of one's own - Turkish English Dictionary
History

of one's own

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "of one's own" with other terms in English Turkish Dictionary : 170 result(s)

English Turkish
General
be afraid of one's own shadow v. kendi gölgesinden korkmak
be in control of one's own destiny v. kendi kaderini tayin etmek
be the master of one's own destiny v. kendi kaderini tayin etmek
come of one's own accord v. ayağı ile gelmek
live in a world of one's own v. kendi dünyasında yaşamak
be in a world of one's own v. kendi dünyasında yaşamak
be afraid of one's own shadow v. gölgesinden korkmak
have a mind of one's own v. kendi fikrine sahip olmak
have a mind of one's own v. kendi düşüncesine sahip olmak
in a class of one's own adj. eşsiz
in a class of one's own adj. benzersiz
thinking only of one's own interests adj. yalnızca kendi çıkarlarını düşünen
of one's own volition adv. isteyerek
of one's own accord adv. kendi isteğiyle
of one's own volition adv. gönüllü olarak
of one's own accord adv. kendiliğinden
of one's own volition adv. kendi iradesiyle
of one's own free will adv. kendiliğinden
of one's own accord adv. istenmeden
of one's own accord adv. kendi rızasıyla
of one's own accord adv. gönüllü
at the cost of one's own life adv. kendi canı pahasına
at the cost of one's own life adv. kendi hayatı pahasına
Colloquial
of one's own accord expr. gönlüyle
of one's own accord expr. gönüllü olarak
of one's own accord expr. kendiliğinden
of one's own accord expr. kendi isteğiyle
out of (one's) own pocket expr. (birinin) kendi cebinden
out of (one's) own pocket expr. (birinin) kendi parasıyla
in the comfort of one's own home expr. evde
Idioms
bird of (one's) own brain n. birisinin herkesten sakladığı düşüncesi
bird of (one's) own brain n. gizli düşünce/fikir
bird of (one's) own brain n. içindeki sır
bird of (one's) own brain n. herkesten saklanan sır
bird of (one's) own brain [obsolete] n. (birinin) aklındaki/kafasındaki gizli düşünce/fikir/gizler/sırlar
bird of (one's) own brain [obsolete] n. aklından/kafasından geçen düşünce/fikir
a dose of (one's) own medicine n. birini kendi silahıyla vurma
a dose of (one's) own medicine n. birinin yaptığı şeyin aynısını ona yapma
a dose of (one's) own medicine n. birine aynı şekilde karşılık verme
a mind of (one's) own n. başına buyruk olma
a mind of (one's) own n. kendi kafasına/isteğine göre hareket etme kapasitesi/eğilimi
a mind of (one's) own n. kendi fikrine sahip olma
a mind of (one's) own n. bağımsız hareket edebilme kapasitesi/eğilimi
a taste of (one's) own medicine n. (birine) aynı şekilde karşılık verme
a taste of (one's) own medicine n. (birini) kendi silahıyla vurma
a taste of (one's) own medicine n. (birinin) yaptığının aynısını ona yaşatma
a taste of (one's) own medicine n. (birine) yaptığını aynı şekilde ödetme
dose of one's own medicine n. kendi silahıyla vurma
dose of one's own medicine n. birinin yaptığı şeyin aynısını ona yapma
dose of one's own medicine n. birine aynı şekilde karşılık verme
get enmeshed in a web of one's own spinning v. birini bir şey ile şarta bağlamak
give someone a dose of one's own medicine v. birisini kendi silahıyla vurmak
give someone a taste of one's own medicine v. birisini kendi silahıyla vurmak
be afraid of one's own shadow v. gölgesinden korkmak
love the sound of one's own voice v. konuşmayı çok sevmek
be the architect of one's own fortune v. kendi kaderinin mimarı olmak
be the architect of one's own destiny v. kendi kaderinin mimarı olmak
be afraid of one's own shadow v. kendi gölgesinden bile korkmak
have a mind of one's own v. kendine özgü bir düşünüş tarzı olmak
march to the beat of one's own drum v. standartlara uymayan bir şekilde hareket etmek
be afraid of one's own shadow v. tavşan yürekli olmak
be scared of (one's) (own) shadow v. kendi gölgesinden korkmak
be scared of (one's) (own) shadow v. çok korkak olmak
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete] v. (kendi kendine) yetmek
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete] v. (kendi) yağında kavrulmak
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete] v. (kendi) ayakları üzerinde durmak
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete] v. (kendi) geçimini sağlamak
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete] v. (kendini) geçindirmek
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete] v. (kendi) imkanlarıyla yaşamak
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete] v. (kendi kendine) bakmak
like the sound of (one's) own voice v. konuşmayı sevmek
like the sound of (one's) own voice v. kendini övmeyi sevmek
be frightened of (one's) (own) shadow v. (kendi) gölgesinden korkmak
be frightened of (one's) (own) shadow v. (kendi) gölgesinden bile korkmak
be frightened of (one's) (own) shadow v. tavşan yürekli olmak
be frightened of (one's) (own) shadow v. ödlek olmak
be nervous of (one's) (own) shadow v. (kendi) gölgesinden korkmak
be nervous of (one's) (own) shadow v. gölgesinden korkmak
be nervous of (one's) (own) shadow v. (kendi) gölgesinden bile korkmak
be nervous of (one's) (own) shadow v. tavşan yürekli olmak
be nervous of (one's) (own) shadow v. ödlek olmak
be in a class of one's own v. diğerlerinden/benzerlerinden üstün olmak
be in a class of one's own v. eşsiz olmak
be in a class of one's own v. benzersiz olmak
be of (one's) own making v. (birinin) kendi suçu olmak
be of (one's) own making v. (biri) kendisi sebep olmak
be of (one's) own making v. (biri) kendisi yapmak
be of (one's) own making v. (birinin) kendi uydurması olmak
be of (one's) own making v. (birinin) kendi yarattığı bir şey olmak
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. dar fikirli olmak
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. dar düşünceli olmak
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. işin sonunu düşünememek
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. ilerisini görememek
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. ileri görüşlü olmamak
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. yaptıklarının varacağı yeri görememek/düşünememek
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. büyük resmi görememek
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. etrafında olup biteni görememek
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose v. etrafındakilerden bihaber olmak
get a dose of (one's) own medicine v. kendi silahıyla vurulmak
get a dose of (one's) own medicine v. aynı şekilde karşılık görmek
get a taste of (one's) own medicine v. kendi silahıyla vurulmak
get a taste of (one's) own medicine v. yaptıklarının aynısını yaşamak
get a taste of (one's) own medicine v. yaptıklarının karşılığını aynı şekilde almak
get into a world of (one's) own v. kendi dünyasına çekilmek
get into a world of (one's) own v. kendi dünyasında kaybolmak
get into a world of (one's) own v. kendi düşüncelerine, hayallerine dalmak
give (one) a dose of (one's) own medicine v. (birini) kendi silahıyla vurmak
give (one) a dose of (one's) own medicine v. (birine) yaptığını aynı şekilde ödetmek
give (one) a dose of (one's) own medicine v. (birine) aynı şekilde karşılık vermek
give (one) a taste of (one's) own medicine v. (birini) kendi silahıyla vurmak
give (one) a taste of (one's) own medicine v. (birine) yaptığını aynı şekilde ödetmek
give (one) a taste of (one's) own medicine v. (birine) aynı şekilde karşılık vermek
have a mind of one's own v. kendi düşüncesine sahip olmak
have a mind of one's own v. kendi fikrine sahip olmak
have a mind of one's own v. kendine özgü bir düşünüş tarzı olmak
have a mind of one's own v. kendi kafasına göre hareket etmek/çalışmak
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. işin sonunu düşünmemek
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. ilerisini görememek
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. şu andan/yakın gelecekten sonrasını görememek/tahmin edememek
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. dar fikirli olmak
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. dar düşünceli olmak
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. etrafında olup biteni görememek
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. etrafındakilere kayıtsız kalmak
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. burnunun ucundan ötesini görmemek
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. kendinden/kendi problemlerinden ötesini görmemek
see no further than (the end of) (one's) (own) nose v. yalnızca kendiyle ve kendi problemleriyle ilgilenmek
talk to hear (the sound of) (one's) own voice v. boş konuşmak
talk to hear (the sound of) (one's) own voice v. gereksiz konuşmak
talk to hear (the sound of) (one's) own voice v. işe yaramaz/boş şeylerden bahsetmek
talk to hear (the sound of) (one's) own voice v. öylesine/amaçsızca konuşmak
talk to hear (the sound of) (one's) own voice v. kibirli bir şekilde konuşmak
talk to hear (the sound of) (one's) own voice v. kendini beğenmiş bir şekilde konuşmak
afraid of one's own shadow adj. kendi gölgesinden korkan
afraid of one's own shadow adj. tavşan yürekli
afraid of one's own shadow adj. gölgesinden korkan
afraid of one's own shadow adj. aşırı korkak
afraid of one's own shadow adj. çok ödlek
afraid of one's own shadow adj. kendi gölgesinden korkan
afraid of one's own shadow adj. tavşan yürekli
afraid of one's own shadow adj. gölgesinden korkan
afraid of one's own shadow adj. aşırı korkak
afraid of one's own shadow adj. çok ödlek
frightened of (one's) (own) shadow adj. ödlek
frightened of (one's) (own) shadow adj. (kendi) gölgesinden bile korkan
frightened of (one's) (own) shadow adj. (kendi) gölgesinden korkan
frightened of (one's) (own) shadow adj. tavşan yürekli
in the world of one's own expr. dünyadan soyutlanmış
of one's own free will expr. kendi hür/özgür iradesiyle
of one's own free will expr. kendi rızasıyla
in the world of one's own expr. kendi içine kapanık
in a world of one's own expr. kendi dünyasında
in the world of one's own expr. kendi dünyasında
in a league of one's own expr. benzersiz
in a league of one's own expr. eşsiz
in a league of one's own expr. en iyisi
in a league of one's own expr. en üstünü
in a league of one's own expr. türünün en iyi örneği
in a class of one's own expr. türünün en iyisi
in a class of one's own expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a class of one's own expr. alanında tek
in a class of one's own expr. eşsiz, benzersiz
in a class of one's own expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
in a league of one's own expr. türünün en iyisi
in a league of one's own expr. kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
in a league of one's own expr. alanında tek
in a league of one's own expr. eşsiz, benzersiz
in a league of one's own expr. diğerlerinden/benzerlerinden üstün
of (one's) own making expr. (birinin) kendi sebep olduğu
of (one's) own making expr. (birinin) kendi suçu/hatası
of (one's) own making expr. (biri) yüzünden