Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kısıtlamalar | limitations n. | ||
This may be valuable but it has its limitations. Bu değerli olabilir ancak bazı kısıtlamaları da vardır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | kısıtlamalar | restrictions n. | ||
The restrictions introduced by the EU are aimed at people whom we regard as responsible for the crisis in the country. AB tarafından getirilen kısıtlamalar, ülkedeki krizin sorumlusu olarak gördüğümüz kişilere yöneliktir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | kısıtlamalar | inhibitions n. |