içinde oluşan - Turkish English Dictionary
History

içinde oluşan



Meanings of "içinde oluşan" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
içinde oluşan innate [obsolete] adj.

Meanings of "içinde oluşan" with other terms in English Turkish Dictionary : 30 result(s)

Turkish English
General
içinde ağızlık görevi gören bir deliğin bulunduğu hindistan cevizine takılmış kaseden oluşan iptidai bir nargile hubble-bubble n.
kendi içinde karmaşık parçalardan oluşan decomplex adj.
Technical
vulkanize edilmemiş kauçuğun organik çözücü içinde dağılmasından oluşan yapıştırıcı rubber cement n.
Medical
bal benzeri bir maddeden oluşan veya böyle bir maddeyi içeren (kist içinde bulunan tümör) melicerous adj.
Pathology
arteriyel duvarın içinde oluşan yağ birikintisi arterial plaque n.
memenin kendi içinde oluşan kanser türü ductal carcinoma in situ n.
içinde kist oluşan fibroma cystofibroma n.
Math
kürenin yüzeyinde veya içinde oluşan spherical adj.
Physics
dönen bir sıvı içinde oluşan hayali tünel vortex tube n.
Chemistry
nitrogliserin içinde çözülmüş pamuk barutu ve kafurdan oluşan bir patlayıcı nitrogelatin n.
nitrogliserin içinde çözülmüş pamuk barutu ve kafurdan oluşan bir patlayıcı nitrogelatine n.
kömür katranı ve petrol içinde oluşan, sentetik olarak da üretilen yağlı bir hidrokarbon mesitylene n.
benzen veya ksilol içinde çözünmüş bir naftalin türevinden oluşan mikroskopik bir montaj ortamı hyrax n.
sıvı içinde asılı duran bir gazdan oluşan koloid foam n.
Biology
hücrede çekirdek zarının içinde protein liflerinden oluşan ince tabaka lamina n.
organizma içinde oluşan endogenous adj.
doku içinde oluşan endogenous adj.
Botanic
spor kesesi içinde oluşan spor ascospore n.
spor kesesi içinde oluşan sporla ilgili ascosporic adj.
spor kesesi içinde oluşan sporla ilgili ascosporous adj.
Environment
yerlilerin topladıkları deniz canlılarının artık kabuklarının yıllar içinde birikmesiyle oluşan höyük shell mound n.
(su kanalı) toprakta açılan bir oyuk ve içinde arasından su sızabilecek taşlardan oluşan blind adj.
Geography
kayanın içinde oluşan doğal kuyu namma hole n.
Geology
mikritik matriks içinde iskelet parçaçıklarından oluşan kireçtaşı biomicrite n.
toprak altında içinde oluşan endogenic adj.
içinde kristalleşmiş minerallerden oluşan tabakamsı yapı olmayan (kaya) unveined adj.
Military
koalisyon veya ittifak yapısı içinde olunan iki veya daha fazla ulusun personellerinden oluşan kadro multinational staff n.
Sport
(sörfte) bir dalganın içinde oluşan boşluk tube n.
Music
koruncak içinde bulunan borular takımından oluşan kilise çalgısı celeste n.
Theater
teleskopik bir boruya monte edilerek veya çıtaya asılarak kullanılan, önü açık metal bir kutu içinde 1000 wattlık bir ampulden oluşan bir ışık olivet n.