imposing - Turkish English Dictionary

imposing

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "imposing" in Turkish English Dictionary : 21 result(s)

English Turkish
General
imposing adj. etkileyici
I thought of her as an imposing woman, but she is not.
Etkileyici bir kadın olduğunu düşünmüştüm ama değilmiş.

More Sentences
imposing adj. azametli
He's a very imposing man.
O çok azametli bir adam.

More Sentences
imposing adj. heybetli
Our cathedral is an imposing structure.
Katedralimiz heybetli bir yapıdır.

More Sentences
imposing adj. sunturlu
imposing adj. muhteşem
imposing adj. görkemli
imposing adj. dayatmacı
imposing adj. gösterişli
Law
imposing n. tatbik
imposing n. tatbik etme
Archaic
imposing adj. ısrarcı
imposing adj. inatçı
imposing adj. direten
imposing adj. zorlayan
imposing adj. yorucu
imposing adj. ahlaksız
imposing adj. dolandırıcı
imposing adj. hilebaz
imposing adj. hain
imposing adj. aldatan
imposing adj. kandıran

Meanings of "imposing" with other terms in English Turkish Dictionary : 16 result(s)

English Turkish
General
imposing (woman) adj. babaçko
imposing-looking adj. heybetli görünüme sahip
imposing-looking adj. heybetli görünen
Phrases
without imposing any restrictions expr. herhangi bir kısıtlama yapılmaksızın
Trade/Economic
tariff imposing country n. tarife koyan ülke
tariff imposing country n. gümrük vergisi koyan ülke
imposing tax n. vergi koyma
Law
imposing punishment n. ceza verme
imposing fine n. para cezası verme
imposing fine n. para cezasına hükmetme
Printing
imposing table n. baskısı yapılacak nesnenin üzerine yerleştirildiği levha
imposing stone n. baskısı yapılacak nesnenin üzerine yerleştirildiği levha
imposing surface n. baskısı yapılacak nesnenin üzerine yerleştirildiği levha
imposing surface n. dizgi levhası
imposing table n. dizgi levhası
imposing stone n. dizgi levhası