English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | be discovered v. | açığa çıkarılmak |
General | be discovered v. | bulunmak |
General | be discovered v. | keşfedilmek |
General | be discovered v. | ortaya çıkarılmak |
General | newly discovered adj. | yeni keşfedilmiş |
General | yet-to-be-discovered adj. | henüz keşfedilmemiş |
Speaking | ||
Speaking | I have discovered something expr. | bir şeyler buldum/keşfettim |
Law | ||
Law | newly discovered evidence n. | karar sonrası bulunan kanıt |
Law | newly discovered evidence n. | karar sonrası bulunan delil |
Insurance | ||
Insurance | losses discovered clause n. | keşfedilen hasarlar klozu |
Geology | ||
Geology | newly discovered tectonic slice n. | yeni saptanan tektonik dilim |
Chess | ||
Chess | discovered check n. | vezir, kale veya filin saldırı hattındaki başka bir taşın çekilmesiyle yapılan şah mat |