History

give of

Meanings of "give of" in Turkish English Dictionary : 7 result(s)

	Category	English	Turkish
Phrasals
1	Phrasals	give of v.	adamak
2	Phrasals	give of v.	katmak
3	Phrasals	give of v.	vermek
4	Phrasals	give of v.	harcamak
5	Phrasals	give of v.	kendini adamak
6	Phrasals	give of v.	kendini vermek
7	Phrasals	give of v.	fedakarlık etmek

Meanings of "give of" with other terms in English Turkish Dictionary : 401 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	give somebody a loan of money v.	kredi açmak
2	General	give someone a piece of one's mind v.	birine verip veriştirmek
3	General	give an account of oneself v.	kendisi hakkında hesap vermek
4	General	give a sigh of relief v.	oh demek
5	General	give somebody a piece of good news v.	müjde vermek
6	General	give somebody a sniff of something v.	koklatmak
7	General	give a good account of oneself v.	kendini göstermek
8	General	give an account of v.	hesap vermek
9	General	give up hope of v.	umudunu kesmek
10	General	not to give someone the time of day v.	muhatap olmamak
11	General	give a vote of confidence v.	güvenoyu vermek
12	General	give a roundup of the news v.	önemli haberleri özet halinde vermek
13	General	give the right of way v.	yol vermek
14	General	give up hope of v.	ümidini kesmek
15	General	give a piece of one's mind v.	ağzına geleni söylemek
16	General	give someone custody of v.	birine birinin vesayetini vermek
17	General	give someone a round of applause v.	birini alkışlamak
18	General	give up thought of v.	aklından çıkarmak
19	General	give the impression of v.	izlenimini vermek
20	General	give somebody notice of v.	uyarmak
21	General	give somebody notice of v.	haber vermek
22	General	give a lot of joy and health v.	cana can katmak
23	General	give a demonstration of v.	demo yapmak
24	General	give someone a cheque for (an amount of money) v.	çek kesmek
25	General	give up the idea of (doing something) v.	vazcaymak
26	General	give share out of profit v.	kardan pay vermek
27	General	give someone a share out of profit v.	kardan pay vermek
28	General	give someone notice of v.	haber vermek
29	General	give the impression of v.	izlenimi vermek
30	General	give someone a piece of one's mind v.	ağzının payını vermek
31	General	give an outline of v.	hakkında genel bilgi vermek
32	General	give the feeling of v.	duygusunu vermek
33	General	give the feeling of v.	duygusu vermek
34	General	give a notice of v.	ihbaren bildirmek
35	General	give somebody a dose of their own medicine v.	biriyle anladığı dilden konuşmak
36	General	give somebody a dose of their own medicine v.	aynı şekilde karşılık vermek
37	General	give somebody a dose of their own medicine v.	kendi silahıyla vurmak
38	General	give somebody a dose of their own medicine v.	aynıyla mukabele etmek
39	General	give somebody a taste of their own medicine v.	biriyle anladığı dilden konuşmak
40	General	give somebody a taste of their own medicine v.	kendi silahıyla vurmak
41	General	give somebody a taste of their own medicine v.	aynıyla mukabele etmek
42	General	give somebody a taste of their own medicine v.	aynı şekilde karşılık vermek
43	General	give the impression of v.	izlenimi uyandırmak
44	General	give somebody the kiss of life v.	suni teneffüs yapmak
45	General	give somebody the kiss of life v.	yapay solunum yapmak
46	General	give somebody the kiss of life v.	hayat öpücüğü uygulamak
47	General	give somebody the kiss of life v.	hayat öpücüğü vermek
48	General	give an impression that it is an act of terror/terrorism v.	terör süsü vermek
49	General	give one's testimony under the threat of being jailed v.	ifadesini hapse atılma tehdidiyle vermek
50	General	give the first signs/signals of a new move v.	yeni bir hamlenin ilk sinyallerini vermek
51	General	give a power of attorney v.	vekalet vermek
52	General	give a power of attorney v.	vekaletname vermek
53	General	give a lot of importance to v.	çok önem vermek
54	General	give up the idea of (doing something) v.	bir şeyi yapma fikrinden vazgeçmek
55	General	give clean bill of health v.	sağlam raporu vermek
56	General	give point of view v.	bakış açısı kazandırmak
57	General	give a piece of one's mind to v.	açıkça konuşmak
58	General	give a piece of one's mind to v.	dobra dobra konuşmak
59	General	give a piece of one's mind to v.	bir çift söz etmek
Phrasals
60	Phrasals	give a gift of something to someone v.	(bir kimseye birşey(i)) hediye etmek
61	Phrasals	give of (oneself or something) v.	(kendini/bir şeyi) adamak
62	Phrasals	give of (oneself or something) v.	(kendinden/bir şeyden) katkı sağlamak
63	Phrasals	give of (oneself or something) v.	(kendini/bir şeyi) vermek
64	Phrasals	give of (oneself or something) v.	(kendinden/bir şeyden) fedakarlık yapmak/etmek
Idioms
65	Idioms	lot of give-and-take n.	fikir alışverişi
66	Idioms	lot of give-and-take n.	fikir teatisi
67	Idioms	lot of give-and-take n.	karşılıklı ödün/taviz
68	Idioms	lot of give-and-take n.	pazarlık
69	Idioms	give someone forty minutes of hell [us] v.	cehennemi yaşatmak
70	Idioms	give someone forty minutes of hell [us] v.	hayatlarını zindan etmek
71	Idioms	give someone forty minutes of hell [us] v.	burunlarından getirmek
72	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	ağzının payını vermek
73	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	haşlamak
74	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	fırçalamak
75	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	azarlamak
76	Idioms	give an account of v.	açıklamak durumunda kalmak
77	Idioms	give a piece of one's mind v.	ağzının payını vermek
78	Idioms	give a lot of importance to something v.	aşırı önem vermek
79	Idioms	give someone a taste of their own medicine v.	aynı şekilde karşılık vermek
80	Idioms	give someone a dose of their own medicine v.	aynı şekilde karşılık vermek
81	Idioms	give a piece of mind v.	azarlamak
82	Idioms	give somebody a piece of your mind v.	azarlamak
83	Idioms	give somebody the rough side of one's tongue v.	azarlamak
84	Idioms	give (someone) (a lot of) stick v.	birini eleştirmek
85	Idioms	give somebody a fair crack of the whip v.	birisine fırsat vermek
86	Idioms	give someone a dose of their own medicine v.	biriyle anladığı dilden konuşmak
87	Idioms	give someone the benefit of the doubt v.	birine inanmaya karar vermek
88	Idioms	give someone a piece of one's mind v.	birine ağzının payını vermek
89	Idioms	give someone a dose of one's own medicine v.	birisini kendi silahıyla vurmak
90	Idioms	give one the shock of one's life v.	birine hayatının şokunu yaşatmak
91	Idioms	give someone a taste of one's own medicine v.	birisini kendi silahıyla vurmak
92	Idioms	give somebody a fair crack of the whip (brit) v.	birine bir şans vermek
93	Idioms	give somebody a new lease of life v.	birinin hayatına yeni bir soluk getirmek
94	Idioms	give someone an inkling of something v.	birine bir şey hakkında bir ipucu vermek
95	Idioms	give someone a taste of their own medicine v.	biriyle anladığı dilden konuşmak
96	Idioms	give someone a fair crack of the whip v.	birine bir fırsat vermek
97	Idioms	give somebody a fair crack of the whip v.	birisine şans tanımak
98	Idioms	give evidence of something v.	bir şeyin belirtisini göstermek
99	Idioms	not to give somebody the time of day v.	birisine soğuk davranmak
100	Idioms	give somebody a false sense of security v.	birine sahte bir güven duygusu vermek
101	Idioms	give somebody a new lease of life v.	birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek
102	Idioms	give one a piece of one's mind v.	dobra dobra konuşmak
103	Idioms	give the benefit of the doubt v.	doğru olduğunu varsaymak
104	Idioms	give someone pound of flesh v.	diyet ödemek
105	Idioms	give a lot of importance to something v.	çok önem vermek
106	Idioms	give someone pound of flesh v.	diyetini ödemek
107	Idioms	give the benefit of the doubt v.	doğru kabul etmek
108	Idioms	give an account of v.	hesabını vermek
109	Idioms	give a lot of importance to something v.	fazlasıyla önemsemek
110	Idioms	give of one's best v.	elinden geleni yapmak
111	Idioms	give someone the benefit of the doubt v.	hüsnüzanla yaklaşmak
112	Idioms	give of oneself v.	fedakarlık yapmak
113	Idioms	give of one's best v.	elinden gelenin en iyisini yapmak
114	Idioms	give the rough edge of one's tongue v.	hatasından dolayı azarlamak
115	Idioms	give of oneself v.	fedakarlık etmek
116	Idioms	give rough edge of one's tongue v.	hatasından dolayı azarlamak
117	Idioms	give the benefit of the doubt v.	haklı kabul etmek
118	Idioms	give evidence of something v.	izini/işaretini göstermek
119	Idioms	give a good account of oneself v.	iyi bir sınav vermek
120	Idioms	give a piece of mind v.	kalayı basmak
121	Idioms	give the rough edge of one's tongue v.	kalayı basmak
122	Idioms	give a dinner in honor of v.	onuruna yemek vermek
123	Idioms	give someone the benefit of the doubt v.	kötü düşünmemek
124	Idioms	give someone the benefit of the doubt v.	olumlu düşünmek
125	Idioms	give somebody the rough side of one's tongue v.	kalayı basmak
126	Idioms	give a good account of oneself v.	kendi payına düşeni layığıyla yapmak
127	Idioms	give of oneself v.	kendini birşeye adamak
128	Idioms	give someone a taste of their own medicine v.	kendi silahıyla vurmak
129	Idioms	give somebody a piece of your mind v.	kalayı basmak
130	Idioms	give one a piece of one's mind v.	lafını esirgememek
131	Idioms	give someone a dose of their own medicine v.	kendi silahıyla vurmak
132	Idioms	give the rough edge of one's tongue v.	sivri dilli olmak
133	Idioms	give rough edge of one's tongue v.	şiddetle kınamak
134	Idioms	give the rough edge of one's tongue v.	sert bir dille eleştirmek
135	Idioms	give a dinner in honor of v.	şerefine yemek vermek
136	Idioms	give the rough edge of one's tongue v.	şiddetle kınamak
137	Idioms	give the benefit of the doubt v.	suçsuz kabul etmek
138	Idioms	give rough edge of one's tongue v.	sivri dilli olmak
139	Idioms	give rough edge of one's tongue v.	sert bir dille eleştirmek
140	Idioms	give someone the benefit of the doubt v.	sözüne inanmak
141	Idioms	give someone six of the best v.	sopayla vurarak cezalandırmak
142	Idioms	give someone six of the best v.	sopalamak
143	Idioms	give someone a taste of something v.	tadını aldırmak
144	Idioms	give someone a taste of something v.	tadına vardırmak
145	Idioms	give someone a taste of something v.	tadını almasını/tadına varmasını sağlamak
146	Idioms	not give anyone the time of day v.	(hoşlanmadığımız birine) aldırış etmemek
147	Idioms	not give anyone the time of day v.	(hoşlanmadığımız birine) ilgi göstermemek
148	Idioms	not to give somebody the time of day v.	yüz vermemek
149	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	(birini) haşlamak
150	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	(birinin) canına okumak
151	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	(birini) paylamak
152	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	(birine) döşenmek
153	Idioms	give (someone) (a bit of) curry v.	(birini) azarlamak
154	Idioms	give (someone) the fright of (someone's) life v.	(birine) hayatının korkusunu yaşatmak
155	Idioms	give (someone) the fright of (someone's) life v.	(birine) hayatının şokunu yaşatmak
156	Idioms	give (someone) the fright of (someone's) life v.	(birine) hayatının şaşkınlığını yaşatmak
157	Idioms	give (someone) the fright of (someone's) life v.	(birinin) aklını almak
158	Idioms	give somebody the run of something v.	evini birinin kullanımına açmak
159	Idioms	give somebody the run of something v.	evini birinin serbestçe/özgürce kullanmasına izin vermek
160	Idioms	give somebody the run of something v.	evini birinin istediği gibi kullanmasına izin vermek
161	Idioms	give (someone or something) the run of (some place) v.	(birini/bir şeyi bir alanda) özgür bırakmak
162	Idioms	give (someone or something) the run of (some place) v.	(birini/bir şeyi bir alanda) serbest bırakmak
163	Idioms	give (someone or something) the run of (some place) v.	(birinin/bir şeyin bir alanda) serbestçe hareket etmesine izin vermek
164	Idioms	give (someone or something) the run of (some place) v.	(birinin/bir şeyin bir alanda) istediği gibi hareket etmesine izin vermek
165	Idioms	give (one) (the right of) first refusal v.	(birine) ilk hakkı tanımak
166	Idioms	give (one) (the right of) first refusal v.	(birine) ilk şansı vermek
167	Idioms	give (one) (the right of) first refusal v.	(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek
168	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birine bir şeyin) duygusunu vermek
169	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birine bir şeyin) genel havası hakkında bilgi vermek
170	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birine bir şeyin) önemli noktaları hakkında bilgi vermek
171	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birinin bir durum) hakkında iyice bilgi sahibi olması için yardım etmek
172	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek
173	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birine bir şeyin) duygusunu vermek
174	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birine bir şeyin) genel havası hakkında bilgi vermek
175	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birine bir şeyin) önemli noktaları hakkında bilgi vermek
176	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birinin bir durum) hakkında iyice bilgi sahibi olması için yardım etmek
177	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek
178	Idioms	give (one) the benefit of (something) v.	(birine anlatmaması gereken bir şeyi) detaylıca anlatmak
179	Idioms	give (one) the benefit of (something) v.	(birine bilememesi gereken bir şeyin) bütün detaylarını vermek
180	Idioms	give (one) the benefit of (something) v.	(birine bir şeyi) açık etmek
181	Idioms	give (one) the benefit of (something) v.	(biriyle bir şeyin) tüm detaylarını paylaşmak
182	Idioms	give someone the benefit of v.	birinin yararlanması için her şeyi anlatmak
183	Idioms	give someone the benefit of v.	birine uzun uzun anlatmak
184	Idioms	give someone the benefit of v.	birine her şeyi sayıp dökmek
185	Idioms	give someone the benefit of v.	birine tüm hikayeyi anlatmak
186	Idioms	give someone the benefit of v.	biriyle tüm hikayeyi paylaşmak
187	Idioms	give (someone) the back of (one's) hand v.	(birine) elinin tersiyle vurmak
188	Idioms	give (someone) the back of (one's) hand v.	(birine) elinin tersiyle çarpmak
189	Idioms	give (someone) the back of (one's) hand v.	(birine) haddini bildirmek
190	Idioms	give (someone) the back of (one's) hand v.	(birini) terslemek
191	Idioms	give (someone) the back of (one's) hand v.	(birine) ağzının payını vermek
192	Idioms	give someone the fright of their life v.	ödünü koparmak
193	Idioms	give someone the fright of their life v.	ödünü patlatmak
194	Idioms	give (someone) the length of (one's) tongue v.	(birini) azarlamak
195	Idioms	give (someone) the length of (one's) tongue v.	(birine) ağzına geleni söylemek
196	Idioms	give (someone) the length of (one's) tongue v.	(birine) kalayı basmak
197	Idioms	give something under (the) threat of something v.	bir şeyi bir şey tehdidi altında vermek
198	Idioms	give something under (the) threat of something v.	bir şeyi bir şey baskısı altında vermek
199	Idioms	give something under (the) threat of something v.	bir şeyi bir şey korkusuyla vermek
200	Idioms	give (one) a fix of (something) v.	(birine bir şeyden) bir doz vermek
201	Idioms	give (one) a fix of (something) v.	(birine bir şeyden) ihtiyaç duyduğu miktarda vermek
202	Idioms	give (one) a fix of (something) v.	(birinin bir şey) ihtiyacını gidermek
203	Idioms	give a bad account of (oneself) v.	batırmak
204	Idioms	give a bad account of (oneself) v.	becerememek
205	Idioms	give a bad account of (oneself) v.	kötü geçmek
206	Idioms	give a bad account of yourself v.	batırmak
207	Idioms	give a bad account of yourself v.	becerememek
208	Idioms	give a bad account of yourself v.	kötü geçmek
209	Idioms	give a bad account of yourself v.	kötü sonuç almak
210	Idioms	give (someone) the back of one's hand v.	(birinin) haddini bildirmek
211	Idioms	give (someone) the back of one's hand v.	(birinin) ağzının payını vermek
212	Idioms	give (someone) the back of one's hand v.	(birini) terslemek
213	Idioms	give (someone) the back of one's hand v.	(birini) elinin tersiyle itmek
214	Idioms	give (someone) the back of one's hand v.	(birine) ağzının payını vermek
215	Idioms	give (someone) the back of one's hand v.	(birini) terslemek
216	Idioms	give (someone) the back of one's hand v.	(birine) haddini bildirmek
217	Idioms	give/have the benefit of the doubt v.	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) şüpheyi lehinde yorumlamak
218	Idioms	give/have the benefit of the doubt v.	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) haklı kabul etmek
219	Idioms	give/have the benefit of the doubt v.	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) hakkında olumlu düşünmek
220	Idioms	give/have the benefit of the doubt v.	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) suçsuz kabul etmek
221	Idioms	give/have the benefit of the doubt v.	(aksi bir kanıt olmadığı sürece) sözüne inanılmak
222	Idioms	give (one) (the right of) first refusal v.	(birine) ilk hakkı tanımak
223	Idioms	give (one) (the right of) first refusal v.	(birine) ilk şansı vermek
224	Idioms	give (one) (the right of) first refusal v.	(birine) bir şeyi ilk elde etme şansını vermek
225	Idioms	give somebody a rough time (of it) v.	birine zorluk çıkarmak
226	Idioms	give somebody a rough time (of it) v.	birinin burnundan getirmek
227	Idioms	give somebody a rough time (of it) v.	birine çektirmek
228	Idioms	give somebody a rough time (of it) v.	birine sıkıntı vermek
229	Idioms	give somebody a hard time (of it) v.	birine zorluk çıkarmak
230	Idioms	give somebody a hard time (of it) v.	birinin burnundan getirmek
231	Idioms	give somebody a hard time (of it) v.	birine çektirmek
232	Idioms	give somebody a hard time (of it) v.	birine sıkıntı vermek
233	Idioms	give somebody a bad time (of it) v.	birine zorluk çıkarmak
234	Idioms	give somebody a bad time (of it) v.	birinin burnundan getirmek
235	Idioms	give somebody a bad time (of it) v.	birine çektirmek
236	Idioms	give somebody a bad time (of it) v.	birine sıkıntı vermek
237	Idioms	give (one) a dose of (one's) own medicine v.	(birini) kendi silahıyla vurmak
238	Idioms	give (one) a dose of (one's) own medicine v.	(birine) yaptığını aynı şekilde ödetmek
239	Idioms	give (one) a dose of (one's) own medicine v.	(birine) aynı şekilde karşılık vermek
240	Idioms	give (one) a fair crack of the whip v.	(birine) bir fırsat vermek
241	Idioms	give (one) a fair crack of the whip v.	(birine) şans tanımak
242	Idioms	give (one) a fair crack of the whip v.	(birine) adilce bir şans vermek
243	Idioms	give (one) a rough idea of (something) v.	(birine bir şey) hakkında genel bir fikir vermek
244	Idioms	give (one) a rough idea of (something) v.	(birine bir şey) hakkında kabaca bir fikir vermek
245	Idioms	give (one) a rough idea of (something) v.	(birine bir şey) hakkında yaklaşık bir fikir vermek
246	Idioms	give (one) a taste of (one's) own medicine v.	(birini) kendi silahıyla vurmak
247	Idioms	give (one) a taste of (one's) own medicine v.	(birine) yaptığını aynı şekilde ödetmek
248	Idioms	give (one) a taste of (one's) own medicine v.	(birine) aynı şekilde karşılık vermek
249	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birine bir şeyi) öğretmek
250	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birine bir konuda) deneyim kazandırmak
251	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birinin bir şeyi) öğrenmesine yardım etmek
252	Idioms	give (one) a feel of (something) v.	(birinin bir şeye) alışmasına yardım etmek
253	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birine bir şeyi) öğretmek
254	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birine bir konuda) deneyim kazandırmak
255	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birinin bir şeyi) öğrenmesine yardım etmek
256	Idioms	give (one) the feel of (something) v.	(birinin bir şeye) alışmasına yardım etmek
257	Idioms	give (one) an account of (someone or something) v.	(birine biri/bir şey) konusunda hesap vermek
258	Idioms	give (one) an account of (someone or something) v.	(birine biri/bir şey) konusunda açıklama yapmak
259	Idioms	give (one) an account of (someone or something) v.	(birine biri/bir şey) konusunda bilgi vermek
260	Idioms	give (one) the kiss of life v.	(birine) suni teneffüs yapmak
261	Idioms	give (one) the kiss of life v.	(birine) yapay solunum yapmak
262	Idioms	give (one) the kiss of life v.	(birine) hayat öpücüğü uygulamak
263	Idioms	give (one) the kiss of life v.	(birine) hayat öpücüğü vermek
264	Idioms	give (someone or something) the benefit of the doubt v.	(birine/bir şeye) inanmaya karar vermek
265	Idioms	give (someone or something) the benefit of the doubt v.	(birine/bir şeye) hüsnü zanla yaklaşmak
266	Idioms	give (someone or something) the benefit of the doubt v.	(biri/bir şey hakkında) olumlu düşünmek
267	Idioms	give (someone or something) the benefit of the doubt v.	(biri/bir şey hakkında) kötü düşünmemek
268	Idioms	give (someone or something) the benefit of the doubt v.	(birinin/bir şeyin) sözüne inanmak
269	Idioms	give (someone or something) the benefit of the doubt v.	(birinden/bir şeyden) yana düşünmek
270	Idioms	give (someone or something) the benefit of the doubt v.	(biri/bir şey) hakkında nötr olmak
271	Idioms	give (someone) the rough side of (one's) tongue v.	(birini) azarlamak
272	Idioms	give (someone) the rough side of (one's) tongue v.	(birini) kalaylamak
273	Idioms	give (someone) the rough side of (one's) tongue v.	(birine) sert bir dille konuşmak
274	Idioms	give (someone) the rough side of (one's) tongue v.	(birini) sert bir dille/şiddetle eleştirmek
275	Idioms	give (someone) the sele of the day v.	(birine) selam vermek
276	Idioms	give (someone) the sele of the day v.	(biriyle) selamlaşmak
277	Idioms	not to give (someone) the time of day v.	(biriyle) muhatap olmamak
278	Idioms	not to give (someone) the time of day v.	(birine) yüz vermemek
279	Idioms	not to give (someone) the time of day v.	(birine) aldırış etmemek
280	Idioms	not to give (someone) the time of day v.	(biriyle) ilgilenmemek
281	Idioms	not to give (someone) the time of day v.	(birine) cevap bile vermemek
282	Idioms	won't give (someone) the time of day v.	(biriyle) muhatap olmamak
283	Idioms	won't give (someone) the time of day v.	(birine) yüz vermemek
284	Idioms	won't give (someone) the time of day v.	(birine) aldırış etmemek
285	Idioms	won't give (someone) the time of day v.	(biriyle) ilgilenmemek
286	Idioms	won't give (someone) the time of day v.	(birine) cevap bile vermemek
287	Idioms	give a good account of v.	kendini göstermek
288	Idioms	give a good account of v.	iyi bir sınav vermek
289	Idioms	give a good account of v.	payına düşeni layığıyla yapmak
290	Idioms	give a good account of v.	iyi iş çıkarmak
291	Idioms	give a good account of v.	iyi bir performans sergilemek/göstermek
292	Idioms	give a good account of yourself v.	kendini göstermek
293	Idioms	give a good account of yourself v.	iyi bir sınav vermek
294	Idioms	give a good account of yourself v.	payına düşeni layığıyla yapmak
295	Idioms	give a good account of yourself v.	iyi iş çıkarmak
296	Idioms	give a good account of yourself v.	iyi bir performans sergilemek/göstermek
297	Idioms	give a bad account of yourself v.	kendini gösterememek
298	Idioms	give a bad account of yourself v.	kötü bir sınav vermek
299	Idioms	give a bad account of yourself v.	payına düşeni layığıyla yapamamak
300	Idioms	give a bad account of yourself v.	kötü iş çıkarmak
301	Idioms	give a bad account of yourself v.	kötü bir performans sergilemek/göstermek
302	Idioms	give a new lease of life v.	birinin hayatına yeni bir soluk getirmek
303	Idioms	give a new lease of life v.	birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek
304	Idioms	give a new lease of life v.	birine yeniden doğmuş gibi hissettirmek
305	Idioms	give a new lease of life v.	yenileştirmek
306	Idioms	give a new lease of life v.	yeni gibi yapmak
307	Idioms	give a new lease of life v.	iyileştirmek
308	Idioms	give an account (of someone or something) (to someone) v.	(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek
309	Idioms	give an account (of someone or something) (to someone) v.	(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak
310	Idioms	give an account (of someone or something) (to someone) v.	(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek
311	Idioms	give someone an account of someone or something v.	(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek
312	Idioms	give someone an account of someone or something v.	(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak
313	Idioms	give someone an account of someone or something v.	(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek
314	Idioms	give an account of (someone or something) v.	(biri/bir şey) konusunda/hakkında hesap vermek
315	Idioms	give an account of (someone or something) v.	(biri/bir şey) konusunda/hakkında açıklama yapmak
316	Idioms	give an account of (someone or something) v.	(biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek
317	Idioms	give evidence of v.	-in belirtisini göstermek
318	Idioms	give evidence of v.	'-in izini/işaretini göstermek
319	Idioms	give evidence of v.	'-in kanıtı olmak
320	Idioms	give evidence of v.	'-in göstergesi olmak
321	Idioms	give evidence of (something) v.	(bir şeyin) kanıtı olmak
322	Idioms	give evidence of (something) v.	(bir şeyin) göstergesi olmak
323	Idioms	give somebody a taste of their own medicine v.	birini kendi silahıyla vurmak
324	Idioms	give somebody a taste of their own medicine v.	birine yaptığını aynı şekilde ödetmek
325	Idioms	give somebody a taste of their own medicine v.	birine aynı şekilde karşılık vermek
326	Idioms	give somebody a dose of their own medicine v.	birini kendi silahıyla vurmak
327	Idioms	give somebody a dose of their own medicine v.	birine yaptığını aynı şekilde ödetmek
328	Idioms	give somebody a dose of their own medicine v.	birine aynı şekilde karşılık vermek
329	Idioms	give somebody the benefit of the doubt v.	hüsnü zanla yaklaşmak
330	Idioms	give somebody the benefit of the doubt v.	birini masum/suçsuz kabul etmek
331	Idioms	give somebody the run of something v.	(evini, odasını) birinin kullanımına açmak
332	Idioms	give somebody the run of something v.	birine (evini, odasını) istediği gibi kullanması için izin vermek
333	Idioms	give someone a piece of your mind v.	birini azarlamak
334	Idioms	give someone a piece of your mind v.	birine kalayı basmak
335	Idioms	give someone a piece of your mind v.	birine gününü göstermek
336	Idioms	give someone a piece of your mind v.	birine ağzının payını vermek
337	Idioms	give someone a piece of your mind v.	birine ağzına geleni söylemek
338	Idioms	give someone the rough side of your tongue [uk] v.	birini azarlamak
339	Idioms	give someone the rough side of your tongue [uk] v.	birini kalaylamak
340	Idioms	give someone the rough side of your tongue [uk] v.	birine sert bir dille konuşmak
341	Idioms	give someone the rough side of your tongue [uk] v.	birini sert bir dille/şiddetle eleştirmek
342	Idioms	give someone the rough edge of your tongue [uk] v.	birini azarlamak
343	Idioms	give someone the rough edge of your tongue [uk] v.	birini kalaylamak
344	Idioms	give someone the rough edge of your tongue [uk] v.	birine sert bir dille konuşmak
345	Idioms	give someone the rough edge of your tongue [uk] v.	birini sert bir dille/şiddetle eleştirmek
346	Idioms	give someone the time of day v.	biriyle kısaca sohbet etmek
347	Idioms	give someone the time of day v.	biriyle iki laf etmek
348	Idioms	give someone the time of day v.	birine hal hatır sormak
349	Idioms	give someone the time of day v.	birine kibar/sıcak davranmak
350	Idioms	give under threat of v.	tehdit altında vermek
351	Idioms	give under threat of v.	baskı altında vermek
352	Idioms	give under threat of v.	baskıyla/tehditle vermek
353	Idioms	give under threat of v.	bir şey korkusuyla vermek
354	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birine) aldırış etmemek
355	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birini) görmezden gelmek
356	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birini) yok saymak
357	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birini) umursamamak
358	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birine) soğuk davranmak
359	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birini) hiç sallamamak
360	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birine) cevap bile vermemek
361	Idioms	not give (one) the time of day v.	(birine) yüz vermemek
362	Idioms	not give (one) the time of day v.	(biriyle) muhatap olmamak
363	Idioms	not give someone the time of day v.	biriyle muhatap olmamak
364	Idioms	not give someone the time of day v.	birine yüz vermemek
365	Idioms	not give someone the time of day v.	birine aldırış etmemek
366	Idioms	not give someone the time of day v.	biriyle ilgilenmemek
367	Idioms	not give someone the time of day v.	birine cevap bile vermemek
368	Idioms	not give someone the time of day v.	birini görmezden gelmek
369	Idioms	not give someone the time of day v.	birini yok saymak
370	Idioms	not give someone the time of day v.	birini umursamamak
371	Idioms	not give someone the time of day v.	birine soğuk davranmak
372	Idioms	would not give someone the time of day v.	biriyle muhatap olmamak
373	Idioms	would not give someone the time of day v.	birine yüz vermemek
374	Idioms	would not give someone the time of day v.	birine aldırış etmemek
375	Idioms	would not give someone the time of day v.	biriyle ilgilenmemek
376	Idioms	would not give someone the time of day v.	birine cevap bile vermemek
377	Idioms	wouldn't give someone the time of day v.	biriyle muhatap olmamak
378	Idioms	wouldn't give someone the time of day v.	birine yüz vermemek
379	Idioms	wouldn't give someone the time of day v.	birine aldırış etmemek
380	Idioms	wouldn't give someone the time of day v.	biriyle ilgilenmemek
381	Idioms	wouldn't give someone the time of day v.	birine cevap bile vermemek
382	Idioms	give someone plenty of rope expr.	bırak kendi kuyusunu kazsın
383	Idioms	give someone plenty of rope expr.	sen eline ipi ver o kendini asar
Speaking
384	Speaking	don't give me any of your lip! expr.	bana cevap verme!
385	Speaking	don't give me any of your lip! expr.	bana karşılık verme!
386	Speaking	give it a couple of hours expr.	birkaç saat sonra
387	Speaking	don't give me any of your lip! expr.	bana cevap verme!
388	Speaking	don't give me any of your lip! expr.	bana karşılık verme!
389	Speaking	I want everyone to give a big round of applause (for her/him) expr.	herkesten büyük bir alkış istiyorum
390	Speaking	give him a round of applause expr.	onun için alkış alayım
391	Speaking	I give you my word of honour expr.	şeref sözü veriyorum
Law
392	Law	effect of failure to give security n.	teminat vermemenin tesiri
393	Law	give notice of cancellation v.	feshetmek
394	Law	give (a detailed/full) description of someone v.	eşkal vermek
395	Law	give the features and appearance of a person or thing v.	eşkal vermek
396	Law	give notice of cancellation v.	iptal etmek
397	Law	give a description of v.	tarifini vermek
Politics
398	Politics	give account of v.	açıklama yapmak
399	Politics	give account of v.	bir şeyin hesabını vermek
400	Politics	give the right of initiative for legislation v.	kanun teklifi hakkı vermek
British Slang
401	British Slang	give the order of the boot v.	işten kovmak