Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ağrıyan | aching adj. | ||
Tom said he was aching all over. Tom her yerinin ağrıdığını söyledi. More Sentences |
||||
General | ağrıyan | sore adj. | ||
My neck is a bit sore. Boynum biraz ağrıyor. More Sentences |
||||
General | ağrıyan | tender adj. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | yürümekten ayakları ağrıyan | footsore adj. |
General | başı ağrıyan | headachy adj. |
General | yürümekten ayağı ağrıyan | surfoot [obsolete] adj. |
Pathology | ||
Pathology | akciğer kanserine yakalananlarda kalça ve uyluk kaslarında zayıflık ve ağrıyan sırt ile kendini gösteren bir rahatsızlık | lambert-eaton syndrome n. |
Slang | ||
Slang | içkiden ötürü başı ağrıyan | hung over adj. |