prize - Turkish English Dictionary
History

prize

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "prize" in Turkish English Dictionary : 35 result(s)

English Turkish
Common Usage
prize n. ödül
General
prize n. kaldıraç
prize n. manivela
prize n. çok istenilen şey
prize n. armağan
prize n. çok istenen şey
prize n. ödül
prize n. mükafat
prize n. ikramiye
prize v. değer vermek
prize v. kanırtmak
prize v. manivela ile açmak
prize v. kaldıraçla kaldırmak
prize v. değer biçmek
prize v. ganimet almak
prize v. paha biçmek
prize v. takdir etmek
prize v. manivela ile kaldırmak
prize v. -e çok değer vermek
prize v. çok değer vermek
prize v. zorlayıp açmak
prize adj. madalyalı
prize adj. ödüle layık
prize adj. ödül kazanan
prize adj. tam
prize adj. ödül olarak verilen
prize adj. ödüllü
Trade/Economic
prize n. denizde el koyma
prize n. ganimet
prize n. ikramiye
prize n. mükafat
prize n. ödül
Law
prize n. ganimet
prize n. mükafat
prize v. saygı duymak

Meanings of "prize" with other terms in English Turkish Dictionary : 138 result(s)

English Turkish
General
prize possession n. en değerli şey
booby prize n. en kötü oyuncuya verilen ödül
prize law n. savaş ganimeti hukuku
prize possession n. en gözde şey
consolation prize n. teselli mükafatı
the smallest prize n. amorti
lottery prize n. ikramiye
first prize n. büyük ikramiye
prize-giving ceremony n. ödül töreni
prize money n. ganimet olarak verilen para
prize money n. para ödülü
prize money n. ganimet olarak alınan para
nobel peace prize n. nobel barış ödülü
prize draw n. ödül çekilişi
the nobel prize in physics n. nobel fizik ödülü
nobel physics prize n. nobel fizik ödülü
prize competition n. ödüllü yarışma
prestigious prize n. saygın ödül
prestigious prize n. seçkin ödül
prize fighter n. ödül için dövüşen dövüşçü
prize fighter n. ödül dövüşçüsü
sales prize n. satış ödülü
prize puzzle n. ödüllü bulmaca
consolation prize n. teselli ikramiyesi
grand prix (great prize) n. büyük ödül
special prize n. özel ödül
prize winner n. ödül kazanan kimse
prize winner n. ikramiye sahibi
prize winner n. ödül sahibi
the nobel prize in chemistry n. nobel kimya ödülü
gandhi peace prize n. gandhi barış ödülü
nobel prize-winning scientist n. nobel ödüllü bilim insanı
cash prize n. para ödülü
archibald prize [australia] n. yeni güney galler sanat galerisi mütevelli heyetinin 1921'den beri verdiği bir ödül
door prize n. etkinlikte verilen ödül
door prize n. çekiliş ödülü
door prize n. kura ödülü
prize question n. ödüllü soru
pulitzer prize n. pulitzer ödülü
pulitzer prize n. her yıl düzenlenen bir edebiyat, gazetecilik ve müzik ödülü
prize cow n. ödül inek
award a prize v. ödüllendirmek
make prize of v. ganimet almak
prize something open v. bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle açmak
give somebody a prize v. mükafat vermek
get a prize v. mükafat almak
receive a prize v. ödül almak
prize up v. kaldıraçla kaldırmak
win a prize v. ödül kazanmak
win a prize v. ikramiye kazanmak
prize something up v. bir şeyi manivela görevini gören bir şeyle kanırtmak
bestow a prize v. ödül vermek
win the nobel prize v. nobel ödülü kazanmak
receive the nobel prize v. nobel ödülü almak
win the peace prize v. barış ödülü kazanmak
be awarded the prize v. ödüllendirilmek
award the prize to someone v. birine ödül vermek
award the prize to someone v. birini ödüle layık görmek
be awarded as a prize v. ödül olarak verilmek
award a prize v. ödül vermek
exhibit a prize v. adaylara ödül teklif etmek
prize-winning adj. ödül kazanan
Phrasals
prize (something) from v. (bir şeyi) bir şeyin içinden zorlayarak çıkarmak
prize (something) from v. (bir şeyi) bir şeyin içinden manivelayla çıkarmak
prize (something) from v. birinin ağzından kerpetenle laf almak
prize (something) from v. birinin ağzından zorla laf almak
prize (something) from v. birine zorla söyletmek
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstün tutmak
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstüne çıkarmak
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden) daha değer vermek
prize (someone or something) above (someone or something else) v. (birini ya da bir şeyi) kayırmak
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstüne çıkarmak
prize someone or something above someone or something v. birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek
prize someone or something above someone or something v. birini ya da bir şeyi kayırmak
prize above v. -den üstün tutmak
prize above v. -den daha çok değer vermek
prize above v. -i kayırmak
Proverb
a good wife is a good prize expr. kişiyi vezir eden de karısı rezil eden de
Colloquial
booby prize n. en beceriksize verilen ödül
prize out v. kanırtarak çıkarmak
prize out v. zorla çıkarmak
prize out v. çeke çeke çıkarmak
prize out v. güç uygulayarak sökmek
prize out v. kerpetenle sökmek
prize out v. zorla almak
prize out v. ağzından kerpetenle laf almak
prize out v. ağzından zorla laf almak
prize out v. zorla söyletmek
Idioms
booby prize n. sonuncuya verilen ödül
booby prize n. sonunculuk ödülü
booby prize n. alay etmek için sonuncu gelen kişiye/en başarısız kişiye verilen ödül
make prize of v. ele geçirmek
make prize of v. ödül olarak almak
keep one's eye on the prize v. sonuca odaklanmak
keep one's eye on the prize v. ödüle odaklanmak
keep one's eye on the prize v. amaca odaklanmak
keep one's eyes on the prize v. sonuca odaklanmak
keep one's eyes on the prize v. ödüle odaklanmak
keep one's eyes on the prize v. amaca odaklanmak
keep your eye on the prize expr. sonuca odaklan
keep your eye on the prize expr. ödüle odaklan
keep your eye on the prize expr. amaca odaklan
keep your eyes on the prize expr. sonuca odaklan
keep your eyes on the prize expr. ödüle odaklan
keep your eyes on the prize expr. amaca odaklan
Speaking
the only prize they guarantee expr. sana vaat edilen tek ödül
Trade/Economic
grand prize n. birincilik ödülü
first prize n. birincilik ödülü
prize bond n. ikramiyeli tahvil
runner-up prize n. ikincilik ödülü
prize-winning bonds n. ikramiyeli istikraz
second prize n. ikincilik ödülü
nobel prize for economics n. nobel ekonomi ödülü
prize law n. piyango kanunu
consolation prize n. teselli ödülü
third prize n. üçüncülük ödülü
Law
prize law n. deniz ganimeti hukuku
prize goods n. deniz ganimeti
prize court n. ganimet mahkemesi
prize court n. gemi müsadere mahkemesi
Politics
ataturk international peace prize n. atatürk uluslararası barış ödülü
Computer
x prize n. x ödülü
loot/prize crate n. video oyunlarında oyuncunun kazandığı veya uygulamada satın alabileceği şans kutusu
Marine
right of prize and capture n. denizde zapt ve müsadere
Medical
nobel prize n. nobel ödülü
Math
fields prize n. fields ödülü
Literature
nobel prize in literature n. nobel edebiyat ödülü
man booker prize n. her yıl ingiltere uluslar topluluğu'na mensup ülkelerden veya irlanda'dan edebi bir kurgu esere verilen bir ödül
man booker prize n. man booker ödülü
booker prize n. man booker ödülü'nün eski adı
Military
prize law n. savaş ganimeti hukuku
Hunting
shot off for a prize n. yarışmada finale kalmak
Sport
the prize ring n. ödül için dövüşen dövüşçülerin içinde bulunduğu ring
prize fight n. müsabaka dövüşü
Slang
prize of the poor n. ölüm cezası
keep one's eye on the prize v. sonuca odaklanmak
British Slang
prize idiot expr. tam bir idiot