Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
Hide
Details
Clear
History :
mikrowellenröhre vom typ m
şüphe altında olmamak
a certain
History
Sentences
Meanings of
"a certain"
with other terms in English Turkish Dictionary : 116 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
a certain extent
adj.
bir dereceye kadar
And it also, to
a certain extent,
takes up some of the observations made at the time by this Parliament.
Ayrıca,
bir dereceye kadar,
bu Parlamento tarafından o dönemde yapılan bazı gözlemleri de ele almaktadır.
More Sentences
2
General
the habit of using a certain expression
n.
ağız alışkanlığı
3
General
manner of running ( of a certain device)
n.
çalıma şekli
4
General
a certain time of period
n.
belli zaman periyodu
5
General
a certain time period
n.
belli zaman periyodu
6
General
a certain development stage
n.
belli bir gelişim evresi
7
General
bring into a certain state
v.
belirli bir duruma getirmek
8
General
give somebody a certain idea
v.
kanaat uyandırmak
9
General
be brought into a certain state
v.
belirli bir duruma getirilmek
10
General
bind someone to a specific or a certain requirement
v.
şarta bağlamak
11
General
bind someone to a specific or a certain condition
v.
şartına bağlamak
12
General
bind someone to a specific or a certain requirement
v.
şartına bağlamak
13
General
bind someone to a specific or a certain condition
v.
şarta bağlamak
14
General
acquire (a certain country's) citizenship
v.
vatandaşlığa geçmek
15
General
acquire (a certain country's) citizenship
v.
vatandaşlığına geçmek
16
General
take (a certain country's) citizenship
v.
vatandaşlığa geçmek
17
General
take (a certain country's) citizenship
v.
vatandaşlığına geçmek
18
General
(a certain thing) slip one's mind
v.
akıldan çıkmak
19
General
(a certain thing) slip one's mind
v.
aklından çıkmak
20
General
drop down below a certain level
v.
belli bir seviyenin altına düşmek
21
General
improve oneself in a certain field
v.
bir konuda kendini geliştirmek
22
General
demand (a certain period of) time
v.
zaman istemek
23
General
act in a certain manner
v.
yönünde hareket etmek
24
General
acquire (a certain) color
v.
renk almak
25
General
act in (a certain) manner
v.
tavır sergilemek
26
General
act in (a certain) manner
v.
tutum sergilemek
27
General
have passed (a certain age)
v.
gün almak
28
General
live in (a certain) way
v.
yol tutmak
29
General
begin to live in (a certain) way
v.
yol tutmak
30
General
be true to a certain extent
v.
doğruluk payı olmak
31
General
be correct to a certain degree
v.
doğruluk payı olmak
32
General
bring something to a certain degree
v.
belirli bir aşamaya getirmek
33
General
be unable to go beyond a certain point
v.
belli bir noktadan öteye gidememek
34
General
can not go beyond a certain point
v.
belli bir noktadan öteye gidememek
35
General
keep at a certain level
v.
belli bir seviyede tutmak
36
General
be of a certain age
v.
yaşı kemale ermek
37
General
reach a certain age
v.
yaşı kemale ermek
38
General
(a certain thing) give someone a headache
v.
bir işten dolayı başı ağrımak
39
General
reach a certain size
v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek
40
General
reach a certain scale
v.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak
41
General
reach a certain size
v.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe gelmek
42
General
reach a certain scale
v.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe gelmek
43
General
reach a certain scale
v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak
44
General
reach a certain size
v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak
45
General
reach a certain size
v.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak
46
General
reach a certain scale
v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek
47
General
(tourists) to spend (euros/dollars etc) in a certain country
v.
döviz bırakmak
48
General
follow a certain dress code
v.
belli bir kıyafet kuralına uymak
49
General
a certain extent
adj.
belli bir derecede
50
General
a certain number of
adj.
belli bir sayıda
51
General
a certain extent
adj.
belli bir oranda
52
General
a certain part of
adj.
belli bir kısmının
53
General
to a certain extent
adv.
bir derece
54
General
to a certain extent
adv.
bir dereceye kadar
55
General
at a certain level
adv.
belirli düzeyde
56
General
to a certain extent
adv.
belirli bir noktaya kadar
57
General
after a certain age
adv.
belirli bir yaştan sonra
58
General
to a certain extent
adv.
kısmen
59
General
to a certain degree
adv.
kısmen
60
General
to a certain degree
adv.
bir dereceye kadar
61
General
to some (a certain) extent
adv.
bir dereceye kadar
62
General
to some (a certain) extent
adv.
bir noktaya kadar
63
General
after a certain point
adv.
bir noktadan sonra
64
General
to a certain extent
adv.
bir ölçüde
65
General
for a certain fee
adv.
belirli bir ücret karşılığı
66
General
for a certain sum of money
adv.
belirli bir ücret karşılığı
67
General
for a certain sum
adv.
belirli bir ücret karşılığı
68
General
after a certain age
adv.
belli bir yaştan sonra
69
General
after a certain age
adv.
belli yaştan sonra
70
General
in a certain sense
adv.
(belli) bir bağlamda/anlamda
71
General
in a certain amount of
adv.
belli sayıda
72
General
of a certain
adv.
kesinlikle
73
General
of a certain
adv.
elbette
74
General
of a certain
adv.
şüphesiz
75
General
of a certain
adv.
muhakkak
Phrasals
76
Phrasals
clock (someone or something) at (a certain speed)
v.
(birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini) tespit etmek
77
Phrasals
clock (someone or something) at (a certain speed)
v.
(birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini) ölçmek
Phrases
78
Phrases
to a certain degree
expr.
belli bir ölçü dahilinde
79
Phrases
to a certain extent
expr.
belli bir ölçü dahilinde
80
Phrases
from a certain point of view
expr.
belli bir bakış açısına göre
81
Phrases
from a certain point of view
expr.
bir açıdan bakılırsa
Colloquial
82
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
(birileri/bir şeyler) arasında en müstesna olanı
83
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
(birilerinin/bir şeylerin) en müstesnası
84
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
(birileri/bir şeyler) arasında en özel olanı
85
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
(birilerinin/bir şeylerin) en iyi/güzel örneği
86
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
(birileri/bir şeyler) arasında en üstün özelliklere sahip olan kişi/şey
87
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
(birilerinin/bir şeylerin) şahı
88
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
(birilerinin/bir şeylerin) en üstünü
89
Colloquial
up to a (certain) point
expr.
(belli) bir noktaya kadar
90
Colloquial
up to a (certain) point
expr.
(belirli) bir dereceye kadar
91
Colloquial
up to a (certain) point
expr.
kısmen
Idioms
92
Idioms
come out (a certain way) on (something)
v.
(bir şeyden belli bir sonuç) almak
93
Idioms
come out (a certain way) on (something)
v.
(bir iş, proje, girişim) belli bir şekilde sonuçlanmak
94
Idioms
sell something for a certain price
v.
belli bir fiyata satmak
95
Idioms
sell something for a certain price
v.
(liradan/dolardan) satmak
96
Idioms
come in (a certain position)
v.
(birinci/ikinci vb) olarak bitirmek
97
Idioms
sell for a certain price
v.
belli bir fiyata satmak
98
Idioms
sell for a certain price
v.
bell bir fiyattan satmak
99
Idioms
of a certain age
adj.
belirli bir yaşa gelmiş
100
Idioms
of a certain age
adj.
belli bir yaşa gelmiş
101
Idioms
of a certain age
adj.
çok genç değil
102
Idioms
of a certain age
adj.
gençliği solmuş
103
Idioms
of a certain age
adj.
yaşını başını almış
104
Idioms
to a certain extent
expr.
belirli bir yere kadar
105
Idioms
of a certain age
expr.
belli yaştaki
106
Idioms
to a certain extent
expr.
bir yere kadar
107
Idioms
to a certain extent
expr.
belirli bir sınıra kadar
108
Idioms
to a certain extent
expr.
kısmen
109
Idioms
somebody of a certain age
expr.
(belli bir) yaşa gelmiş
110
Idioms
somebody of a certain age
expr.
(belli bir) yaştaki
111
Idioms
doesn't have a (certain kind of) bone in (one's) body
expr.
(birinin) damarlarında bir damla bile kötülük/kıskançlık bulunmaz
112
Idioms
hell has no fury like a (certain type of person) scorned
expr.
aşkta reddedilmiş (bir kişinin) gazabı cehennemde bile görülmez
113
Idioms
hell has no fury like a (certain type of person) scorned
expr.
hiç kimse, aşkta geri çevrilmiş (birinden) daha tehlikeli olamaz
Marine
114
Marine
number of cycles of a certain stress range
n.
yorulma göstergesi olarak kullanılan gerilme döngü sayısı
Football
115
Football
be in goal for (a certain team)
v.
kalede olmak
116
Football
be in goal for (a certain team)
v.
takımının kalesini korumak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of a certain
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy