| Turkish | English | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | sürüler halinde | flockly adv. |
| General | sürüler halinde | shoalwise adv. |
| Phrases | ||
| Phrases | sürüler halinde | by the score expr. |
| Colloquial | ||
| Colloquial | sürüler halinde | in droves expr. |
| Turkish | English | |
|---|---|---|
| Idioms | ||
| Idioms | sürüler halinde gelmek | come out in droves v. |
| Idioms | sürüler halinde gelmek | come out in large numbers v. |
| Speaking | ||
| Speaking | aslanlar sürüler halinde yaşar | lions live in groups n. |
| Speaking | aslanlar sürüler halinde yaşar | lions live in herds n. |
| Marine Biology | ||
| Marine Biology | kuzey atlantik'te büyük sürüler halinde bulunan, eti yenebilen önemli bir balık | atlantic herring (clupea harengus harengus) n. |
| Marine Biology | sürüler halinde hareket eden küçük bir vatoz | devil ray (mobula hypostoma) n. |
| Zoology | ||
| Zoology | sürüler halinde avlanmak | hunt in packs v. |
| Ornithology | ||
| Ornithology | kuzey amerika'da yaygın olarak görülen, bataklık yerlerde üreyen ve göç için büyük sürüler halinde toplanan bir kuş | redwing (francolinus levaillanti) n. |
| Ornithology | (kuşlar) sürüler halinde uçmak | flight v. |
| Entomology | ||
| Entomology | eski dünya'ya özgü geniş sürüler halinde dolaşan bir çekirge | migratory locust (locusta migratoria) n. |
