Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
History
onların
Meanings of
"onların"
in English Turkish Dictionary : 4 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
onların
they [dialect]
adj.
2
General
onların
their
pron.
3
General
onların
theirs
pron.
4
General
onların
theirn [dialectal]
pron.
Meanings of
"onların"
with other terms in English Turkish Dictionary : 71 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
ebeveyn ya da onların ebeveyninin ingiltere'de doğmuşlukları nedeniyle orada yaşama hakkı
patriality
n.
2
General
bağışı yapanlara ve onların ailelerine öldükten sonra ruhları icin duacı olunması karşılığında hibe edilen arazi
frankalmoigne
n.
3
General
bağışı yapanlara ve onların ailelerine öldükten sonra ruhları icin duacı olunması karşılığında hibe edilen arazi
tenure by free alms
n.
4
General
britanya ve galler'in roma dönemi öncesi halkı ve onların soyundan gelen
celt
n.
5
General
sadece üyelerini ve onların davetlilerini kabul eden, üyelerinde mekanın anahtarının bulunduğu bir gece kulübü
key club
n.
6
General
(japonya'da) eski samuraylar ile onların aileleri ve torunlarından oluşan bir sosyal sınıf
shizoku
n.
7
General
cajunlar ve onların kültürleri ile alakalı
cajun
adj.
8
General
kenanlılarla ve onların konuştukları dil veya kültürleriyle ilgili
canaanite
adj.
9
General
sadece maddi olayların anlaşılabileceğini ve manevi meselelerin veya onların nihai sebeplerinin bilinmesinin imkansız olduğunu düşünen
nescient
adj.
10
General
faeroe adaları, onların sakinleri veya faroe diliyle ilgili
faroese,
adj.
11
General
faeroe adaları, onların sakinleri veya faroe diliyle ilgili
faeroese
adj.
12
General
onların en önemlisi
chief among them
adj.
13
General
onların hepsi
to a man
adv.
14
General
onların bazıları
some of them
pron.
15
General
onların çoğu
most of them
pron.
Phrases
16
Phrases
çoğu(onların)
a lot of them
expr.
17
Phrases
işte onların bir listesi
here is a list of them
expr.
18
Phrases
sorgulamak onların işi değil
theirs not to reason why
expr.
Colloquial
19
Colloquial
(onların) hiçbiri
none of them
n.
20
Colloquial
canına oku onların
sock it to them
expr.
Idioms
21
Idioms
genç bir çift görüşürken onların başında/yanında duran üçüncü kişi olmak
pick gooseberry [obsolete]
v.
Speaking
22
Speaking
burada onların hiçbiri yok
there is none of that here
expr.
23
Speaking
onların evi
their house
expr.
24
Speaking
onların seni bezdirmesine izin verme
don't let them wear you down
expr.
25
Speaking
onların gizli silahı
their secret weapon
expr.
26
Speaking
onların yeni bebekleri oldu
they have just had a baby
expr.
27
Speaking
onların kim olduğunu bilmiyorum
I don't know who they are
expr.
28
Speaking
onların seni kandırmasına izin verme
don't let them fool you
expr.
29
Speaking
onların seni aldatmasına izin verme
don't let them fool you
expr.
30
Speaking
onların yardım edip edemediğini gör
see if they can help
expr.
31
Speaking
onların yardım edip edemeyeceğini gör
see if they can help
expr.
32
Speaking
onların resmi dili ne?
what is their official language?
expr.
33
Speaking
onların resmi dili nedir?
what is their official language?
expr.
34
Speaking
onların seni ezmesine izin verme
don't let the bastards wear you down
expr.
35
Speaking
onların seviyesine inmenin bir manası yok
there's no need to stoop to their level
expr.
36
Speaking
sonunun onların ki gibi mi olmasını istiyorsun?
do you want to end up like them?
expr.
37
Speaking
umarım onların evlenip çocuk sahibi olduklarını görene dek yaşarım
I hope I live to see them get married and have children
expr.
38
Speaking
onların bir erkek çocuğu var
they have a son
expr.
39
Speaking
onların bir oğulları var
they have a son
expr.
40
Speaking
onların bir kız çocuğu var
they have a daughter
expr.
41
Speaking
onların bir kızları var
they have a daughter
expr.
42
Speaking
onların bir kızı var
they have a daughter
expr.
Trade/Economic
43
Trade/Economic
başkalarına veya onların mallarına karşı yapılan haksız fiil ya da zarar
tort
n.
44
Trade/Economic
bir şirketi, çalışanları ve onların yetenekleri/birikimleri/bildikleri için satın alma
acqui-hiring, acq-hiring, talent acquisition
n.
45
Trade/Economic
bir firmanın faaliyetlerinin diğer firmalar üzerinde yarattığı ve onların buna karşılık bir ödemede bulunmadıkları olumlu etkiler
external economies
n.
46
Trade/Economic
insanları etkileme ve onların grup amaçları doğrultusunda daha arzulu ve heyecanlı bir biçimde çaba göstermelerini sağlama sanat veya süreci
leadership
n.
47
Trade/Economic
karın şirketin üye sahipleri arasında onların şirketle yaptıkları alışveriş oranında dağıtıldığı bir şirket türü
mutual company
n.
48
Trade/Economic
müşterileri çeken ve onların alışveriş ihtiyaçlarını karşılayan fiziki özellikler ve güzellikler
atmospherics
n.
49
Trade/Economic
1975'de arap olmayan afrika ülkelerine kredi ve teknik yardım sağlayarak onların kalkınmalarını desteklemek üzere arap ülkeleri tarafından kurulan kalkınma bankası
arab bank for economic development in africa
n.
50
Trade/Economic
belirli bir dönem yeni şirketlere sermaye sağlayan ve düzenli aktarımlarla onların gelişimini destekleyen bir fon
evergreen fund
n.
Law
51
Law
ülkedeki insanların sahip olduğu hakları korumak amacıyla mahkeme tarafından memurlara verilen ve onların yasal yetkileri dışına çıkmalarını engelleyen emriler
prerogative writs
n.
Politics
52
Politics
işçiler ve hak sahipleri ve onların yükümlülüğü altında yaşayanlar
workers and dependants
n.
53
Politics
orta sınıftan ailelerin daha önce işçi sınıfının yaşadığı bir semte gelip onların yerini alması
urban gentrification
n.
54
Politics
orta sınıftan ailelerin daha önce işçi sınıfının yaşadığı bir semte gelip onların yerini alması
gentrification
n.
Technical
55
Technical
ışık ışınları ve onların kimyasal etkilerini inceleyen bilim dalı
actinology
n.
Biology
56
Biology
yeryüzünün tüm canlıları ve onların çevresini içeren bölümü
ecosphere
n.
57
Biology
memleri ve onların aktarımını inceleyen bir bilim dalı
memetics
n.
Biochemistry
58
Biochemistry
belirli enzimlerle kompleks oluşturup onların çalışması için gerekli olan proteinsiz bir madde
cofactor
n.
Astrology
59
Astrology
zodyaktaki burçları ve onların sembollerini gösteren figür
zodiac
n.
Social Sciences
60
Social Sciences
kuzey irlanda'ya yerleşmiş iskoçlar veya onların ataları
ulster scots
n.
61
Social Sciences
güney carolina ve georgia'ya bağlı ada ve sahil yerleşimlerinde yaşayan ve bir zamanlar kölelik yapmış kimselerden ve onların altsoyundan oluşan topluluğa mensup kimse
gullah
n.
Archaeology
62
Archaeology
homo sapiens türleri veya onların üyelerinden biri
homo
n.
Philosophy
63
Philosophy
memleri ve onların toplumsal ve kültürel etkilerini inceleyen bir disiplin
memetics
n.
Football
64
Football
ofansif futbolda, oyun kurucu ve beklerin orta saha gerisinde dizilip orta saha oyuncularının onların iki yanında durmasıyla oluşan bir saha dizilişi
t formation
n.
Mythology
65
Mythology
cabiri ya da onların mistik ibadetleriyle ilgili
cabirian
adj.
66
Mythology
cabiri ya da onların mistik ibadetleriyle ilgili
cabiric
adj.
Latin
67
Latin
onların hesapları
loro
n.
Ornithology
68
Ornithology
yabani kuşlar için yuvalanma yeri olarak tasarlanmış ve onların orada üremelerini teşvik etmek için bir bahçeye, parka veya tabiatı koruma alanına yerleştirilmiş kutu
nest box
n.
Slang
69
Slang
afrika kökenli amerikalı siyahilerin karpuz yetiştirip satmalarına gönderme olarak 1863'teki özgürlük bildirgesi'nin ardından onların özgürlüklerine karşı çıkan beyazlar tarafından kullanılan aşağılayıcı bir klişe
african grape
n.
70
Slang
afrika kökenli amerikalı siyahilerin karpuz yetiştirip satmalarına gönderme olarak 1863'teki özgürlük bildirgesi'nin ardından onların özgürlüklerine karşı çıkan beyazlar tarafından kullanılan aşağılayıcı bir klişe
african golf ball
n.
71
Slang
bu da onların halt yemesi
(someone) can kiss my arse [uk]
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of onların
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy