Turkish | English | |
---|---|---|
Common Usage | ||
Common Usage | olanak tanımak | enable v. |
General | ||
General | olanak tanımak | facilitate v. |
General | olanak tanımak | make possible v. |
General | olanak tanımak | serve v. |
General | olanak tanımak | allow of v. |
General | olanak tanımak | admit v. |
General | olanak tanımak | give an opportunity v. |
General | olanak tanımak | grease v. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | birine bir şey yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak | enable someone to do something v. | ||
General | tekrar olanak tanımak | re-enable v. | ||
General | tekrar olanak tanımak | reenable v. | ||
General | geçmesine olanak tanımak | admit v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | birinin bir şeyi yapmasına olanak tanımak | entitle someone to do something v. | ||
Phrasals | (bir şeye) olanak tanımak | allow of (something) v. | ||
Phrasals | (bir şeye) olanak tanımak | allow of (something) v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | imkan/olanak tanımak | give (one) a break v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | barış görüşmelerine olanak tanımak | open the door to peace talks v. | ||
Idioms | (bir şeye) olanak tanımak | give wing to (something) v. | ||
Idioms | (birine bir şey yapması) için olanak tanımak/imkan sağlamak | enable (one) to (do something) v. | ||
Idioms | yapması için olanak tanımak/imkan sağlamak | enable to do v. | ||
Idioms | yapmasına olanak tanımak | entitle to do v. |