English | Turkish | |
---|---|---|
Common Usage | ||
Common Usage | scintillate v. | zekice konuşmak |
General | ||
General | scintillate v. | parıldamak |
General | scintillate v. | ışıldamak |
General | scintillate v. | kıvılcımlar saçmak |
General | scintillate v. | zekice konuşmak |
Physics | ||
Physics | scintillate v. | (elektromanyetik dalga genliği, fazı veya polarizasyonu) rastgele dalgalanmak |
Physics | scintillate v. | (enerjik foton veya parçacık) bir fosfora çarparak ışık parlaması üretmek |
Engineering | ||
Engineering | scintillate v. | (radar ekranındaki ışık noktası veya görüntü) ortalama konum etrafında hızla kaymak |