iyi etmek - Turkish English Dictionary
History

iyi etmek



Meanings of "iyi etmek" in English Turkish Dictionary : 8 result(s)

Turkish English
General
iyi etmek salve v.
iyi etmek cure v.
iyi etmek do well v.
iyi etmek nick v.
iyi etmek pinch v.
iyi etmek steal v.
iyi etmek remedy v.
Medical
iyi etmek recure [obsolete] v.

Meanings of "iyi etmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 90 result(s)

Turkish English
General
iyi kötü idare etmek muddle along v.
iyi kötü idare etmek muddle on v.
daha iyi ateş etmek outgun v.
iyi idare etmek manage well v.
ülkesini uluslararası alanda en iyi şekilde temsil etmek to represent his/her country at the highest level in the international arena v.
ülkesini uluslararası alanda en iyi şekilde temsil etmek represent his/her country in the best possible way in the international arena v.
iyi ifade etmek express well v.
iyi babalık etmek make a good father v.
kendini iyi ifade etmek express oneself well v.
iyi maaşlı bir işi bırakıp daha az kazandıran ve stressiz bir işi tercih etmek downshift v.
çok iyi dans etmek dance very well v.
iyi bir maaş teklif etmek offer a good salary v.
iyi niyeti suistimal etmek abuse the goodwill v.
iyi idare etmek jockey v.
devam etmek (iyi hava) hold v.
iyi niyeti suiistimal etmek lull v.
daha iyi dans etmek outfoot v.
daha iyi idare etmek outhandle v.
daha iyi manipüle etmek outmanipulate v.
daha iyi idare etmek outmanipulate v.
daha iyi icra etmek outrace v.
daha iyi hizmet etmek outserve v.
daha iyi idare etmek outsteer v.
iyi tarafına işaret etmek smile v.
iyi niyeti suistimal etmek spunge v.
Phrasals
iyi kar etmek turn a nice dime v.
iyi kar etmek turn a nice penny v.
iyi kar etmek turn a nice dollar v.
(bir girişim iyi veya kötü yönde) seyir etmek come out on something v.
iyi idare etmek get something on someone v.
(birine/bir şeye) iyi gelmesi için bir şey tavsiye etmek suggest for (someone or something) v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek check in on (someone or something) v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek check on (someone or something) v.
(biri/bir şey) iyi mi diye bakmak/kontrol etmek check up on (someone or something) v.
(daha iyi bir şeye/seviyeye) doğru devam etmek/ilerlemek go on to (something) v.
(bir şeyde) en iyi performansı göstermek/kolayca başarı elde etmek run away with (something) v.
(bir şeyde) en iyi performansı göstermek/kolayca başarı elde etmek run off with (something) v.
Phrases
ayrıntılara dikkat etmek iyi sonuç almayı sağlar god is in the detail expr.
ayrıntılara dikkat etmek iyi sonuç almayı sağlar god is in the details expr.
(iyi geçim/kavga etmek) iki baştan olur it takes two (to do something) expr.
Proverb
ikna etmek zorlamaktan daha iyi sonuç verir persuasion is better than force
Colloquial
(daha iyi şartlar sunarak) başka yerde çalışmaya ikna etmek headhunt v.
(bir işten) iyi kâr etmek do well out of (someone or something) v.
iyi niyetini istismar etmek milk it v.
iyi bir amaca hizmet etmek be for/in a good cause v.
iyi yol almak/kat etmek do nicely v.
iyi devam etmek do nicely v.
birinden/bir işten iyi kar etmek do well out of somebody/something v.
Idioms
en iyi sonucu elde etmek için uygulanan bekleme taktiği waiting game n.
(ikna etmek amacıyla) ağzı iyi laf yapan kimse silver-tongued n.
daha iyi etmek do somebody a world of good v.
davranışlarını çok iyi tahlil etmek read like a book v.
iyi ifade etmek get something across (to someone) v.
iyi ifade etmek put something across (to someone) v.
iyi ve kötüyü bir arada kabul etmek take the bad with the good v.
işlerin iyi gitmesi için dua etmek have one's fingers crossed v.
ilkeler uğruna, iyi niyetle, doğru bir amaç için mücadele etmek fight the good fight v.
iyi bir şeyi kendine mal etmek take credit for something v.
iki şeyi birbirinden çok iyi ayırt etmek know a hawk from a handsaw v.
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek earn (one's) corn [uk] v.
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek earn your corn [uk] v.
olumsuz hava koşullarıyla iyi baş etmek make good weather of it [obsolete] v.
(bir gemi için) fırtınayla iyi baş etmek make good weather of it v.
bir şeyi iyi idrak etmek have/get a (solid) grasp of something v.
bir şeyi iyi idrak etmek have/get a (sound) grasp of something v.
bir şeyi iyi idrak etmek have/get a (good) grasp of something v.
iyi bir amaca hizmet etmek be for a good cause v.
iyi bir amaca hizmet etmek be (all) in a good cause v.
iyi bir amaca hizmet etmek be (all) for a good cause v.
iyi bir amaca hizmet etmek be in a good cause v.
(birini/bir şeyi) iyi kontrol etmek/denetlemek be on the watch (for someone or something) v.
(birinden) daha iyi bir muameleyi/davranışı hak etmek deserve better from v.
(birinden/bir şeyden) daha iyi bir muameleyi/davranışı hak etmek deserve better from (someone or something) v.
(bir şeyi iyi) idrak etmek get a good grasp of (something) v.
(bir şeyi iyi) idrak etmek get a solid grasp of (something) v.
(bir şeyi iyi) idrak etmek get a sound grasp of (something) v.
(bir şeyi iyi) idrak etmek get a good grasp on (something) v.
(bir şeyi iyi) idrak etmek get a solid grasp on (something) v.
(bir şeyi iyi) idrak etmek get a sound grasp on (something) v.
işlerin iyi gitmesi için dua etmek have/keep your fingers crossed v.
işlerin iyi gitmesi için dua etmek cross your fingers v.
(bir şeye) iyi bir örnek olmaya devam etmek hold up as (something) v.
kendine iyi bakmak (kendine dikkat etmek) take care of numero uno expr.
kendine iyi bakmak (kendine dikkat etmek) take care of number one expr.
Speaking
seyahat etmek,öğrenmenin en iyi yollarından biridir travelling is one of the best ways of learning expr.
Trade/Economic
iyi niyetle itiraz etmek contest in good faith v.
Medical
daha iyi görüntü elde etmek için damarlara veya fallop tüplerine verilen, küçük gaz kabarcıklarından oluşan ve ultrason ile kullanılan bir kontrast madde microbubbles n.
Psychology
iyi özelliklerini parlatarak eksikliklerini veya aşağılık hissini telafi etmek compensate v.
Slang
(bilgisayar oyunu) iyi bir sonuç alarak devam etmek için oyun dosyasını saklayan oyuncu scummer n.
(bilgisayar oyunu) iyi bir sonuç alarak devam etmek için oyun dosyasını saklama scumming n.