a certain - Turkish English Dictionary

a certain

Meanings of "a certain" with other terms in English Turkish Dictionary : 116 result(s)

English Turkish
General
a certain extent adj. bir dereceye kadar
And it also, to a certain extent, takes up some of the observations made at the time by this Parliament.
Ayrıca, bir dereceye kadar, bu Parlamento tarafından o dönemde yapılan bazı gözlemleri de ele almaktadır.

More Sentences
the habit of using a certain expression n. ağız alışkanlığı
manner of running ( of a certain device) n. çalıma şekli
a certain time of period n. belli zaman periyodu
a certain time period n. belli zaman periyodu
a certain development stage n. belli bir gelişim evresi
bring into a certain state v. belirli bir duruma getirmek
give somebody a certain idea v. kanaat uyandırmak
be brought into a certain state v. belirli bir duruma getirilmek
bind someone to a specific or a certain requirement v. şarta bağlamak
bind someone to a specific or a certain condition v. şartına bağlamak
bind someone to a specific or a certain requirement v. şartına bağlamak
bind someone to a specific or a certain condition v. şarta bağlamak
acquire (a certain country's) citizenship v. vatandaşlığa geçmek
acquire (a certain country's) citizenship v. vatandaşlığına geçmek
take (a certain country's) citizenship v. vatandaşlığa geçmek
take (a certain country's) citizenship v. vatandaşlığına geçmek
(a certain thing) slip one's mind v. akıldan çıkmak
(a certain thing) slip one's mind v. aklından çıkmak
drop down below a certain level v. belli bir seviyenin altına düşmek
improve oneself in a certain field v. bir konuda kendini geliştirmek
demand (a certain period of) time v. zaman istemek
act in a certain manner v. yönünde hareket etmek
acquire (a certain) color v. renk almak
act in (a certain) manner v. tavır sergilemek
act in (a certain) manner v. tutum sergilemek
have passed (a certain age) v. gün almak
live in (a certain) way v. yol tutmak
begin to live in (a certain) way v. yol tutmak
be true to a certain extent v. doğruluk payı olmak
be correct to a certain degree v. doğruluk payı olmak
bring something to a certain degree v. belirli bir aşamaya getirmek
be unable to go beyond a certain point v. belli bir noktadan öteye gidememek
can not go beyond a certain point v. belli bir noktadan öteye gidememek
keep at a certain level v. belli bir seviyede tutmak
be of a certain age v. yaşı kemale ermek
reach a certain age v. yaşı kemale ermek
(a certain thing) give someone a headache v. bir işten dolayı başı ağrımak
reach a certain size v. (şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek
reach a certain scale v. (şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak
reach a certain size v. (şirket vb.) belirli bir büyüklüğe gelmek
reach a certain scale v. (şirket vb.) belirli bir büyüklüğe gelmek
reach a certain scale v. (şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak
reach a certain size v. (şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak
reach a certain size v. (şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak
reach a certain scale v. (şirket vb.) belli bir büyüklüğe gelmek
(tourists) to spend (euros/dollars etc) in a certain country v. döviz bırakmak
follow a certain dress code v. belli bir kıyafet kuralına uymak
a certain extent adj. belli bir derecede
a certain number of adj. belli bir sayıda
a certain extent adj. belli bir oranda
a certain part of adj. belli bir kısmının
to a certain extent adv. bir derece
to a certain extent adv. bir dereceye kadar
at a certain level adv. belirli düzeyde
to a certain extent adv. belirli bir noktaya kadar
after a certain age adv. belirli bir yaştan sonra
to a certain extent adv. kısmen
to a certain degree adv. kısmen
to a certain degree adv. bir dereceye kadar
to some (a certain) extent adv. bir dereceye kadar
to some (a certain) extent adv. bir noktaya kadar
after a certain point adv. bir noktadan sonra
to a certain extent adv. bir ölçüde
for a certain fee adv. belirli bir ücret karşılığı
for a certain sum of money adv. belirli bir ücret karşılığı
for a certain sum adv. belirli bir ücret karşılığı
after a certain age adv. belli bir yaştan sonra
after a certain age adv. belli yaştan sonra
in a certain sense adv. (belli) bir bağlamda/anlamda
in a certain amount of adv. belli sayıda
of a certain adv. kesinlikle
of a certain adv. elbette
of a certain adv. şüphesiz
of a certain adv. muhakkak
Phrasals
clock (someone or something) at (a certain speed) v. (birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini) tespit etmek
clock (someone or something) at (a certain speed) v. (birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini) ölçmek
Phrases
to a certain degree expr. belli bir ölçü dahilinde
to a certain extent expr. belli bir ölçü dahilinde
from a certain point of view expr. belli bir bakış açısına göre
from a certain point of view expr. bir açıdan bakılırsa
Colloquial
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birileri/bir şeyler) arasında en müstesna olanı
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birilerinin/bir şeylerin) en müstesnası
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birileri/bir şeyler) arasında en özel olanı
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birilerinin/bir şeylerin) en iyi/güzel örneği
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birileri/bir şeyler) arasında en üstün özelliklere sahip olan kişi/şey
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birilerinin/bir şeylerin) şahı
a (certain type of person or thing) among (others) expr. (birilerinin/bir şeylerin) en üstünü
up to a (certain) point expr. (belli) bir noktaya kadar
up to a (certain) point expr. (belirli) bir dereceye kadar
up to a (certain) point expr. kısmen
Idioms
come out (a certain way) on (something) v. (bir şeyden belli bir sonuç) almak
come out (a certain way) on (something) v. (bir iş, proje, girişim) belli bir şekilde sonuçlanmak
sell something for a certain price v. belli bir fiyata satmak
sell something for a certain price v. (liradan/dolardan) satmak
come in (a certain position) v. (birinci/ikinci vb) olarak bitirmek
sell for a certain price v. belli bir fiyata satmak
sell for a certain price v. bell bir fiyattan satmak
of a certain age adj. belirli bir yaşa gelmiş
of a certain age adj. belli bir yaşa gelmiş
of a certain age adj. çok genç değil
of a certain age adj. gençliği solmuş
of a certain age adj. yaşını başını almış
to a certain extent expr. belirli bir yere kadar
of a certain age expr. belli yaştaki
to a certain extent expr. bir yere kadar
to a certain extent expr. belirli bir sınıra kadar
to a certain extent expr. kısmen
somebody of a certain age expr. (belli bir) yaşa gelmiş
somebody of a certain age expr. (belli bir) yaştaki
doesn't have a (certain kind of) bone in (one's) body expr. (birinin) damarlarında bir damla bile kötülük/kıskançlık bulunmaz
hell has no fury like a (certain type of person) scorned expr. aşkta reddedilmiş (bir kişinin) gazabı cehennemde bile görülmez
hell has no fury like a (certain type of person) scorned expr. hiç kimse, aşkta geri çevrilmiş (birinden) daha tehlikeli olamaz
Marine
number of cycles of a  certain stress range n. yorulma göstergesi olarak kullanılan gerilme döngü sayısı
Football
be in goal for (a certain team) v. kalede olmak
be in goal for (a certain team) v. takımının kalesini korumak