ağızdan - Turkish English Dictionary
History

ağızdan



Meanings of "ağızdan" in English Turkish Dictionary : 10 result(s)

Turkish English
General
ağızdan verbal adj.
ağızdan oral adj.
ağızdan on the grapevine adv.
ağızdan by word of mouth adv.
ağızdan verbally adv.
ağızdan orally adv.
Aeronautic
ağızdan verbal adj.
Medical
ağızdan oral adj.
ağızdan per os expr.
Abbreviation
ağızdan p.o. (per os) expr.

Meanings of "ağızdan" with other terms in English Turkish Dictionary : 193 result(s)

Turkish English
General
ağızdan dolma muzzleloader n.
bir nesnenin ağızdan alınması ingestion n.
ağızdan akan salya slaver n.
ağızdan püskürtme expuition n.
ağızdan dışarı doğru çıkan büyük diş buckteeth n.
ağızdan ağıza reklam word-of-mouth advertising n.
ağızdan soluma mouth breathing n.
ağızdan soluma breathing by mouth n.
ilk ağızdan tercüme first-person interpreting n.
birinci ağızdan çeviri direct speech interpreting n.
birinci ağızdan çeviri first-person interpreting n.
ilk ağızdan tercüme direct speech interpreting n.
aniden ağızdan çıkan bir ifade blirt [scotland] n.
aniden ağızdan çıkan bir ifade blurt n.
(diğer konuşmacıları bastırarak) hep bir ağızdan konuşma overtalk n.
(akrobaside) ağızdan ateş çıkarma fire-breathing n.
sözcüklerin aniden ağızdan çıkması start n.
ağızdan kaçmak pop out v.
ağızdan ağıza yayılmak spread by rumour v.
ağızdan ağıza dolaşmak go the round v.
ağızdan ağıza dolaşmak go the rounds v.
ağızdan ağıza yayılmak be circulated as a rumour v.
ağızdan ağıza dolaşmak be rumored v.
ağızdan ağıza yayılmak spread by word of mouth v.
ağızdan ağıza yayılmak be rumoured v.
ağızdan kapmak learn by ear v.
ağızdan almak incept v.
ağızdan beslemek feed orally v.
ağızdan ağıza dolaşmak be bandied around v.
ağızdan ağıza dolaşmak be bandied about v.
ağızdan çıkmak get out v.
ağızdan dökülmek get out v.
lafı ağızdan almak take the words out of someone’s mouth v.
ağızdan nefes almak breathe through the mouth v.
ağızdan nefes almak breathe in through the mouth v.
ağızdan almak (besin, hava vb.) receive v.
(tükürük gibi sıvıları) ağızdan akıtmak drool v.
ağızdan köpük çıkarmak foam v.
ağızdan bulaşan yiyecekle kirletmek slobber v.
(ağızdan) salya akıtmak spue v.
ağızdan ağıza word of mouth adj.
en yetkili ağızdan öğrenilmiş straight from the horse's mouth adj.
ağızdan söylenen oral adj.
ağızdan alınan (ilaç) oral adj.
ağızdan uzak aboral adj.
ilk ağızdan firsthand adj.
ağızdan ağıza yayılan bandied adj.
ilk ağızdan direct adj.
birinci ağızdan duyulan firsthand adj.
ilk ağızdan at first hand adv.
bir ağızdan in unison adv.
hep bir ağızdan in unison adv.
ağızdan ağıza by word of mouth adv.
hep bir ağızdan all together adv.
ağızdan ağıza from mouth to mouth adv.
ağızdan uzak bir şekilde aborally adv.
birlikte bir ağızdan in unison adv.
ilk ağızdan (straight) from the horse's mouth adv.
ağızdan ağıza aktarılan from mouth to mouth adv.
hep bir ağızdan at once adv.
hep bir ağızdan una voce adv.
hep bir ağızdan infere adv.
ilk ağızdan gelerek firsthand adv.
birinci ağızdan duyularak firsthand adv.
ilk ağızdan gelerek first-hand adv.
birinci ağızdan duyularak first-hand adv.
Phrasals
(bir şeyde/yerde) ağızdan ağıza yayılmak/dolaşmak resound throughout (something or some place) v.
Phrases
ilk ağızdan from the first person expr.
hep bir ağızdan as one expr.
Proverb
söz ağızdan bir kez çıkar word spoken is past recalling
söz ağızdan bir kere çıkar word spoken is past recalling
söz ağızdan bir kere çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar word spoken is past recalling
laf ağızdan bir kere çıkar word spoken is past recalling
söz ağızdan bir kez çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kere çıkar word once spoken is past recalling
laf ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
söz ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
söz ağızdan bir kere çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
laf ağızdan bir kere çıkar a word (once) spoken cannot be recalled
laf ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken is past recalling
söz ağızdan bir kez çıkar a word (once) spoken is past recalling
söz ağızdan bir kere çıkar a word (once) spoken is past recalling
laf ağızdan bir kere çıkar a word (once) spoken is past recalling
Colloquial
içecekten yudum alındıktan sonra ağızdan şişe ya da bardağa geri akan sıvı backwash n.
ağızdan kaçan söz throwaway n.
birinci ağızdan haberler first-hand accounts n.
en yetkili ağızdan öğrenilmiş straight from the horse's mouth expr.
en yetkili ağızdan öğrenilmiş right from the horse's mouth expr.
hep bir ağızdan at one time expr.
Idioms
ağızdan ağza dolaşan söylenti idle rumour n.
ağızdan ağza dolaşan söylenti idle rumor n.
ağızdan ağıza yayılan söylenti/laf word on the wire n.
ağızdan ağza dolaşmak go the rounds v.
ağızdan kaçırmak let the cat out of the bag v.
tek ağızdan konuşmak speak with a single voice v.
tek bir ağızdan konuşmak speak with a single voice v.
(birinin) ağızdan laf/bilgi almak pry something from someone v.
(söylenmesi kolay olduğundan) ağızdan dökülmek trip off the tongue v.
(birinin) ağızdan laf/bilgi almak pry something out of someone v.
(bir bilgiyi vb) en yetkili ağızdan öğrenmek get something straight from the horse's mouth v.
(söylenmesi kolay olduğundan) ağızdan dökülmek roll off the tongue v.
en yetkili ağızdan öğrenmek get straight from the horse's mouth v.
ilk ağızdan öğrenmek get straight from the horse's mouth v.
(bir bilgiyi, haberi) en yetkili ağızdan öğrenmek hear (something) straight from the horse's mouth v.
ağızdan ağıza word-of-mouth adj.
birinci ağızdan firsthand adj.
birinci ağızdan from the first person expr.
birinci ağızdan (straight) from the horse's mouth expr.
birinci ağızdan at first hand expr.
bir ağızdan with one voice expr.
hep bir ağızdan with one voice expr.
ilk ağızdan at first hand expr.
ilk/birinci ağızdan straight from the horse's mouth expr.
ikinci ağızdan at second hand expr.
ağızdan ağıza dolaşan laf something in the wind expr.
birinci ağızdan from the horse's mouth expr.
ilk ağızdan from the horse's mouth expr.
en yetkili ağızdan from the horse's mouth expr.
tek bir ağızdan with a single voice expr.
tek ağızdan with a single voice expr.
Trade/Economic
ağızdan ağıza pazarlama word of mouth marketing n.
Industry
ağızdan üflemeli cam mouth-blown glass n.
Technical
ağızdan dolma tüfek muzzleloader n.
ağızdan döküm lip pouring n.
Medical
ağızdan alınan antiaritmik ilaç tambocor n.
ağızdan alınan antiaritmik ilaç flecainide n.
ağızdan beslenememe durumu npo n.
ağızdan verilen bir çocuk felci aşısı trivalent live oral poliomyelitis vaccine (topv) n.
ağızdan verilen bir çocuk felci aşısı sabin vaccine n.
ağızdan verilen bir çocuk felci aşısı oral poliovirus vaccine (opv) n.
ağızdan tanı oral diagnosis n.
ağızdan ağıza solunum mouth-to-mouth ventilation n.
ağızdan ağıza solunum mouth to mouth ventilation n.
ağızdan beslenme oral feeding n.
ağızdan ilaç alımı oral administration n.
ağızdan kullanım için şırınga oral syringe n.
ağızdan tanı ve radyoloji kliniği oral diagnosis and radiology clinic n.
ödem akciğer ödemi ve hipertansiyon tedavisinde ağızdan ya da parenteral kullanılan bir diüretik furosemide n.
sarhoşluk verici maddelerin ağızdan alınması ingestion of intoxicating substances n.
kanser tedavisinin parçası olarak ağızdan uygulanan sulu radyoaktif çözelti atomic cocktail n.
burun yerine ağızdan nefes alıp veren kimse mouthbreather n.
burun yerine ağızdan nefes alıp veren kimse mouth breather n.
ağızdan alınan sindirim sistemi doku örneği oral smear n.
ağızdan alınan peroral adj.
ağızdan verilen oral adj.
Anatomy
yumuşak damakla dil kökü arasında bulunup ağızdan farinkse doğru giden dar yol isthmus of the fauces n.
Psychology
ağızdan içine alma evresi oral incorporative phase n.
Physiology
(ağızdan veya burundan) bir kez nefes alma veya verme whiff n.
Pharmaceutics
yüksek tansiyon ve boğaz yangısı tedavisinde kullanılan, ağızdan alınan bir beta bloker ilaç tenormin® n.
ağızdan ilaç uygulanması oral drug administration n.
yüksek tansiyon ve boğaz yangısı tedavisinde kullanılan, ağızdan alınan bir beta bloker ilaç atenolol n.
şeker ve su veya bal ile karıştırılarak macun kıvamına getirilen, ağızdan alınmaya uygun ilaç electuary n.
lösemi gibi kötü huylu tümörlerin tedavisinde ağızdan alınan, nitrojen mustard grubu alkilleyici bir ilaç chlorambucil n.
ağızdan alınan bir antikoagülan ilaç rivaroxaban n.
ağızdan alınan bir kanser ilacı imatinib n.
ağızdan alınan bir kanser ilacı imatinib mesylate n.
kan kolesterol düzeyini düşürmek için ağızdan alınan bir ilaç baycol® n.
yalnızca ağızdan alınan bir nonsteroidal antiinflamatuvar ilaç diclofenac sodium n.
ağızdan alınan antiviral bir ilaç sofosbuvir n.
Biology
ilk ağızdan bağımsız gelişmiş ağzı bulunan hayvan deuterostome n.
ağızdan uzağa aboral adj.
(derisi dikenli ve selentereler) ağızdan uzak olan dorsal adj.
Zoology
ağızdan besleme trophallaxis n.
ağızdan uzak abactinal n.
(radyal simetri gösteren organizmalarda) ağızdan veya ağzından uzakta yer alan aboral n.
(radyal simetri gösteren organizmalarda) ağızdan veya ağzından uzakta yer alan abactinal n.
ağızdan uzak aboral adj.
ağızdan uzak yerleşimi olan abactinal adj.
ağızdan uzak yerleşimi olan aboral adj.
ağızdan uzakta yerleşmiş abactinal adj.
ağızdan uzakta yerleşmiş aboral adj.
ağızdan uzak aborad adv.
ağızdan uzaktan abactinally adv.
ağızdan uzakta abactinally adv.
Agriculture
ağızdan boru sokarak zorla besleme gavage n.
Tobacco
dumanı ağızdan üflerken aynı zamanda burundan çekme french-inhale n.
dumanı ağızdan üfleyip burundan geri çekmek french-inhale v.
Social Sciences
ağızdan ağıza parol adj.
Religious
ağızdan ağıza yayılan sözlü ve geleneksel dini öğretiler unwritten doctrines n.
Military
ağızdan yüklemeli muzzle loading n.
ağızdan yükleme muzzle loading n.
gönderilen tarafından ağızdan not ettirilmiş mesaj sender's composition message n.
ağızdan doldurmalı bir tür top mortar n.
ağır, uzun namlulu ve ağızdan doldurulan eski bir tür silah columbiad n.
Hunting
ağızdan dolma silah muzzleloader n.
ağızdan dolma eski bir tür silah muzzle loader n.
ağızdan dolma silah muzzle-loader n.
ağızdan doldurulan küçük bir tüfek çeşidi pea rifle [dialect] n.
ağızdan dolan (silah) muzzle-loading adj.
Latin
diyet tedavisinde hastanın ağızdan hiç bir besinle beslenmemesi durumu nil per os (npo or npo) n.
Slang
ağızdan/burundan püskürtmek snarf v.