Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
bir duruma getirmek
Meanings of
"bir duruma getirmek"
in English Turkish Dictionary : 1 result(s)
Category
Turkish
English
Phrasals
1
Phrasals
bir duruma getirmek
get in
v.
Meanings of
"bir duruma getirmek"
with other terms in English Turkish Dictionary : 57 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
getirmek (belli bir duruma)
reduce to
v.
2
General
getirmek (bir durumdan başka duruma)
convert from
v.
3
General
belirli bir duruma getirmek
bring into a certain state
v.
4
General
getirmek (bir durumdan başka duruma)
convert to
v.
5
General
getirmek (bir durumdan başka duruma)
convert into
v.
6
General
farklı bir duruma getirmek
bring into a different state
v.
7
General
daha iyi bir duruma getirmek
uplift
v.
8
General
eşyaları taşınmaya hazır bir duruma getirmek
pack
v.
9
General
son modaya uygun bir duruma getirmek
update
v.
10
General
birini bir şeyi yapamayacak duruma getirmek
render
v.
11
General
farklı bir duruma getirmek
brought into a different state
v.
12
General
getirmek (bir kimseyi belirli bir duruma)
condition
v.
13
General
(birini) etkileyerek bir duruma getirmek
turn [obsolete]
v.
14
General
(bir hayvanı) pazarlanacak duruma getirmek
make up
v.
15
General
konuşarak bir duruma getirmek
word [obsolete]
v.
16
General
kıpırdatarak belirli bir duruma getirmek
wriggle
v.
17
General
(kendini) belirli bir duruma getirmek
shake
v.
18
General
belirli bir duruma getirmek
sigh
v.
19
General
yudumlayarak belirli bir duruma getirmek
sip
v.
Phrasals
20
Phrasals
(birini/bir şeyi belli bir duruma) getirmek
get into (someone or something)
v.
21
Phrasals
(birini/bir şeyi) daha düşük/önemsiz bir konuma, sıralamaya, yere, sınıfa, duruma getirmek
relegate (someone or something) to (something)
v.
22
Phrasals
hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) getirmek
rocket into (something or some place)
v.
23
Phrasals
çok hızlı bir şekilde (bir duruma) getirmek
rocket into (something or some place)
v.
24
Phrasals
hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) getirmek
rocket to (something or some place)
v.
25
Phrasals
çok hızlı bir şekilde (bir duruma) getirmek
rocket to (something or some place)
v.
26
Phrasals
hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) getirmek
skyrocket into (something or some place)
v.
27
Phrasals
çok hızlı bir şekilde (bir duruma) getirmek
skyrocket into (something or some place)
v.
28
Phrasals
hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) getirmek
skyrocket to (something or some place)
v.
29
Phrasals
çok hızlı bir şekilde (bir duruma) getirmek
skyrocket to (something or some place)
v.
30
Phrasals
hızla tekrar (bir duruma) getirmek
sweep back into (something)
v.
31
Phrasals
hızla tekrar (bir duruma) getirmek
sweep back to (something)
v.
32
Phrasals
birini/bir şeyi ezerek bir duruma getirmek
trample someone or something to something
v.
33
Phrasals
iyi bir duruma getirmek
whip into (something)
v.
34
Phrasals
bir şeyi bir duruma getirmek için çalışmak
work to (something)
v.
35
Phrasals
(birini) zorla/zar zor (bir konuma/duruma) getirmek
wrestle (someone) into (something)
v.
36
Phrasals
(birini bir konuma/duruma) getirmek için uğraşmak/çabalamak
wrestle (someone) into (something)
v.
37
Phrasals
(birini/bir şeyi) zorla/zar zor (bir duruma/konuma) getirmek
yank (someone or something) into (something or some place)
v.
38
Phrasals
(birini/bir şeyi) çekiştire çekiştire (bir duruma/konuma) getirmek
yank (someone or something) into (something or some place)
v.
39
Phrasals
bir deniz aracını ve ekipmanlarını fırtınaya karşı korumaya almak/korunaklı duruma getirmek
snug down
v.
40
Phrasals
(birini bir şeyi/işi) yapamaz duruma getirmek
incapacitate (someone) for (something)
v.
41
Phrasals
(birini bir süreliğine bir şeyi/işi) yapamaz duruma getirmek
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time)
v.
42
Phrasals
çok hızlı bir şekilde (bir duruma) gelmek/getirmek
rocket to
v.
43
Phrasals
(birini/bir şeyi bir duruma) almak/sokmak/getirmek
take (someone or something) into (something or some place)
v.
44
Phrasals
(birini/bir şeyi bir duruma) getirmek
throw (someone or something) into (something)
v.
45
Phrasals
ezerek (bir duruma getirmek)
trample to
v.
46
Phrasals
daha iyi bir seviyeye, pozisyona, duruma getirmek
upgrade to (something)
v.
47
Phrasals
zorla/zar zor (bir konuma/duruma) getirmek
wrestle into
v.
48
Phrasals
çekiştire çekiştire (bir duruma/konuma) getirmek
yank into
v.
49
Phrasals
iyi bir duruma getirmek
sort out
v.
Idioms
50
Idioms
bir şeyi daha iyi duruma getirmek
knock something into shape
v.
51
Idioms
(birini/bir şeyi) içinden çıkılmaz bir duruma sokmak/hale getirmek
bring (someone or something) to a dead end
v.
52
Idioms
bir şeyi içinden çıkılmaz bir duruma sokmak/hale getirmek
bring something to a dead end
v.
53
Idioms
(birini/bir şeyi) daha iyi duruma getirmek
knock (someone or something) into shape
v.
54
Idioms
birini/bir şeyi daha iyi duruma getirmek
knock something/someone into shape
v.
55
Idioms
birini/bir şeyi daha iyi duruma getirmek
whip something/someone into shape
v.
Trade/Economic
56
Trade/Economic
bir sözleşmeyi işlemez duruma getirmek için konulan madde
joker
n.
Archaic
57
Archaic
tasavvur etme yetisini kullanarak belirli bir duruma getirmek
look
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir duruma getirmek
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy