kültürel - Turkish English Dictionary

kültürel

Meanings of "kültürel" in English Turkish Dictionary : 3 result(s)

Turkish English
Common Usage
kültürel cultural adj.
Cultural cooperation in Europe is a fundamental aspect of closer European integration.
Avrupa'da kültürel işbirliği, daha yakın bir Avrupa entegrasyonunun temel bir unsurudur.

More Sentences
General
kültürel nonmaterial adj.
kültürel humanistic adj.

Meanings of "kültürel" with other terms in English Turkish Dictionary : 339 result(s)

Turkish English
General
kültürel değer cultural value n.
Respect for other cultural values is of course very much worth striving for.
Diğer kültürel değerlere saygı duymak elbette ki uğrunda çaba göstermeye değer bir husustur.

More Sentences
kültürel ihtiyaçlar cultural needs n.
The aim of political action is to satisfy the economic, social, environmental and cultural needs of our citizens.
Siyasi eylemin amacı vatandaşlarımızın ekonomik, sosyal, çevresel ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaktır.

More Sentences
kültürel faaliyetler cultural activities n.
This means that we have to recognise the importance of funding for cultural activities.
Bu da kültürel faaliyetler için fon sağlamanın önemini kabul etmemiz gerektiği anlamına gelmektedir.

More Sentences
kültürel miras cultural inheritance n.
This is the cultural inheritance of independence.
Bu, bağımsızlığın kültürel mirasıdır.

More Sentences
kültürel kimlik cultural identity n.
All this constitutes their cultural diet, thereby shaping their profile and their cultural identity.
Tüm bunlar kültürel diyetlerini oluşturmakta ve böylece profillerini ve kültürel kimliklerini şekillendirmektedir.

More Sentences
kültürel zenginlik cultural richness n.
The peoples of Europe are united there in all their cultural richness and live peacefully together.
Avrupa halkları tüm kültürel zenginlikleriyle orada birleşmiş ve barış içinde bir arada yaşamaktadır.

More Sentences
kültürel çeşitlilik cultural diversity n.
It goes to the heart of the cultural diversity that we prize in Europe.
Avrupa'da değer verdiğimiz kültürel çeşitliliğin kalbine iniyor.

More Sentences
kültürel miras cultural heritage n.
I would therefore like, in the interests of cultural heritage, some clarification on this point.
Bu nedenle, kültürel mirasın çıkarları doğrultusunda, bu konuya biraz açıklık getirilmesini rica ediyorum.

More Sentences
kültürel çatışma cultural conflict n.
The worsening of poverty and advent of cultural conflicts leads to various kinds of fanaticism.
Yoksulluğun kötüleşmesi ve kültürel çatışmaların ortaya çıkması çeşitli fanatizm türlerine yol açmaktadır.

More Sentences
kültürel birikim cultural background n.
No cultural background is necessary to understand art.
Sanatı anlamak için hiçbir kültürel birikim gerekmez.

More Sentences
kültürel yapı cultural structure n.
Poverty, destruction of social and cultural structures, of standards and values can be the outcome.
Yoksulluk, sosyal ve kültürel yapıların, standartların ve değerlerin tahrip edilmesi sonuç olabilir.

More Sentences
kültürel etkinlikler cultural events n.
Our company supports several cultural events.
Firmamız farklı kültürel etkinlikleri destekler.

More Sentences
sosyo-kültürel socio-cultural adj.
Europe's cities and towns are important economic, political and socio-cultural centres.
Avrupa'nın şehir ve kasabaları önemli ekonomik, siyasi ve sosyo-kültürel merkezlerdir.

More Sentences
kültürel olarak culturally adv.
They want to make a contribution to Europe, and we would all be the better for it, both economically and culturally.
Avrupa'ya katkıda bulunmak istiyorlar ve bunun için hepimiz hem ekonomik hem de kültürel olarak daha iyi olacağız.

More Sentences
kültürel açıdan culturally adv.
The museum exhibits culturally significant artefacts.
Müzede kültürel açıdan önemli eserler sergilenmektedir.

More Sentences
Law
kültürel miras cultural heritage n.
Cultural heritage belongs to the world of non-renewable resources.
Kültürel miras, yenilenemeyen kaynaklar dünyasına aittir.

More Sentences
Politics
kültürel çeşitlilik cultural diversity n.
Of course, the report expresses a number of concerns about cultural diversity.
Elbette rapor kültürel çeşitlilikle ilgili bir dizi endişeyi de dile getirmektedir.

More Sentences
kültürel farklılıklar cultural differences n.
We cannot deny that language, distance and cultural differences are the most significant barriers for consumers.
Dil, mesafe ve kültürel farklılıkların tüketiciler için en önemli engeller olduğunu inkar edemeyiz.

More Sentences
Tourism
kültürel miras cultural heritage n.
The destruction of their cultural heritage is an open wound which bleeds constantly for the Palestinians.
Kültürel miraslarının yok edilmesi Filistinliler için sürekli kanayan açık bir yaradır.

More Sentences
Psychology
kültürel görelilik cultural relativism n.
Cultural relativism can be a helpful tool.
Kültürel görelilik yararlı bir araç olabilir.

More Sentences
Linguistics
kültürel görecelik cultural relativism n.
Cultural relativism is not a toxic idea.
Kültürel görecelilik zehirli bir fikir değildir.

More Sentences
General
kültürel tanıtım cultural representation n.
kültürel antropoloji ethnology n.
kültürel kaynaşma cultural amalgamation n.
kültürel etkileşim acculturation n.
kültürel ekoloji cultural ecology n.
kültürel boşluk cultural lag n.
kültürel mutlakiyet cultural absolutism n.
kültürel ilişkiler cultural relations n.
kültürel hareket cultural movement n.
kültürel atraksiyon cultural attraction n.
kültürel kaynaşma social adaptation on cultural facts n.
kültürel sunum cultural representation n.
kültürel düzey cultural level n.
kültürel politika cultural policy n.
kültürel rölativizm cultural relativism n.
kültürel mülkiyet cultural property n.
kültürel gecikme cultural lag n.
kültürel varlıkların korunması protection of cultural property n.
kültürel yabancılaşma cultural alienation n.
kültürel varlıklar cultural property n.
kültürel benzeşme cultural leveling n.
kültürel kesişme cultural crossing n.
kültürel yoksunluk cultural deprivation n.
kültürel çağdaşlaşma cultural modernization n.
kültürel antropoloji cultural anthropology n.
kültürel merkez seat of culture n.
kültürel çevre cultural environment n.
kültürel faaliyet cultural activity n.
kültürel boyut cultural dimension n.
kültürel mirası geliştirme developing the cultural heritage n.
kültürel değerler cultural values n.
kültürel çatışma cultural clash n.
kültürel birikim cultural richness n.
kültürel birikim cultural accumulation n.
kültürel profil cultural pattern-profile n.
psikolojik-kültürel antropoloji psychology-culture anthropology n.
sosyo-kültürel grup socio-cultural group n.
kültürel beslenme cultural nourishment n.
maddi ve kültürel ihtiyaçlar material and cultural wants n.
kültürel doku cultural make up n.
kültürel doku cultural texture n.
kültürel doku cultural fabric n.
kültürel birliktelik cultural unity n.
kültürel birlik cultural unity n.
kültürel zenginlik cultural wealth n.
sosyal ve kültürel faaliyet social and cultural activity n.
kültürel cehalet cultural ignorance n.
kültürel cahillik cultural ignorance n.
kültürel mozaik cultural mosaic n.
kültürel alanlar cultural sites n.
kültürel değişim cultural shift n.
kültürel bağ cultural bond/tie n.
kültürel temsil cultural representation n.
ziyaret edilecek kültürel yerler cultural places to visit n.
kültürel yenilenme cultural renewal n.
kültürel girişim cultural endeavor n.
kültürel irtibat noktası cultural contact point n.
kültürel kazanımlar cultural achievements n.
kültürel özellik cultural feature n.
küresel kültürel varlık yönetimi global cultural asset management n.
kültürel öge cultural element n.
kültürel değerlerin kaybı loss of cultural values n.
kültürel altyapı cultural infrastructure n.
sanatsal ve kültürel etkinlik événement artistique et culturel (fr) n.
kültürel yakınlık cultural affinity n.
somut olmayan kültürel varlık intangible cultural heritage n.
kültürel zorluk cultural challenge n.
kültürel araştırmalar cultural studies n.
kültürel araştırmalar cultural researches n.
kültürel çalışmalar cultural studies n.
kültürel özellik cultural characteristic n.
kültürel alan cultural sphere n.
kültürel göstergeler cultural indicators n.
kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli meme n.
fikir, inanç yahut inanç sistemi, kültür aracılığıyla yayılan yahut anne babadan geçen kültürel miras, gözlemleme ya da iletişim araçları vasıtasıyla edinilen davranış şekli meme n.
şehrin kültürel hayatında sık sık boy gösteren kimse scenester n.
kültürel gerilim cultural tension n.
gençlerin eylemleri ya da etkilerinden doğan, kayda değer kültürel, politik ya da sosyal değişim youthquake n.
genç insanların etkisinden veya eyleminden kaynaklanan önemli kültürel, siyasi veya sosyal değişim youthquake n.
kökleşmiş kültürel kural deep-rooted cultural code n.
kültürel yeterlilik cultural competence n.
kültürel dönem thoughtway n.
kültürel miras tradition n.
pergamon çok katmanlı kültürel peyzaj alanı pergamon multi-layered cultural landscape area n.
kanada'da sosyal ve kültürel olarak birbirinden izole olan ingiliz ve fransız halk için kullanılan bir terim two solitudes [canadian] n.
kültürel gelişim komitesi cultural development committee n.
etik değerlere veya ahlaka uygun kültürel öğelerin veya eğlence öğelerinin listesi white list n.
etik değerlere veya ahlaka uygun kültürel öğelerin veya eğlence öğelerinin listesi whitelist n.
fikir, kültürel standart veya benzeri maddi olmayan şeyleri ileten kimse middleman n.
kültürel bağlantı cultural connection n.
bir hintçe lehçesi konuşup orta ve üst ganj-yamuna vadisi'nde yaşayan kültürel bir grubun üyesi hindi n.
ekonomik veya kültürel merkez olan bir şehrin uydularını içeren alan hinterland n.
kültürel ekosistem hizmetleri cultural ecosystem services n.
entelektüel, kültürel veya ruhsal olarak aydınlatıcı kimse illuminator n.
kültürel veya ruhsal aydınlanma illustration [obsolete] n.
kültürel kahraman old man n.
kültürel figür old man n.
kültürel önder old man n.
kültürel sınırlamaların önemsenmemesi sonucu ortaya çıkan serbest davranış disinhibition n.
çok sayıda kişinin dikkatini çekmek için tarihi veya kültürel bir unsuru sansürleyerek veya çarpıtarak takdim etme disneyfication n.
bireyin kültürel ve maddi gelişimini destekleyen uyumlu yaşam good life n.
etnik veya kültürel olarak benzer bir ırka veya halka mensup kimse cousin n.
kişiyi harekete iten, kültürel olarak edinilmiş dürtü drive n.
irlandalılara özgü kültürel unsur irishism n.
irlanda'ya özgü kültürel unsur irishry n.
kültürel etkileşim contact n.
kültürel antropolog cultural anthropologist n.
ortak kültürel özelliklere sahip coğrafi alan culture area n.
kültürel faktör item n.
kültürel kaynak forefather n.
(kültürel grup veya özelliklerde) karşılıklı nüfuz yoluyla gerçekleşen etkileşim osmosis n.
kültürel girişim cultural endeavour n.
kültürel geçerlilik cultural relevance n.
kültürel etki cultural impact n.
nesilden nesle aktarılan kültürel davranış survival n.
kültürel mirası yaşatmak conserve the cultural heritage v.
kültürel mirası korumak conserve the cultural heritage v.
kültürel mirası yaşatmak maintain the cultural heritage v.
entelektüel, kültürel veya ruhsal olarak aydınlatmak illustrate [obsolete] v.
(bölge veya halkı) roma'nın siyasal, kültürel veya ticari etkisi altına almak romanize v.
(bölge veya halkı) roma'nın siyasal, kültürel veya ticari etkisi altına almak romanise v.
fransa'nın sivil veya kültürel denetimine tabi tutmak frenchify v.
alt kültürel subcultural adj.
kültürel olarak yanlı culturally biased adj.
psiko-kültürel psychocultural adj.
kültürel anlamda etkilenen acculturational adj.
kültürel anlamda etkilenen acculturative adj.
kültürel etkileşim ile/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirler ile ilgili acculturative adj.
kültürel etkileşim ile/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirler ile ilgili acculturational adj.
kültürel etkileşimin/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirlerin sonucu olan acculturational adj.
kültürel etkileşimin/bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesirlerin sonucu olan acculturative adj.
kültürel açıdan yetersiz culturally deficient adj.
kültürel açıdan eksik kalmış culturally deficient adj.
kültürel duyarlılığı olan culturally minded adj.
kültürel olmayan noncultural adj.
meksika ve abd'nin güneybatı bölgesinin kültürel unsurlarına ait veya ilgili tex-mex adj.
kültürel ve dilbilimsel olarak farklı culturally and linguistically diverse (cald) adj.
kültürel beklentinin bir parçası olarak gerekli obligatory adj.
(etnik veya kültürel köken) oldukça geniş polyglot adj.
kültürel verilerle ilgilenen cultural adj.
kültürel anlam taşıyan symbolic adj.
sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan socio-economically and culturally adv.
Colloquial
kültürel ilgi konusu olan buzzy adj.
kültürel açıdan geri kalmış pendu [hinglish] adj.
Idioms
kültürel olarak çöl cultural desert n.
kültürel çöl cultural desert n.
kültürel olarak geri kalmış yer cultural desert n.
kültürel olarak avantajlı kesim the culturally advantaged n.
kültürel kahraman culture hero n.
kültürel figür culture hero n.
bir toplumun kültürel değerlerinin ya da başarılarının kurucusu olarak kabul edilen kişi culture hero n.
kültürel önder culture hero n.
kültürel etkinlikler longhair n.
bir eserin/kültürel bir olgunun dayanağı urtext n.
bir eserin/kültürel bir olgunun alt metni urtext n.
bir eserin/kültürel bir olgunun dayandığı temel urtext n.
bir eserin/kültürel bir olgunun çıkış noktası urtext n.
çin ve komünist olmayan ülkeler arasındaki politik, ekonomik ve kültürel set/bariyer the bamboo curtain n.
Trade/Economic
kültürel sermaye cultural capital n.
Law
somut olmayan kültürel miras intangible cultural heritage n.
Politics
avrupa konseyi kültürel miras komitesi cultural heritage committee of the council of europe n.
avrupa kültürel varlıkların korunması sözleşmesi european cultural convention n.
bm ekonomik, sosyal ve kültürel haklar komitesi the un committee on economic, social, and cultural rights n.
bm ekonomik, sosyal ve kültürel haklar komitesi un committee on economic, social and cultural rights n.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma taraftarı neocolonialist n.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma taraftarı neo-colonialist n.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma neo-colonialism n.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma neocolonialism n.
ekonomik, toplumsal ve kültürel haklar uluslararası sözleşmesi international covenant on economic, social and cultural rights n.
iit enformasyon ve kültürel işler daimi komitesi oic standing committee for information and cultural affairs n.
iktisadi,toplumsal ve kültürel haklar uluslararası sözleşmesi covenant on the economic, social and cultural rights n.
kültürel farklılık cultural difference n.
kültürel diplomasi cultural diplomacy n.
kültürel varlığın tanınması recognition of cultural being n.
kültürel yozlaşma cultural degeneration n.
kültürel duyarlılık cultural awareness n.
kültürel ilişkiler cultural relations n.
kültürel mallar cultural goods n.
kültür ve kültürel ve doğal mirası koruma müdürlüğü directorate of culture and cultural and natural heritage n.
kültürel miras ihtisas komitesi cultural heritage expert committee n.
kültürel malların ihracı ve iadesi komitesi committee on the export and return of cultural goods n.
kültürel farklılık cultural diversity n.
kültürel varlıklar cultural assets n.
kültürel gecikme cultural lag n.
kültürel çalışmalar cultural studies n.
kültürel yeniden üretim cultural reproduction n.
kültürel dejenerasyon cultural degeneration n.
siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma taraftarı neo-colonialist n.
siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma neo-colonialism n.
kültürel ürünler cultural goods n.
uluslararası medeni sosyal ve kültürel haklar sözleşmesi international covenant on civil social and cultural rights n.
unesco kültürel varlıkların ait oldukları ülkelere iadesinin teşviki hükümetlerarası komitesi unesco intergovernmental committee for promoting the return of cultural property n.
unesco somut olmayan kültürel mirasın korunması hükümetlerarası komitesi unesco intergovernmental committee for the safeguarding of intangible cultural heritage n.
avrupa konseyi kültürel miras ve peyzaj komitesi the steering committee for culture, heritage and landscape (cdcpp) n.
1960'larda gençler arasında siyasi ve kültürel bir hareket youthquake n.
slav devlet ve halklarının siyasi ve kültürel birleşimini destekleyen hareket pan-slavism n.
slav devlet ve halklarının siyasi ve kültürel birleşimini destekleyen kimse panslavist n.
kültürel veya politik akımın gelişmeye başladığı zaman seedtime n.
fransız kökenli kanadalıların konfederasyondaki ayrı bir kültürel güç olarak varlığı french fact [canada] n.
kültürel marksist cultural marxist n.
kültürel marksizm cultural marxism n.
amerikalı sağcılar tarafından solun batı'yı kültürel anlamda işgal ettiğini tanımlamak için kullanılan terim cultural marxism n.
kültürel anlamda asimile etmek acculturate v.
diğer ülkeleri ekonomik, siyasi ve kültürel yöntemlerle etki altına alma ile ilgili neocolonial adj.
kültürel anlamda asimile edilmiş acculturated adj.
Institutes
dış ilişkiler ve kültürel faaliyetler şube müdürlüğü section of foreign relations and cultural activities n.
ekonomik sosyal ve kültürel işler başkanlığı directorate of economic, social and cultural affairs n.
ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin uluslararası sözleşme international covenant on economic, social and cultural rights n.
kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesi programı ec action programme for the cultural heritage n.
kültürel diplomasi genel müdür yardımcılığı deputy directorate general for cultural diplomacy n.
kültürel diplomasi, medya ve iletişim bürosu office of cultural diplomacy, media and communication n.
kültürel irtibat noktası cultural contact point n.
sosyal, kültürel eğitimler ve faaliyetler daire başkanlığı department for social, cultural trainings and activities n.
yurtdışı tanıtım ve kültürel ilişkiler genel müdürlüğü deputy directorate general of overseas promotion and cultural affairs n.
Tourism
kültürel turizm cultural tourism n.
kültürel tanıtım cultural information n.
kültürel miras turizmi cultural heritage tourism n.
kültürel kibir cultural arrogance n.
kültürel miras turizmi heritage tourism n.
kültürel tatil cultural holiday n.
özgün kültürel kimlik culturel identity n.
sosyo-kültürel turizm değerleri socio-cultural tourism assets n.
ziyaret edilen mahal üzerinde asgari doğal ve kültürel etki bırakan turizm sustainable tourism n.
Marine
liman kültürel alışveriş tesisleri port cultural exchange facilitates n.
Psychology
kültürel uçurum cultural lag n.
kültürel adaptasyon cultural adaptation n.
kültürel alan cultural domain n.
kültürel asimilasyon cultural assimilation n.
kültürel-ailevi geri zekalılık cultural-familial retardation n.
kültürel körlük cultural blindness n.
kültürel antropoloji cultural anthropology n.
kültürel belirlemecilik cultural determinism n.
kültürel ürünler cultural artifacts n.
kültürel mutlak cultural absolute n.
kültürel törpüleme cultural leveling n.
kültürel yoksunluk cultural deprivation n.
kültürel uyum acculturation n.
kültürel paralelcilik cultural parallelism n.
kültürel nesneler cultural objects n.
kültürel uyum güçlüğü acculturation difficulty n.
kültürel mutlakçılık cultural absolutism n.
kişilik gelişiminde veya zihinsel hastalıklarda sosyal ve kültürel etkileri vurgulayan modifiye edilmiş freudyen doktrine uygun neo-freudian adj.
Biology
kültürel davranış biçimlerine bağlı salgın behavioral epidemic n.
Social Sciences
ekonomik, sosyal ya da kültürel standartta değişim changeover n.
kuzeye özgü kültürel özellikler north n.
kültürel ve tarihi kayıtları gelecekteki keşfine kadar koruyan nesne/kap time capsule n.
gençlerin tetiklediği önemli kültürel, siyasi veya sosyal değişim youthquake n.
kültürel yakınlık cultural proximity n.
kültürel erozyon cultural erosion n.
kültürel savaş cultural war n.
kültürel savaş culture war n.
kültürel yöntem cultural/culture method n.
kültürel belirsizlik cultural limbo n.
kültürel okuryazarlık cultural literacy n.
kültürlenme ya da kültürel etkileşim acculturation n.
kültürel engel cultural barrier n.
kültürel sürdürülebilirlik cultural sustainability n.
kültürel önyargı cultural bias n.
kültürel çürüme/bozulma cultural decay n.
kültürel uyum zorluğu acculturation difficulty n.
somut olmayan kültürel miras intangible cultural heritage n.
kültürel veya ırksal asimilasyona maruz bırakma assimilationism n.
güney çin'de yaşayan, kültürel olarak akraba olan bir grup halk yao n.
maori kabilelerinin veya ailelerinin kültürel ve kutsal toplanma mekanlarında ağırladıkları misafir manuhiri n.
maori kabilelerinin veya ailelerinin kültürel ve kutsal toplanma mekanlarının önünde yer alan, misafirlerin resmi kabullerinin ve diğer resmi faaliyetlerin yapıldığı açık alan marae n.
(ulusal veya kültürel grup olarak) yunanlar hellenism n.
kültürel koruma cultural maintenance n.
irlandalılara özgü kültürel özellik hibernicism n.
kültürel benzerlik gösteren farklı eserlere dayalı gelişim düzeyi horizon n.
kültürel benzerlik gösteren farklı eserlere dayanan kültürel bölge horizon n.
bir grubun diğerleri üzerinde sosyal, kültürel, ideolojik veya ekonomik tahakküm kurması hegemony n.
entelektüel, kültürel veya ruhsal olarak üstün olduğuna inanma illuminism n.
çoğu kültürel benzerliğin yayılma sonucu ortaya çıktığını öne süren bir kuram diffusionism n.
(avustralya'da) eskiden avustralya'da üretilen kültürel eserlerin britanya ve avrupa'da üretilenlerden daha düşük olduğu inancı cultural cringe n.
kültürel özelliklerin gelişimini betimleyen diyagram phylogeny n.
bireyi etkileyen biyolojik, psikolojik ve sosyo-kültürel etkenler situation n.
kültürel sembol symbol n.
kültürel nesne symbol n.
kültürel öge symbol n.
yerleşik kültürel, sosyal veya ekonomik sistemin dışında alternative adj.
kültürel anlamda asimile edilmemiş unacculturated adj.
kültürel değişime veya bu sürecin örüntülerine verilen önemle nitelenen dynamic adj.
Education
kültürel etkinlikler cultural activities n.
dar bir entelektüel ve kültürel alanla sınırlı olma inbreeding n.
kültürel konular ve sosyal faaliyetler hususunda eğitim veren özel bir kız okulu finishing school n.
kültürel antropoloji social anthropology n.
Literature
kültürel, sosyal ya da politik durumları hicveden karikatürist lampoon artist n.
metnin üretildiği tarihi, sosyal ve kültürel bağlamda incelenmesini savunan edebiyat eleştirisi kuramı new historicism n.
eleştirel bir analizin konusu olarak kabul edilen edebi eser veya kültürel ürün text n.
rönesans dönemi'nde ortaya çıkmış, klasik dönem çalışmalarını temel alan kültürel bir akım humanism n.
Linguistics
kültürel çoğulculuk cultural pluralism n.
kültürel aktarım cultural transmission n.
kültürel yoksunluk cultural deprivation n.
kültürel yoksunluk kuramı cultural deprivation n.
kültürel dizgeler cultural systems n.
kültürel örtüşme cultural overlap n.
sosyo-kültürel kullanım çizgisi isopleth n.
History
kültürel savaş culture struggle (kulturkampf) n.
sanatsal veya kültürel gelişimin zirvesi belle epoque n.
on dokuzuncu yüzyılda fransa'da sanatsal ve kültürel gelişimin zirve yaptığı dönem belle epoque n.
el yazmalarının kültürel eser olarak tarihi amaçlarla incelenmesi codicology n.
Archaeology
(unsur, görünüş, evre) kültürel bir birimin belirlenmesini sağlayan özellik veya kompleks determinant n.
arkeolojik eserin sahip olduğu işlev veya kültürel anlamına dair önemli ipuçları veren buluntu yeri context n.
Religious
hristiyanlıktaki vaftiz çocuğunun diğer din ve kültürel gruplardaki karşılığı godchild n.
(hinduizm'de) dini veya kültürel öğretileri ve belirli uygulamaları içeren sanskritçe metin shastra n.
Philosophy
bilginin sosyo-kültürel bağlamı tarafından şekillendirildiğini öne süren teori relationism n.
memleri ve onların toplumsal ve kültürel etkilerini inceleyen bir disiplin memetics n.
hindistan'a özgü olup bir kast sistemine dayanan dini ve felsefi inanç ve kültürel uygulamalar bütünü hindooism n.
hindistan'a özgü olup bir kast sistemine dayanan dini ve felsefi inanç ve kültürel uygulamalar bütünü hinduism n.
bilginin sosyo-kültürel bağlamı tarafından şekillendirildiğini öne süren teori ile ilgili relationist adj.
Environment
uluslararası düzeyde öneme sahip olduğunu belirlenmiş doğal ve kültürel alanlar world heritage sites n.
Geography
güneybatı almanya'da bir tarihi ve kültürel bölge schwaben n.
güneybatı almanya'da bir tarihi ve kültürel bölge swabia n.
Slang
zencilere özgü kültürel ve tarihi özellikler negritude n.
zencilerin kültürel mirasını takdir etme negritude n.
Modern Slang
kültürel olarak teşvik edilen cehalet ve kuşkuyu araştıran bilim dalı agnotology n.
londra'da prens albert'ın ismiyle anılan, müzelerin ve kültürel kurumların bulunduğu bir bölge albertopolis n.
Star Wars
kültürel merkez cultural center n.