Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hedeflenmiş | targeted adj. | ||
Providing a deterrent example for the future, that would be better targeted. Gelecek için caydırıcı bir örnek sunmak, daha iyi hedeflenmiş olacaktır. More Sentences |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | eğik yöne hedeflenmiş | obliquid adj. |
Politics | ||
Politics | hedeflenmiş politika | targeted policy n. |
Military | ||
Military | 10 adete kadar bağımsız, hedeflenmiş nükleer savaş başlığına sahip olan mobil bir kıtalararası balistik füze | mx n. |