bus. - Turkish English Dictionary
History

bus.



Meanings of "bus." in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

English Turkish
General
bus. pref. işletme anlamı veren ön ek

Meanings of "bus." with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
bus n. otobüs
General
school bus n. okul otobüsü
bus depot n. otobüs durağı
bus ticket n. otobüs bileti
bus stop n. durak
bus station n. otobüs durağı
bus stop n. otobüs durağı
bus n. anayol
bus station n. otobüs terminali
bus manufacturer n. otobüs üreticisi
bus company n. otobüs şirketi
bus conductor n. biletçi
bus traffic n. otobüs trafiği
bus terminal n. garaj
bus terminal n. otobüs terminali
bus tie n. bara bağlantısı (enerji)
camping bus n. kamp otobüsü
bus system n. veri yolu sistemi
bus route n. otobüs hattı
service bus n. otobüs (avustralya)
water bus n. su otobüsü
articulated bus n. körüklü otobüs
bus ticket n. abonman
trolley bus n. troleybüs
bus ride n. otobüs yolculuğu
bus trip n. otobüs yolculuğu
bus journey n. otobüs yolculuğu
bus n. taşıt
optical bus n. optik veriyolu
bus n. bara
bus n. ana yol
public bus n. halk otobüsü
municipality bus n. belediye otobüsü
bus lane n. tercihli araç yolu
bus lane n. otobüs yolu
bus shelter n. otobüs durağı
bus shelter n. üzeri kapalı otobüs durağı
motor bus n. otobüs
bus driver n. otobüs şoförü
two-layered bus n. çift katlı otobüs
double decker bus n. iki katlı otobüs
double decker bus n. çift katlı otobüs
two-layered bus n. iki katlı otobüs
bus driver n. otobüs sürücüsü
bus seat n. otobüs koltuğu
service bus n. servis otobüsü
shuttle bus n. ring servisi
shuttle bus n. ring seferi
bus ads n. otobüs üzerine yapıştırılan reklam amaçlı afiş
bus ads n. otobüs reklamı
school bus n. okul servisi
school bus service n. okul servisi
bus service n. otobüs seferi
election bus n. seçim otobüsü
bus station platform n. otobüs peronu
school bus driver n. okul servisi sürücüsü
bus drivers n. otobüs şoförleri
horse-drawn bus n. atla çekilen taşıt
bus management n. otobüs işletmeciliği
parking the bus n. (futbolda) sıkı savunma yapma
sea bus n. deniz otobüsü
water bus n. deniz otobüsü
bus trip n. otobüs gezisi
short bus ride n. kısa otobüs yolculuğu
next bus n. sonraki otobüs
open-top bus n. üstü açık otobüs
bendy bus n. körüklü otobüs
bus card n. otobüs kartı
bus girl n. kız veya kadın komi
bus width n. otobüs genişliği
water bus n. su ulaşım aracı
river bus n. nehir taşıtı
river bus n. nehir otobüsü
river bus n. su taşıtı
water bus n. su taşıtı
water bus n. nehir taşıtı
river bus n. su ulaşım aracı
side of bus n. otobüsün yanı
side of bus n. otobüsün yan tarafı
bus depot n. otobüs garajı
bus pass n. otobüse biniş kartı
bus door n. otobüs kapısı
bus window n. otobüs penceresi
bus trunk n. otobüs bagajı
short bus n. küçük okul otobüsü
school bus driver n. (okul) servis şoförü
school bus driver n. okul otobüsü şoförü
bus person n. komi
toy bus n. oyuncak otobüs
bus conductor n. muavin
bus conductor n. otobüs muavini
bus attendant n. muavin
bus attendant n. otobüs muavini
school bus attendant n. okul servisi görevlisi
school bus attendant n. servis görevlisi
school bus attendant n. servis ablası
school bus attendant n. servis abisi
bus n. otobüsü andıran bir at arabası
bus n. restoran servis arabası
bus n. yolcu taşıyan bir tür at arabası
serial bus traveler n. sürekli otobüsle seyahat eden
electric bus n. elektrikli otobüs
bus v. otobüsle gitmek
bus v. otobüsle taşımak
bus it v. otobüsle gitmek
give up one's seat (in the bus) v. yerini vermek
collide with a bus v. otobüsle çarpışmak
get onto the bus v. otobüse atlamak
miss the bus v. otobüsü kaçırmak
get on the bus v. otobüse atlamak
fail to catch the bus on time v. otobüsü kaçırmak
get onto the bus v. otobüse binmek
get off the bus v. otobüsten inmek
board the bus v. otobüse atlamak
board the bus v. otobüse binmek
get on the bus v. otobüse binmek
miss the bus v. fırsat tepmek
wait for a bus v. otobüs beklemek
take a bus v. otobüsle gitmek
stand on the bus v. otobüste ayakta kalmak
take a bus v. otobüse binmek
stand on the bus v. otobüste ayakta durmak
hop on a bus v. otobüse atlamak
wait at the bus stop v. (otobüs) durakta beklemek
wait at the bus stop v. otobüs durağında beklemek
take a bus to school v. okula otobüsle gitmek
keep the bus waiting v. otobüsü bekletmek
drive a car/bus v. direksiyon sallamak
take the bus v. otobüse binmek
take the bus v. otobüsle gitmek
save a seat on the bus v. birine otobüste yer ayırmak
see soldier off at the bus terminal v. otobüs terminalinde asker uğurlamak
take the next bus v. sonraki otobüse binmek
come by bus v. otobüsle gelmek
give up seat to elderly on bus v. otobüste yaşlılara yer vermek
catch a bus v. otobüsü yakalamak
get on the shuttle bus v. servise binmek
go to school by school bus v. okula servisle gitmek
go to school by school bus v. okula okul otobüsüyle servisle gitmek
wait for the school bus v. okul servisini beklemek
catch the school bus v. okul otobüsünü yakalamak
take the bus to work v. işe otobüsle gitmek
get on the school bus v. okul otobüsüne binmek
get off a bus v. otobüsten inmek
wait at the bus stop v. (otobüs) durakta beklemek
ask someone on the bus to give (up) their seat for v. otobüste yer istemek
bus [us] v. yemek artıklarını temizlemek
bus [us] v. garson yardımcılığı yapmak
by bus adv. otobüsle
on the bus adv. otobüste
bus [india] interj. yeter
bus [india] interj. dur
the bus has left without me expr. otobüs beni almadan gitti
the bus runs every twenty minutes expr. otobüs her yirmi dakikada bir geçer
bus (business) abrev. işletme
Colloquial
bus n. büyük ve hantal araba
bus n. külüstür araba
bus n. külüstür uçak
miss the bus v. otobüsü kaçırmak
like the back end of a bus expr. cazibesiz
like the back end of a bus expr. çok çirkin
like the back of a bus expr. cazibesiz
like the back of a bus expr. çok çirkin
wait at the bus stop expr. otobüs durağında bekle
wait at the bus stop expr. (otobüs) durakta bekle
Idioms
struggle bus n. (şaka yollu) ölüm kalım savaşı
struggle bus n. (şaka yollu) sinir harbi
struggle bus n. (şaka yollu) hayat/yaşam mücadelesi
struggle bus n. (şaka yollu) hayat/yaşam kavgası
ride the struggle bus v. (şaka yollu) ölüm kalım savaşı vermek
ride the struggle bus v. (şaka yollu) sinir harbi vermek
ride the struggle bus v. (şaka yollu) hayat/yaşam mücadelesi vermek
ride the struggle bus v. (şaka yollu) hayat/yaşam kavgası vermek
throw under the bus v. ortada bırakmak
throw under the bus v. sırtından bıçaklamak
throw under the bus v. satmak (mecaz)
throw (one) under the bus v. (birini) satmak
throw (one) under the bus v. (birini) ortada bırakmak
throw (one) under the bus v. (birini) sırtından bıçaklamak
throw (one) under the bus v. (birini) zan altında bırakmak
throw (one) under the bus v. suçu/sorumluluğu (birine) atmak
throw (one) under the bus v. suçu/sorumluluğu (birine) yüklemek
throw (one) under the bus v. suçu/sorumluluğu (birine) yıkmak
throw (one) under the bus v. (birini) günah keçisi ilan etmek
park the bus v. (futbolda) sıkı savunma yapmak
park the bus v. defansa otobüsü çekmek
on the struggle bus adv. (şaka yollu) ölüm kalım savaşı veren
on the struggle bus adv. (şaka yollu) sinir harbi veren
on the struggle bus adv. (şaka yollu) hayat/yaşam mücadelesi veren
on the struggle bus adv. (şaka yollu) hayat/yaşam kavgası veren
the wheels came off the bus expr. işler sarpa sardı
the wheels came off the bus expr. işler ters gitmeye başladı
the wheels came off the bus expr. işler tersine döndü
the wheels came off the bus expr. işler/durum kontrolden çıktı
the wheels came off the bus expr. işler/planlar bozuldu
the wheels fell off the bus expr. işler sarpa sardı
the wheels fell off the bus expr. işler ters gitmeye başladı
the wheels fell off the bus expr. işler tersine döndü
the wheels fell off the bus expr. işler/durum kontrolden çıktı
the wheels fell off the bus expr. işler/planlar bozuldu
Speaking
I missed the school bus expr. ben okul otobüsünü kaçırdım
I hate waiting bus at the stop expr. durakta otobüs beklemekten nefret ediyorum
can I get off the bus here? expr. durakta inecek var?
let passengers get off the bus before you get on expr. inenlere öncelik tanıyın
the man in the bus expr. otobüsün içindeki adam
the man in the bus expr. otobüsteki adam
we missed our bus expr. otobüsümüzü kaçırdık
you can take a bus expr. otobüsle gidebilirsin
how often does she go to school by bus? expr. okula ne sıklıkla otobüsle gider?
do they go to school by bus? expr. okula otobüs ile mi gidiyorlar?
do they go to school by bus? expr. okula otobüsle mi gidiyorlar?
can I get off the bus here? expr. müsait bir yerde inecek var
you can go by bus expr. otobüsle gidebilirsiniz
you can take a bus expr. otobüsle gidebilirsiniz
I missed the school bus expr. okul otobüsünü kaçırdım
you can go by bus expr. otobüsle gidebilirsin
I will go by bus expr. otobüs ile gideceğim
can I get off the bus here? expr. müsait bir yerde inebilir miyim?
I am sorry I missed the bus expr. özür dilerim otobüsü kaçırdım
I caught the last bus expr. son otobüsü yakaladım
Trade/Economic
bus company n. otobüs şirketi
bus company n. otobüs firması
company bus service n. şirket servisi
work bus n. i̇ş servisi
Politics
a bus-load of asylum seekers n. bir otobüs dolusu sığınmacı
energy bus programme n. enerji verimliliği test aracı programı
election bus n. seçim otobüsü
campaign bus n. seçim otobüsü
Tourism
rent a bus service n. kiralık otobüs servisi
bus tour n. otobüs turu
sightseeing bus n. tur otobüsü
tour bus n. tur otobüsü
Technical
bus system n. ana yol dizgesi
aluminium bus bar n. alüminyum toplayıcı çubuk
bus system n. ana yol sistemi
address bus n. adres ana yolu
address bus n. adres veri yolu
accumulator bus n. akümülatör yolu
control bus n. ana denetim yolu
bus cable n. ana yol kablosu
bus priority structure n. ana yol öncelik yapısı
bus driver n. ana yol sürücüsü
token bus n. andaçlı veriyolu
interface bus n. ara yüz veri hattı
bus voltage n. bara voltajı/gerilimi
memory bus n. bellek anayolu
bus bar n. bara
bus duct n. bara kanalı
battery bus n. batarya bağlatı noktası
bus n. basbar
bus duct n. bara tavası
data bus n. bilgi taşıtı
peripheral bus n. çevre veriyolu
bus wire n. çok hatlı örgütel bara
bus bar n. çok çubuklu bara
bus duct n. dağıtım kanalı
bus bar n. dağıtma tevzi çubuğu
domestic digital bus n. ev ve benzeri yerlerdeki sayısal kablo yolu
delayed accessory bus n. geciktirilmiş aksesuar büsü
shuttle bus n. gidiş geliş otobüsü
shuttle bus n. iki nokta arasında sefer yapan otobüs
exciter bus n. ikaz barası
optical bus n. optik veriyolu
school shuttle bus n. okul servis
bus lane n. otobüs şeridi
bus heating system n. otobüs ısıtma sistemi
trolley bus n. raysız tramvay
slack bus n. salınım barası
shuttle bus n. servis otobüsü
signal bus n. sinyal barası
bus mouse n. seri bağlantılı fare
bus cable n. taşıt kablosu
bus bar n. toplayıcı çubuk
ground bus n. topraklama barası
printed boards and backplanes in bus applications n. veri hattı uygulamalarında baskılı devre ve arka düzlemler
data bus n. veri ana yolu
esb (enterprise services bus) abrev. web hizmetlerini destekleyen bir mesaj simsarı
Computer
bus system n. ana yol sistemi
bus system n. ana yol dizgesi
address bus n. adres ana yolu
address bus n. adres anayolu
address bus n. adres taşıtı
address bus n. adres veri yolu
address bus n. adres veriyolu
address bus n. adres yolu
control bus n. ana denetim yolu
bus n. ana yol
bus cable n. ana yol kablosu
bus priority structure n. ana yol öncelik yapısı
bus driver n. ana yol sürücüsü
apple desktop bus n. apple masaüstü yolu
memory bus n. bellek anayolu
bus n. bara
accumulator-bus n. birikeç yolu
accumulator bus n. birikeç yolu
accumulator-bus n. birikeç taşıtı
data bus n. bilgi taşıtı
output bus n. çıkış veriyolu
peripheral bus n. çevre veriyolu
c bus n. c veri yolu
fun bus n. eğlence otobüsü
access bus port n. erişim veri yolu bağlantı noktası
universal serial bus n. evrensel seri veriyolu
extended io bus n. genişletilmiş gç veri yolu
generic bus n. genel veri yolu
service bus n. hizmet sürücüsü
bus fax n. iş faksı
isa bus n. isa veri yolu
optical bus n. ışıl veriyolu
bus fax n. iş faks no
mpi bus n. mpi veri yolu
mca bus n. mca yol
mpsa bus n. mpsa veri yolu
optical bus n. optik veriyolu
pnp bus n. pnp veri yolu
pcmcia bus n. pcmcia veri yolu
pci bus n. pci veriyolu
pci bus n. pci yol
pci bus n. pci veri yolu
pci bus driver n. pcı veri yolu sürücüsü
pnp isa bus n. pnp isa veri yolu
pc-98/local bus n. pc-98/yerel veri yolu
se bus access port n. se yolu erişim kapısı
bus mouse n. seri dizisel bağlantılı fare
se bus n. se yolu
scsi bus number n. scsi veri yolu numarası
system bus n. sistem yolu
standard bus adapter mouse n. standart bus bağdaştırıcılı fare
bus n. taşıt
bus mouse n. taşıta bağlanan fare
bus cable n. taşıt kablosu
bus coupler n. veri yolu bağlayıcısı
bus access control n. veriyolu erişim denetimi
bus selection n. veri yolu seçimi
bus reset n. veri yolu sıfırlaması
bus speed n. veri yolu hızı
bus type n. veriyolu türü
bus error type n. veriyolu hata türü
bus driver n. veriyolu sürücüsü
data bus n. veri yolu
bus number n. veri yolu no
bus number n. veri yolu numarası
bus n. veri yolu
bus relations n. veriyolu ilişkileri
bus n. veriyolu
bus time-out n. veri yolu zaman aşımı
data bus n. veri ana yolu
bus network n. veri yolu ağı
bus extension unit n. veri yolu genişletme birimi
data bus n. veriyolu
bus network n. veriyolu ağı
vme bus n. vme yolu
bus number n. yol numarası
local bus n. yerel veriyolu
bus node module n. veri yolu düğüm modülü
bus abrev.
bus yol
Informatics
address bus n. adres yolu
memory bus n. bellek veriyolu
primary bus n. birincil veriyolu
accumulator-bus n. birikeç yolu
dual bus n. çift veriyolu
controller area network bus n. denetleyici alanı ağ veriyolu
can-bus n. denetleyici alanı veri yolu ağı
external bus n. dış veriyolu
domestic digital bus n. evlerde kullanılan sayısal veri yolu
home bus n. ev otomasyon veriyolu
input-output bus n. giriş-çıkış veriyolu
internal bus n. iç veriyolu
secondary bus n. ikincil veriyolu
enterprise service bus n. kurum veri yolu
front side bus n. ön yüz sistem yolu
front side bus n. ön yüz yolu
front side bus n. ön yüz veri yolu
digital bus n. sayısal veriyolu
unidirectional bus n. tek yönlü veriyolu
data bus connector n. veri yolu bağlacı
non-bus-based architecture n. veriyoluna dayanmayan mimari
bus architecture n. veriyolu mimarisi
time-multiplexed bus n. zamanda çoğullanmış veri yolu
local bus n. yerel veriyolu
Telecom
bus slave n. ara hat bağımlı elemanı
address bus n. adres veri yolu
bus interface gate array n. ana veri yolu arayüz kapı dizisi
bus structure n. ara hat yapısı
memory bus n. bellek veriyolu
primary bus n. birincil veriyolu
d-bus n. d-veri yolu
dual bus n. çift veri yolu
external bus n. dış veriyolu
home bus n. ev otomasyon veriyolu
universal serial bus n. evrensel seri veri yolu
input-output bus n. giriş-çıkış veriyolu
broadband bus n. genişbant veriyolu
secondary bus n. ikincil veri yolu
internal bus n. iç veriyolu
token passing bus local area network n. paket anahtarlamalı devrelerde kullanılan özel işaretli yerel alan şebekesi
token bus n. paket anahtarlamalı devrelerde kullanılan özel işaretli veri yolu
token-bus network n. simgeli veri yolu ağı
digital bus n. sayısal veri yolu
summing bus n. toplayan veri hattı
unidirectional bus n. tek yönlü veriyolu
bus network n. veri yolu ağı
non-bus-based architecture n. veriyolu tabanlı olmayan mimari
bus topology n. veri yolu topolojisi
data bus connector n. veri yolu konnektörü
data bus n. veri yolu
bus architecture n. veri yolu mimarisi
bus n. veri yolu
local bus n. yerel veriyolu
Electric
bus n. elektrik iletken çubuk
bus n. elektrik akımının toplanması, taşınması ve dağıtılması için kullanılan iletken malzemeden yapılmış ağır çubuk
Construction
bus terminal n. otogar
bus terminal n. şehirlerarası otobüs terminali
Automotive
sightseeing bus n. turist otobüsü
bus n. aile otomobili
accumulator bus n. akü yolu
vehicle bus n. araç veriyolu
delayed accessory bus n. geciktirilmiş aksesuar taşıtı
delayed accessory bus n. geciktirilmiş aksesuar aracı
double decker bus n. iki katlı otobüs
can bus n. kontrol alanı ağı veriyolu
accordion bus n. körüklü otobüs
bus stop n. otobüs durağı
bus lane n. otobüs şeridi
bus station n. otobüs terminali
bus n. otobüs
bus n. otobüs
zero emission bus n. sıfır emisyonlu otobüs
bus n. şehir içi otobüs
intercity bus n. şehirlerarası otobüs
single-decker bus n. tek katlı otobüs
bus n. veriyolu
universal serial bus n. üniversal seri veriyolu
bus n. otobüs benzeri bir yolcu otomobili veya uçağı
Transportation
guided bus n. kılavuzlu otobüs
bus rapid transit n. metrobüs
the international occasional carriage of passengers by coach and bus (interbus) n. otobüsle ve otokarla uluslararası arızi yolcu taşımacılığı anlaşması
bus fare n. otobüs ücreti
bus fare n. tramvay ücreti
bus line n. tren hattı
bus line n. otobüs güzergahı
bus line n. otobüs firması
brt (bus rapid transit) abrev. metrobüs
Traffic
commuter bus n. banliyö otobüsü
low floor bus n. engelli otobüsü
buggy bus n. engelli otobüsü
kneeling bus n. engelli otobüsü
school bus n. okul taşıtı
bus only lane n. otobüs şeridi
bus lane n. otobüs şeridi
bus only lane n. otoyol ve caddelerde yalnızca otobüslerin kullanımı için özeleştirilmiş şerit
bus lane n. otoyol ve caddelerde yalnızca otobüslerin kullanımı için özeleştirilmiş şerit
Railway
vehicle bus n. araç barası
train bus n. tren otobüsü
Marine
water bus n. ırmak, göl, kanal vs üzerinden düzenli olarak yolcu taşıyan tekne
Medical
bus sickness n. otobüs tutması
Gastronomy
bus boy n. komi
Marine Biology
output bus n. çıkış veriyolu
Astronomy
bus n. uzay araçlarında çeşitli deney ve işlemler için kullanılan bir platform
bus n. ayrılabilir cihazlar taşıyan uzay aracı
Social Sciences
bus [us/canada] v. (genellikle abd ve kanada'da) ırksal entegrasyonu sağlanmış sınıflar oluşturmak için çocukları otobüsle bir okuldan farklı bir bölgedeki bir okula taşımak
Education
scheduled bus services n. tarifeli otobüs servisi
Military
joint bus military agreement n. müşterek askeri oto nakliyat anlaşması
bus n. mirv füze yükünün bir bölümü
Slang
bus driver n. bir grupta söz sahibi olan kimse
bus therapy n. mevcut bağlantılarından uzaklaştırmak amacıyla hükümlünün bir ceza evinden diğerine nakledilmesi
booze bus n. sarhoş sürücüleri yakalamak için kullanılan polis aracı
bus n. araba
bus n. ambulans
drive the big bus v. aşırı derecede kusmak
drive the big bus v. çok fazla alkolden dolayı tuvalete kusmak
drive the big bus v. midesinde ne var ne yok kusmak
drive the big bus v. çok içip tuvalete kusmak
drive the porcelain bus v. çok içip tuvalete kusmak
ride the porcelain bus v. çok içip tuvalete kusmak
miss the bus v. büyük şans kaçırmak
miss the bus v. çok kazançlı bir işi kaçırmak
miss the bus v. fırsat kaçırmak
miss the bus v. fırsat tepmek
ride the short bus (derogatory) v. engelli öğrencilere özel hazırlanmış bir eğitim programa katılmak
drive the porcelain bus v. kusmak
drive the big bus v. içip kusmak
drive the big bus v. aşırı derecede kusmak
drive the big bus v. midesinde ne var ne yok boşaltmak
drive the big bus v. tuvalete kusmak
drive the porcelain bus v. içip kusmak
drive the porcelain bus v. aşırı derecede kusmak
drive the porcelain bus v. midesinde ne var ne yok boşaltmak
drive the porcelain bus v. tuvalete kusmak
ride the porcelain bus v. içip kusmak
ride the porcelain bus v. aşırı derecede kusmak
ride the porcelain bus v. midesinde ne var ne yok boşaltmak
ride the porcelain bus v. tuvalete kusmak
like the back end of a bus expr. gudubet
British Slang
face like the back end of a bus n. aşırı çirkin tip
twearly (originally bus driver's slang) n. bir bölgede yaşayan yaşlı nüfusu nitelemek için söylenen bir söz
twirly (originally bus driver's slang) n. bir bölgede yaşayan yaşlı nüfusu nitelemek için söylenen bir söz
face like the back end of a bus n. gudubet tip
face like the back end of a bus n. bakılmayacak kadar çirkin yüz