geçiren - Turkish English Dictionary
History

geçiren



Meanings of "geçiren" in English Turkish Dictionary : 2 result(s)

Turkish English
General
geçiren transitive adj.
geçiren conducting adj.

Meanings of "geçiren" with other terms in English Turkish Dictionary : 302 result(s)

Turkish English
General
zimmetine para geçiren kimse embezzler n.
harekete geçiren şey motor drive n.
vadi gibi çukurluk bir alan üzerinden kara veya demiryolunu geçiren ayaklı köprü viaduct n.
bir ihtilal veya darbe ertesinde iktidarı ele geçiren siyasi veya askeri grup junta n.
eğlenceyle vakit geçiren kimse player n.
zimmete geçiren peculator n.
harekete geçiren enactor n.
zimmetine para geçiren defalcator n.
ele geçiren kimse captor n.
zimmetine para geçiren kimse peculator n.
zimmetine para geçiren embezzler n.
bir şeyi inişe geçiren kişi ya da şey lander n.
ele geçiren kimse seizer n.
gözden geçiren reviewer n.
toplumdan elini eteğini çekmiş zamanını bilgisayar başında geçiren kişi (jp) hikikomori n.
(balıkçılık/avcılık gibi) dışarıda vakit geçiren kimse outdoorsman n.
haftasonlarını kodeste geçiren hafif suçlu weekender n.
ele geçiren kimse seiser n.
mide fesadı geçiren kimse cropsick n.
ele geçiren capturer n.
yeniden ele geçiren kimse recapturer n.
harekete geçiren kimse reinvigorator n.
kaba çimde uzun süre vakit geçiren acemi, yeteneksiz golfçü cabbage pounder n.
gölgeli yerlerde vakit geçiren kimse umbratile [obsolete] n.
çamaşırı mengeneden geçiren şey mangler n.
bir kurdele tezgahında mekik raflarını harekete geçiren bir düzenek marionette n.
harekete geçiren kuvvet mental energy n.
harekete geçiren faktör mental energy n.
kaydırınca mekanizmayı harekete geçiren alet messenger n.
metamorfoz geçiren kimse metamorphoser n.
kırıp geçiren kimse decimator n.
harekete geçiren kimse rouser n.
harekete geçiren şey rouser n.
harekete geçiren kimse impeller n.
harekete geçiren şey impeller n.
harekete geçiren kimse impellor n.
harekete geçiren şey impellor n.
harekete geçiren kimse impulsor n.
harekete geçiren sebep instance [obsolete] n.
dini sanrılar nedeniyle konvülsiyon geçiren kimse convulsionary n.
harekete geçiren kuvvet docity [dialect] n.
geceyi dışarıda geçiren kimse outlier n.
öne geçiren husus pull n.
(kaleyi) tırmanarak ele geçiren kimse scaler n.
akrep sokması gibi aniden harekete geçiren şey scorpion n.
bir şeyi zimmetine geçiren kimse pocketer n.
bir kimseyi aniden ele geçiren duygu surprise n.
bir kimseyi aniden ele geçiren duygu surprize n.
harekete geçiren excitative adj.
ısı geçiren diathermic adj.
harekete geçiren moving adj.
ısı geçiren diathermanous adj.
hezeyan geçiren delirious adj.
harekete geçiren impellent adj.
harekete geçiren locomotive adj.
aktinik ışınları geçiren diactinic adj.
birisinin tüm zamanını ve ilgisini ele geçiren (kimse) engrossing adj.
evrim geçiren evolutionary adj.
evrim geçiren evolutive adj.
(su/sıvı) geçiren leachy adj.
harekete geçiren motific adj.
harekete geçiren motory adj.
duyguları harekete geçiren galvanizing adj.
duyguları harekete geçiren galvanising adj.
duyguları harekete geçiren galvanizing adj.
duyguları harekete geçiren galvanising adj.
harekete geçiren moving adj.
harekete geçiren locomotory adj.
mutasyon geçiren mutative adj.
alarma geçiren observant adj.
ağrıyı geçiren delenifical adj.
hayal gücünü harekete geçiren imaginative adj.
sözünü geçiren imperatorial adj.
ele geçiren infectious adj.
utançtan yerin dibine geçiren buttock-clenching adj.
rastgele geçiren scuffling adj.
otomatik olarak kayda geçiren self-registering adj.
kendinden geçiren swoony adj.
kendinden geçiren soporific adj.
yeni bir girişimi hayata geçiren startup adj.
alçak geçiren lp (low-pass) abrev.
Phrasals
(birini/bir şeyi) harekete geçiren/teşvik eden etken/güç olmak serve as the driving force (behind someone or something) v.
(birini/bir şeyi) harekete geçiren/teşvik eden etken/güç olmak serve as the driving force v.
gününün önemli bir bölümünü tv/bilgisayar veya oyun konsolu karşısında geçiren çocuklar için kullanılan bir ifade screenagers expr.
Colloquial
amaçsızca, aylak aylak, tembel tembel vakit geçiren kimse mooner n.
tüm zamanını bilgisayarda geçiren teknoloji delisi tech-nerd n.
bakımda veya serviste uçuştan fazla vakit geçiren hava aracı hangar queen n.
gergin bir zaman geçiren put to it adj.
cinsel duyguları harekete geçiren hot adj.
iyi vakit geçiren çoğu misafir gibi like most guests having a good time expr.
(birini) harekete geçiren şey what makes (one) tick expr.
harekete geçiren şey what makes tick expr.
Idioms
harekete geçiren şey a shot in the arm n.
harekete geçiren şey shot in the arm n.
televizyon karşında uzun saatlerini abur cubur yiyerek geçiren kişi a couch potato n.
bütün vaktini sosyalleşerek geçiren kadınlar ladies who lunch n.
sürekli birlikte sosyalleşerek vakit geçiren kadınlar ladies who lunch n.
günlerde/kahvaltılarda/öğlen yemeklerinde vakit geçiren zengin kadınlar ladies who lunch n.
çalışmayan ve tüm vaktini arkadaşlarıyla geçiren zengin kadınlar ladies who lunch n.
öğlen yemeklerinde buluşup vakit geçiren zengin kadınlar ladies who lunch n.
çalışmayan ve vaktini istediği gibi geçiren zengin adam/kadın man/woman/gentleman/lady of leisure n.
(birinin) duygularını harekete geçiren/uyandıran şey water to (one's) mill n.
(birini) harekete geçiren şey water to (one's) mill n.
harekete geçiren kimse spark plug [us] n.
fikirleriyle/pozitif kişiliğiyle herkesi harekete geçiren kimse spark plug [us] n.
özellikle 20. yüzyıl başlarında zamanının çoğunu popüler mekanlarda geçiren zengin ve ünlü kesim café society n.
televizyon karşında uzun saatlerini abur cubur yiyerek geçiren kişi sofa spud n.
Trade/Economic
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini internette geçiren ve firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberslacking n.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini internette geçiren ve firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberbludging n.
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini internette geçiren ve firmanın verimini baltalayan (çalışan) cyberloafing n.
harekete geçiren neden motivation n.
zimmetine para geçiren kişi embezzler n.
zimmetine geçiren kimse defaulter n.
Law
bir başkasının malını kanunsuz yollarla ele geçiren kadın disseizoress n.
bir başkasının malını kanunsuz yollarla ele geçiren şahıs disseizor n.
bir başkasının malını kanunsuz yollarla ele geçiren şahıs dispossessor n.
zimmetine para geçiren embezzler n.
zimmetine para geçiren peculator n.
Politics
1995 afganistan'ı, 1996'da da kabil'i ele geçiren kökten dinci milis kuvveti taleban n.
avrupa insan hakları mahkemesinde kararları tekrar gözden geçiren makam grand chamber n.
Industry
şişe, sigara gibi ürünlere halka veya şerit geçiren kimse ringer n.
tütünü elekten geçiren kimse sifter n.
(plastik) su buharı geçiren poromeric adj.
Media
bilgi toplamak için ünlü birinin bilgisayarını ele geçiren kimse hackerazzi n.
Technical
ipliği makineye geçiren işçi threader n.
alçak geçiren süzgeç low pass filter n.
bant geçiren filtre butterworth filter n.
bant geçiren filtre band pass filter n.
bant geçiren akort band pass tuning n.
bant geçiren filtre band-pass tuning n.
bütün frekansları geçiren filtre all-pass filter n.
harekete geçiren algılayıcı arabirimi actuator sensor interface n.
ısı geçiren cam heat-transmitting glass n.
tüm geçiren devre all-pass network n.
yüksek geçiren süzgeç high pass filter n.
başka bir parçayı harekete geçiren kam wipe n.
(başka bir mekanizmayı harekete geçiren) yardımcı mekanizma pilot n.
kalburdan geçiren kimse screener n.
kendi kendini harekete geçiren şey self-starter n.
(örgüyü daraltırken) ilmeği bir iğneden diğerine geçiren tel shifter n.
alçak geçiren low-pass adj.
buhar geçirimli/geçiren vapor permeable adj.
bant geçiren butterworth adj.
buhar geçirimli/geçiren vapour permeable adj.
harekete geçiren actuating adj.
ışınım geçiren radioparent adj.
ısı geçiren diathermanous adj.
ısı geçiren diathermenous adj.
ısı geçiren transcalent adj.
radyasyon geçiren radioparent adj.
ısı geçiren diathermous adj.
birbirine geçiren siamese adj.
Computer
ses tanıma sistemini harekete geçiren sözcük (ör: hey siri, alexa) wake-up word (wuw) n.
alçak geçiren süzgeç low pass filter n.
alçak geçiren süzgeç lowpass filter n.
bant-geçiren süzgeç band-pass filter n.
bant-geçiren yükselteç band-pass amplifier n.
bant geçiren süzgeç bandpass filter n.
herhangi gözden geçiren any reviewer n.
herhangi bir gözden geçiren any reviewer n.
yüksek geçiren süzgeç highpass filter n.
yüksek geçiren süzgeç high pass filter n.
Informatics
tüm geçiren süzgeç all-pass filter n.
tüm geçiren devre all-pass network n.
teknolojiyi hayata geçiren technology enabler n.
yüksek geçiren süzgeç high-pass filter n.
Telecom
alçak geçiren süzgeç low pass filter n.
bant geçiren süzgeç band pass filter n.
bant geçiren süzgeçdeki dalgalanma passband ripple n.
bant geçiren passband n.
bant geçiren süzgeç bandpass filter n.
bant geçiren band pass n.
tam geçiren süzgeç all-pass filter n.
tam geçiren ağ all-pass network n.
yüksek geçiren süzgeç high pass filter n.
abone hatlarındaki sorunun yerini saptayan, testten geçiren ve ortadan kaldıran çalışan dispatcher n.
Electric
bant-geçiren filtre band-pass filter n.
harekete geçiren nicelik energizing quantity n.
elektrik akımını geçiren closed adj.
Television
band geçiren süzgeç bandpass filter n.
bant-geçiren akort band-pass tuning n.
Textile
elbise ve ayakkabılara şerit geçiren işçi piper n.
korselere balen geçiren kimse flosser n.
Construction
ışığı geçiren plastik profil levha light-transmitting profiled plastic sheet n.
Lighting
görüntü geçiren ortam transparent medium n.
ışık geçiren ortam translucent medium n.
Marine
aniden rüzgara yönelerek alabora tehlikesi geçiren (gemi) by the lee adj.
Medical
yüksek tansiyon tedavisinde veya kalp krizi geçiren hastalarda kullanılan ace inhibitörü ramipril n.
damar duvarlarını harekete geçiren vasculomotor n.
kardiyopulmoner baypas ameliyatı geçiren hasta patient undergoing cardiopulmonary bypass surgery n.
kardiyak cerrahi geçiren hastalar patients undergoing cardiac surgery n.
senkop geçiren hasta patient with syncope n.
beyin kanaması geçiren kimse apoplectic n.
beyin kanaması geçiren kimse apoplectical n.
ilk hamileliğini geçiren kadın unigravida n.
kısmi felç geçiren kimse paretic n.
zafiyet geçiren tabid adj.
öksürük geçiren antitussive adj.
sinir krizi geçiren neurasthenic adj.
seratonini harekete geçiren serotonergic adj.
ter geçiren transpirable adj.
baygınlık geçiren lipothymic adj.
baygınlık geçiren leipothymic adj.
midye yeme sonucu gıda zehirlenmesi geçiren musselled adj.
mide fesadı geçiren cropsick [dialect] [uk] adj.
ultrasonik dalgayı geçiren sonolucent adj.
üst üste nöbet geçiren subintrant adj.
Anatomy
adaleyi harekete geçiren sinir excitor n.
Physiology
insanlarda ergenlik başlangıcını harekete geçiren bir protein molekülü kisspeptin n.
Pathology
hafif depresyon geçiren kimse dysthymiac n.
kasları harekete geçiren sinirlerin zedelenmesi veya bozulmasından kaynaklı oluşan zayıflık veya kas kaybı flaccid paralysis n.
beyin kanaması geçiren apoplexed adj.
Pharmaceutics
yüksek tansiyon tedavisinde veya kalp krizi geçiren hastalarda kullanılan ace inhibitörü altace® n.
Parasitology
yaşam döngüsünün tüm aşamalarını tek bir konakta geçiren autecious adj.
yaşam döngüsünün tüm aşamalarını tek bir konakta geçiren autoecious adj.
yaşam döngüsünün tüm aşamalarını tek bir konakta geçiren homoecious adj.
yaşam döngüsünün tüm aşamalarını tek bir konakta geçiren autoecism adj.
yaşam döngüsünün tüm aşamalarını tek bir konakta geçiren autoicous adj.
yaşam evrelerini farklı konaklarda geçiren (parazit) heteroecious adj.
Physics
ses dalgalarını geçiren transaudient n.
ısı geçiren nonadiabatic adj.
ısı geçiren diathermic adj.
ısı geçiren diathermanous adj.
ısı geçiren diabatic adj.
Chemistry
su buharını geçiren özellikteki madde poromeric n.
Biology
erkek üreme organında eşey hücreleri oluşurken spermatogonyumdan gelişerek iki mayoz bölünme geçiren hücre nematoblast n.
mayoz geçiren hücreler auxocyte n.
ters mutasyon geçiren yapı revertant n.
kriptobiyoz geçiren organizma cryptobiont n.
ters evrim geçiren revertant adj.
yumurta malzemesini engelleyici bir kitle sebebiyle tamamlanmamış bölünme geçiren (yumurta) meroblastic adj.
başkalaşım geçiren metabolical adj.
yaşam evrelerini farklı konaklarda geçiren (parazit) heteroicous adj.
belirli bir bölünme geçiren (embriyo) mosaic adj.
hayatının tamamını veya bir aşamasını yer altında geçiren geophilic adj.
hayatının tamamını veya bir aşamasını yer altında geçiren geophilous adj.
Biochemistry
transkripsiyon işlemi sırasında dna şablonundan rna oluşumunu harekete geçiren bir polimeraz transcriptase n.
transkripsiyon işlemi sırasında dna şablonundan rna oluşumunu harekete geçiren polimeraz rna polymerase n.
asit amitin hidrolizini harekete geçiren enzim amidase n.
kardiyopulmoner baypas ameliyatı geçiren hastalarda kanamayı azaltmakta kullanılan proteaz inhibitörü bir polipeptit aprotinin n.
bitkilerin savunma sistemini harekete geçiren bir protein türü harpin n.
Marine Biology
tüm yaşamlarını suda geçiren organizmalardan oluşan plankton holoplankton n.
ömrünü yüzey yakınlarında okyanusta geçiren bir ahtapot paper sailor n.
Zoology
bir kurbağaya benzeyen ancak karada daha çok vakit geçiren ve derisi nispeten daha kuru olan kuyruksuz amfibi true toad n.
yılda bir kez kızışma dönemi geçiren monoestrous n.
(hayvan) yaşamının yarı dönemini ağaçlarda geçiren semiarboreal adj.
Botanic
kışı tohum olarak geçiren bitki therophyte n.
Social Sciences
halkın dini duygularını harekete geçiren vaiz revivalist n.
Linguistics
durum değişimi geçiren bir isim tamlamasının anlamsal rolü ile ilgili objective adj.
Religious
halkın dini duygularını harekete geçiren vaiz evangelist n.
reenkarnasyon geçiren reincarnated adj.
Geology
kaya, tortu veya topraktan oluşan, suyu geçiren bir yeraltı tabakası aquafer n.
kaya, tortu veya topraktan oluşan, suyu geçiren bir yeraltı tabakası aquifer n.
aşırı derecede topografik değişim geçiren buzullara özgü üç boyutlu bir dalga çıkıntısı ogive n.
Sport
vücuttaki kasları aşamalı olarak harekete geçiren bir ağırlık makinesi health lift n.
top hakimiyetini rakip takıma geçiren hata giveaway n.
Photography
(ışık geçiren ortama ait) opaklık ölçüsü density n.
Printery
(taslak baskıyı) gözden geçiren kimse reviser n.
Archaic
ışık geçiren luciferous adj.
değişim geçiren önceki durumu belirtmek için kullanılan edat of prep.
Ornithology
batı alaska'da üreyen ve kışları polinezya'da geçiren bir çulluk bristle–thighed curlew (numenius tahitiensis) n.
kuzey amerika'nın kuzeybatısında üreyen ve kışları güney sahillerinde geçiren bir deniz ördeği american pintail (anas acuta) n.
alaska ve kanada'nın kuzeyinde yavrulayıp kışları abd'de geçiren bir kuzey amerika serçesi american tree sparrow (spizella arborea) n.
alaska ve kanada'nın kuzeyinde yavrulayıp kışları abd'de geçiren bir kuzey amerika serçesi tree sparrow n.
alaska ve kanada'nın kuzeyinde yavrulayıp kışları abd'de geçiren bir kuzey amerika serçesi winter sparrow n.
kışları güney amerika ve avustralya'da geçiren yaygın bir taşçeviren kuşu ruddy turnstone (arenaria interpres) n.
kuzey kutup bölgesinde üreyip kışı ılıman ve sıcak bölgelerde geçiren çeşitli kum kuşlarına verilen ad maybird n.
sırtı grimsi kahverengi, karnı ise beyaz olup kanatlarında ve kuyruğunda beyaz çizgiler bulunan, kuzeydoğu asya'da üreyip kışı avustralya'da geçiren bir kumkuşu maybird n.
Entomology
hafif metamorfoz geçiren veya hiç metamorfoz geçirmeyen yaşam döngüsü ametabolism n.
başkalaşım geçiren böcekleri içeren bir böcek grubu metabola n.
başkalaşım geçiren böcek metabolian n.
tam metamorfoz geçiren böcekler holometabola n.
tam metamorfoz geçiren böcekler metabola n.
eksik metamorfoz geçiren böcekte yavru nimfal evre prosopon n.
hafif metamorfoz geçiren ametabolic adj.
hafif metamorfoz geçiren ametabolous adj.
yavruların erişkinlere benzemeyeceği şekilde eksik metamorfoz geçiren (yavrusu suda yaşayan böcek) hemimetabolic adj.
yavruların erişkinlere benzemeyeceği şekilde eksik metamorfoz geçiren (yavrusu suda yaşayan böcek) hemimetamorphic adj.
yavruların erişkinlere benzemeyeceği şekilde eksik metamorfoz geçiren (yavrusu suda yaşayan böcek) hemimetamorphous adj.
pupa evresi olmaksızın metamorfoz geçiren heterometabolic adj.
pupa evresi olmaksızın metamorfoz geçiren heterometabolous adj.
tam metamorfoz geçiren (böcek) holometabolic adj.
tam metamorfoz geçiren (böcek) holophanerous adj.
(metamorfoz geçiren böcekler) gelişim sırasında belirgin değişikliğe uğrayan polyeidic adj.
Slang
internette çok zaman geçiren kimse netter n.
görünüşüne önem vermeyen ve zamanın çoğunu içerek geçiren kimse bogan n.
meksika abd sınırından kaçak göçmen geçiren haydut coyote n.
tüm vaktini internette geçiren kimse epeen n.
televizyon karşında uzun saatlerini abur cubur yiyerek geçiren kişi couch potato n.
zor zamanlar geçiren kimse spider monkey n.
zamanının çoğunu internette geçiren kişi geek n.
internette çok vakit geçiren kimse internut n.
kendinden geçiren ilaç/uyuşturucu mickey n.
duyguları harekete geçiren şey skull-popper n.
harekete geçiren kimse ass-kicker n.
harekete geçiren (rock) müzik ass-kicker n.
zamanının çoğunu internette geçiren kişi geke n.
yatakta uzun/aşırı vakit geçiren kimse sack rat n.
iyi vakit geçiren grooving adj.
keyifli vakit geçiren grooving adj.
British Slang
zamanının büyük bir kısmını plajda geçiren tip beach-bum n.
Modern Slang
zamanının çoğunu uçakları/havacılık konusunu incelemekle geçiren kimse airplane geek n.