n.
görerek meteorolojik şartlar visual meteorological conditions n.
standart balistik şartlar standard ballistic conditions n.
standart balistik şartlar standard conditions n.
Abbreviation
diğer şartlar değişmeden cet. par. (ceteris paribus) adv.
Latin
aynı şartlar altında in pari causa expr.
Archaic
özel şartlar meridian n.
Slang
normal şartlar altında daha güçlü olan için tehdit oluşturan şey kryptonite n.