bir ton - Turkish English Dictionary
History

bir ton



Meanings of "bir ton" in English Turkish Dictionary : 7 result(s)

Turkish English
Colloquial
bir ton a basinful of expr.
Slang
bir ton loads [uk] n.
bir ton a metric shit ton expr.
bir ton a metric shitload expr.
bir ton metric shitload expr.
bir ton a shit ton expr.
bir ton a shitload expr.

Meanings of "bir ton" with other terms in English Turkish Dictionary : 100 result(s)

Turkish English
General
açık bir ton (renkte) tint n.
çalarken ton değiştirme özelliğine sahip afrika'ya özgü bir vurmalı çalgı talking drum n.
yaban mersini kırmızısı veya orta ton nar kırmızısından daha sarımsı ve daha mat olan koyu bir kırmızı marroon n.
(renk tonunu) başka bir renk veya ton ekleyerek değiştirmek break v.
Phrasals
(bir şeye bir şeyle) açık bir ton vermek tinge (something) with (something) v.
Idioms
bir ton para a pile jack rice couldn't jump over n.
bir ton para a roll Jack rice couldn't jump over n.
(birine) bir ton laf söylemek be down on somebody like a ton of ˈbricks v.
(birine) bir ton fırça çekmek/atmak be down on somebody like a ton of ˈbricks v.
(birine) bir ton laf söylemek come down on somebody like a ton of ˈbricks v.
(birine) bir ton fırça çekmek/atmak come down on somebody like a ton of ˈbricks v.
birine bir ton laf söylemek be/come down on somebody like a ton of ˈbricks v.
birine bir ton fırça çekmek/atmak be/come down on somebody like a ton of ˈbricks v.
(birinden bir ton) fırça/papara yemek take (a lot of) stick (from someone) v.
bir ton (insan/şey) a ton of (people or things) expr.
Trade/Economic
mil başına bir ton ton mile n.
Technical
bir ton ağırlığındaki bir nesneyi 30 cm yüksekliğe kaldırırken yerçekimine karşı harcanan bir birim enerji ton-foot n.
bir ton ağırlığındaki bir nesneyi 30 cm yüksekliğe kaldırırken yerçekimine karşı harcanan bir birim enerji foot-ton n.
bir ton kömürün 8000 kilovat saat (kwh) enerji sağladığı fikrine dayanarak yapılan enerji üretimi/tüketimi ölçüsü tonne of coal equivalent n.
bir milyon ton megaton n.
bir sesin ton ölçü birimi decibel n.
21 ton kömüre tekabül eden bir ölçü birimi keel n.
bir milyon ton trinitrotoluene eşdeğer bir patlama enerjisi birimi megaton n.
Dyeing
orta ton sarımsı yeşil bir renk zinc green n.
orta ton sarımsı yeşil bir renk cobalt green n.
orta ton sarımsı yeşil bir renk rinnemann's green n.
orta ton sarımsı yeşil bir renk saxony green n.
orta ton sarımsı yeşil bir renk smalt green n.
orta ton sarımsı yeşil bir renk cinnabar green n.
orta ton sarımsı yeşil bir renk milori green n.
orta ton sarımsı yeşil bir renk silk green n.
orta ton sarımsı yeşil bir renk deep chrome green n.
orta ton mavi ile lacivert arasında bir renk lapis n.
su yeşilinden daha sarı ve koyu olan orta ton bir yeşil myrtle n.
su yeşilinden daha sarı ve koyu olan orta ton bir yeşil myrtle green n.
doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi manchu n.
doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi sherry brown n.
doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi sherry n.
doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi clove n.
doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi manganese brown n.
doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi manganese bister n.
doru renginden daha sarı ve açık olan orta ton bir kahverengi rangoon n.
hakiden daha açık, canlı ve kırmızı olan açık ton sarımsı bir kahverengi manila n.
hakiden daha açık, canlı ve kırmızı olan açık ton sarımsı bir kahverengi manilla n.
yaban mersini kırmızısı veya orta ton nar kırmızısından daha sarımsı ve daha mat olan koyu bir kırmızı marron n.
yaban mersini kırmızısı veya orta ton nar kırmızısından daha sarımsı ve daha mat olan koyu bir kırmızı marroon n.
macenta pembesinden daha mavimsi ve soluk bir ton maul n.
macenta pembesinden daha mavimsi ve daha soluk bir ton mallow red n.
kobalt camı renginden daha soluk olan bir orta ton mavi air blue n.
kobalt camı renginden daha soluk olan bir orta ton mavi armenian stone n.
kobalt camı renginden daha soluk olan bir orta ton mavi blue ashes n.
kobalt camı renginden daha soluk olan bir orta ton mavi cendre n.
kobalt camı renginden daha soluk olan bir orta ton mavi chessylite blue n.
kobalt camı renginden daha soluk olan bir orta ton mavi copper blue n.
kobalt camı renginden daha soluk olan bir orta ton mavi hungarian blue n.
kobalt camı renginden daha soluk olan bir orta ton mavi lambert's blue n.
kobalt camı renginden daha yeşil ve daha soluk olan bir orta ton mavi stone blue n.
soluk turuncu sarı veya sarımsı gri bir ton moonlight n.
sarımsı bir orta ton gri gull n.
sarı yaldız renginden daha soluk bir ton mummy n.
orta ton bir kırmızımsı turuncu flamingo n.
(rengi) başka bir ton ile karıştırarak nötr hale getirmek neutralize v.
(rengi) başka bir ton ile karıştırarak nötr hale getirmek neutralise v.
(daha güçlü bir ton ile) bastırmak overtone v.
Railway
demiryolu şirketinin belirli bir süre içinde taşıdığı yolcu ve ton ağırlığın mil cinsinden toplam birimi traffic mile n.
Marine
bir hacme kaç ton mal yükleneceğini belirten rakam stowage factor n.
Medical
(odyolojide) göreceli bir ton aralığı birimi mel n.
uskumru ve ton balığı gibi balıkların ürettiği bir zehir scombrotoxin n.
Physics
müzikal sesin kulakta bir dizi kurucu saf harmonik ton olarak algılandığını belirten bir yasa ohm’s law n.
müzikal sesin kulakta bir dizi kurucu saf harmonik ton olarak algılandığını belirten bir yasa ohm's law n.
Marine Biology
pasifik okyanusunda bulunan, ton balığı avında yem olarak kullanılan küçük bir hamsi anchoveta (cetengraulis mysticetus) n.
pasifik okyanusunda bulunan, ton balığı avında yem olarak kullanılan küçük bir hamsi anchovetta n.
pasifik okyanusunda bulunan, ton balığı avında yem olarak kullanılan küçük bir hamsi pacific anchoveta n.
atlantik ve pasifik okyanusunun ılıman sularında yetişen ton balığı benzeri orta boy bir balık atlantic bonito (sarda sarda) n.
atlantik ve pasifik okyanusunun ılıman sularında yetişen ton balığı benzeri orta boy bir balık skipjack n.
Zoology
soyu ingiliz soğuk kanlı at ırkına dayanan 180 cm uzunluğunda ve 1 ton ağırlığında bir at shire horse n.
Fishery
ton balığı avında kullanılan bir breton yelkenli teknesi thonnier n.
akdeniz'de ton balığı yakalamak için kullanılan büyük bir balık havuzu madrague n.
Linguistics
belirli bir dil veya ağızda kullanılan ton sistemi tonal system n.
belirli bir dil veya ağızda kullanılan ton sistemi tone system n.
Military
patlama enerjisi bir milyon ton trinitrotoluene eşdeğer bir nükleer silah megaton bomb n.
Art
göreceli bir mesafeyi netlik, ton ve renk kullanarak yansıtma atmospheric perspective n.
göreceli bir mesafeyi netlik, ton ve renk kullanarak yansıtma aerial perspective n.
resmin bir bölümünü ton veya renk olarak solgun boyamak keep down v.
Music
bir ton yaratmak için basılan tuş tasto n.
baritonun bir ton üstündeki yetişkin erkek sesi tenor voice n.
normal ses perdesi aralığında ton veren bir org düğmesi tierce n.
belirli bir ton veya ölçeğe bağlı kalmadan beste yapan kimse atonalist n.
genellikle tonik veya baskın olan tek bir ton organ point n.
temel bir tonla karışarak tınısını etkileyen üst ton veya harmonikler partial tones n.
diyatonik gamda belirli bir tonun dört basamak yukarısı veya aşağısındaki ton fourth n.
geleneksel ton özelliğine bağlı kalmadan belirli bir ton sırasına sahip olan (müzik) serial adj.
Painting
ton geçişlerinin uygulandığı bir resim tekniği luminism n.
Cinema
abd film endüstrisine özgü gösterişli kaba bir ton veya atmosfer hollywood n.
Photography
nesneyi açık bir arka plan üzerinde yalnızca iki ton kullanarak sergileyen fotoğraf silhouette n.
Abbreviation
günde bir ton tpd (tons per day) n.
Slang
(birine) bir ton laf söylemek come down on (one) like a ton of bricks v.
(birine) bir ton fırça çekmek/atmak come down on (one) like a ton of bricks v.
birine bir ton laf söylemek come down on someone like a ton of bricks v.
birine bir ton fırça çekmek/atmak come down on someone like a ton of bricks v.