something like - Turkish English Dictionary
History

something like

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "something like" in Turkish English Dictionary : 6 result(s)

English Turkish
General
something like adj. aşağı yukarı
something like adv. gibi
something like prep. kabilinden
something like prep. yaklaşık olarak
something like prep. kadar
something like prep. ihtimal ki

Meanings of "something like" with other terms in English Turkish Dictionary : 295 result(s)

English Turkish
General
know something like the back of one's hand v. adı gibi bilmek
like (someone/something) v. (birini veya bir şeyi) sevmek
feel like something v. canı istemek
(for somebody) like (something) v. hoşuna gitmek
(for somebody) like (something) v. hoşa gitmek
keep something like a secret v. sır gibi saklamak
make something look like v. gibi göstermek
make something look like v. -miş gibi göstermek
Phrasals
come across like (someone or something) v. gibi görünmek
come across like (someone or something) v. gibi gelmek
come across like (someone or something) v. gibi bir izlenim bırakmak
come across like someone or something (to someone) v. gibi görünmek
come across like someone or something (to someone) v. gibi gelmek
come across like someone or something (to someone) v. gibi bir izlenim bırakmak
Phrases
for all the world like somebody/something expr. sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi
for all the world like somebody/something expr. sanki tamamen (bir şeymiş) gibi
Colloquial
make out like (something is the case) v. (bir şey öyleymiş) gibi davranmak
make out like (something is the case) v. (bir şey öyleymiş) gibi yapmak
look like (something) v. (bir şey) gibi görünmek
look like (something) v. (bir şey) olacak gibi olmak
look like (something) v. (bir şey) izlenimi uyandırmak
seem like (something) v. (bir şey) gibi görünmek
seem like (something) v. (bir şeye) benzemek
seem like (something) v. (bir şey) izlenimi vermek
more like (something) expr. daha doğrusu (bir şey)
more like (something) expr. daha gerçekçi olmak gerekirse
more like (something) expr. daha iyi açıklamak gerekirse
more like (something) expr. daha çok (bir şey) gibi
more like (something) expr. daha doğru/gerçekçi bir açıklamayla
something like that expr. onun gibi bir şey
something like that expr. ona yakın bir şey
something like that expr. ona benzer bir şey
something like that expr. benzeri bir şey
something like that expr. öyle bir şey
does (one) look like (something)? expr. (biri bir şey) gibi mi görünüyor?
does (one) look like (something)? expr. (birinin bir şey) gibi bir hali mi var?
does (one) look like (something)? expr. (birinin bir şeye) benzer bir hali mi var?
don't even look like (something) expr. (bir şeye) hiç yeltenme
don't even look like (something) expr. (bir şeyi) aklından bile geçirme
don't even look like (something) expr. (bir şeye) hiç kalkışma
don't even look like (something) expr. (bir şey) yapayım deme
or something (like that) expr. falan
or something (like that) expr. ya da öyle bir şey
or something (like that) expr. ya da onun gibi bir şey
or something (like that) expr. veya benzer bir şey
or something (like that) expr. gibi bir şey
or something (like that) expr. falan gibi bir şey
say what you like (about someone or something) expr. (biri/bir şey) hakkında istediğini söyle
say what you like (about someone or something) expr. (biri/bir şey) hakkında ne dersen de/ne düşünürsen düşün
there's nothing like (something) expr. (bir şey) gibisi yok
there's nothing like (something) expr. (bir şeyden) daha iyisi yok
Idioms
need (something) like a fish needs a bicycle v. bir şeyin kesinlikle hiçbir gereği olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle v. bir şeye kesinlikle ihtiyacı olmamak
need (something) like a fish needs a bicycle v. (bir şeye) balığın bisiklete ihtiyacı olduğu kadar ihtiyacı olmak
know (someone or something) like a book v. (birisini ya da bir şeyi) avucunun içi gibi bilmek
know (someone or something) like a book v. ezbere bilmek
know (someone or something) like a book v. her karışını bilmek
drop something like a hot brick v. (artık sevmediği bir kişiyle) derhal ilişkiyi kesmek
drop something like a hot brick v. birdenbire ilişkiyi kesmek
drop something like a hot brick v. aniden ilişkiyi sonlandırmak
drop something like a hot brick v. birdenbire bağları koparmak
drop something like a hot brick v. başından atmak
drop something like a hot brick v. bir projeyi sonlandırmak
drop something like a hot brick v. bir projeyi rafa kaldırmak
turn out like something v. böyle olmak
turn out like something v. (bir şey) gibi olmak
know (something/someone) like the back of one's hand v. avucunun içi gibi bilmek
do something like it's going out of style v. bir aktiviteyi/işi aşırı abartarak yapmak
avoid something like the plague v. bir şeyden bulaşıcı bir hastalıkmış gibi uzak durmak
look like something the cat brought v. çok pis görünmek
go at something like a boy killing snakes v. dört elle sarılmak
look like something the cat dragged in v. çok pis görünmek
drop something like a hot brick v. hemen rafa kaldırmak
drop something like a potato v. hemen rafa kaldırmak
cut through something like a hot knife through butter v. kolayca kesmek
avoid someone or something like the plague v. köşe bucak kaçmak
go through something like a hot knife through butter v. kolayca kesmek
avoid someone or something like the plague v. vebalı görmüş gibi kaçmak
drop something like a hot brick v. (artık sevmediği bir kişiyle) derhal ilişkiyi kesmek
drop something like a hot potato v. (artık sevmediği bir kişiyle) derhal ilişkiyi kesmek
look like something the cat dragged in v. üstü başı perişan görünmek
make something seem like a picnic v. (bir şey başka bir şeyin) yanında çocuk oyuncağı gibi kalmak
look like something the cat brought/dragged in v. üstü başı pejmürde/dökülüyor/dağınık/yırtık pırtık vs. olmak
look like something the cat brought in v. üstü başı perişan görünmek
take to something like a duck to water v. (bir şeyi yapmayı) kolayca öğrenmek
know (someone or something) like a book v. ciğerinin içini bilmek
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/istek/lüzum duymamak
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şeyi) zerre kadar istememek
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şeye) kesinlikle lüzum/istek duymamak
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şeye) karşı hiç istek duymamak
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şeyi) hiç ama hiç istememek
want (something) like (one wants) a hole in the head v. (bir şey) istediği/ihtiyaç duyduğu en son şey olmak
squash (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) balık istifi gibi sıkıştırmak
squash (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) tıka basa doluşturmak
squash (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) tıkış tıkış doldurmak
squash (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) tıkıştırmak
squash (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) balık istifi yapmak
squash (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) tıka basa sığıştırmak
come across like (someone or something) v. (birisi ya da bir şey) olarak değerlendirilmek
come across like (someone or something) v. (birisi ya da bir şey) gibi görülmek
come across like (someone or something) v. (birisi ya da bir şey) gibi izlenim bırakmak
come across like (someone or something) v. (birisi ya da bir şey) gibi etki bırakmak
come across like (someone or something) v. (birisi ya da bir şey) gibi görünmek
come across like someone or something (to someone) v. (birisi tarafından) birisi ya da bir şey olarak değerlendirilmek
come across like someone or something (to someone) v. (birisine) birisi ya da bir şey gibi görünmek
come across like someone or something (to someone) v. (birisinde) birisi ya da bir şey gibi izlenim bırakmak
come across like someone or something (to someone) v. (birisinde) birisi ya da bir şey gibi etki bırakmak
come across like someone or something (to someone) v. (birisine) birisi ya da bir şey gibi görünmek
know (something) like the palm of (one's) hand v. (bir şeyi/yeri) avucunun içi gibi bilmek
know (something) like the palm of (one's) hand v. (bir şeyi/yeri) çok iyi bilmek
know (something) like the palm of (one's) hand v. (bir şeyi) adı gibi bilmek
(do something) like it's going out of style v. (bir şeyi) çok sık yapmak
(do something) like it's going out of style v. (bir şeyi) yapmayı abartmak
(do something) like it's going out of style v. (bir şeyi) hızlı hızlı yapmak
(do something) like it's going out of style v. (bir şeyi) kıtlıktan çıkmış gibi yapmak
do something like there's no tomorrow v. yarın yokmuşçasına bir şey yapmak
do something like there's no tomorrow v. yarın yokmuş gibi bir şey yapmak
do something like there's no tomorrow v. yarın olmayacakmış gibi bir şey yapmak
do something like there's no tomorrow v. yarını/geleceği düşünmeden bir şey yapmak
do something like there's no tomorrow v. fütursuzca bir şey yapmak
avoid someone/something like the plague v. birinden/bir şeyden vebalı görmüş gibi kaçmak
avoid someone/something like the plague v. birinden/bir şeyden köşe bucak kaçmak
avoid someone/something like the plague v. birinden/bir şeyden kesinlikle kaçınmak
do something like there's no tomorrow v. yarın yokmuşçasına bir şey yapmak
do something like there's no tomorrow v. yarını düşünmeden bir şey yapmak
do something like there's no tomorrow v. geleceği düşünmeden bir şey yapmak
do something like there's no tomorrow v. fütursuzca bir şey yapmak
be drawn to (something) like a moth to a flame v. büyülenmiş gibi (bir şeyin) cazibesine kapılmak
be drawn to (something) like a moth to a flame v. büyülenmiş gibi (bir şeyin) içine çekilmek
drop (someone or something) like a hot brick v. (biriyle/bir şeyle) derhal ilişkiyi kesmek
drop (someone or something) like a hot brick v. (biriyle/bir şeyle) birdenbire ilişkiyi kesmek
drop (someone or something) like a hot brick v. (biriyle/bir şeyle) aniden ilişkiyi sonlandırmak
drop (someone or something) like a hot brick v. (biriyle/bir şeyle) birdenbire bağları koparmak
drop (someone or something) like a hot brick v. (birini/bir şeyi) başından atmak
drop (someone or something) like a hot potato v. (biriyle/bir şeyle) derhal ilişkiyi kesmek
drop (someone or something) like a hot potato v. (biriyle/bir şeyle) birdenbire ilişkiyi kesmek
drop (someone or something) like a hot potato v. (biriyle/bir şeyle) aniden ilişkiyi sonlandırmak
drop (someone or something) like a hot potato v. (biriyle/bir şeyle) birdenbire bağları koparmak
drop (someone or something) like a hot potato v. (birini/bir şeyi) başından atmak
drop someone or something like a hot potato v. biriyle/bir şeyle derhal ilişkiyi kesmek
drop someone or something like a hot potato v. birinden/bir şeyden hemen vazgeçmek
drop someone or something like a hot potato v. birini/bir şeyi bırakıvermek
drop someone or something like a hot potato v. biriyle/bir şeyle birdenbire bağları koparmak
drop someone/something like a hot potato v. biriyle/bir şeyle derhal ilişkiyi kesmek
drop someone/something like a hot potato v. birinden/bir şeyden hemen vazgeçmek
drop someone/something like a hot potato v. birini/bir şeyi bırakıvermek
drop someone/something like a hot potato v. biriyle/bir şeyle birdenbire bağları koparmak
feel like someone or something v. biri/bir şey gibi hissettirmek
feel like someone or something v. biri/bir şey hissi vermek
feel like doing something v. bir şey yapmak istemek
feel like doing something v. bir şey yapma hissinde/modunda/isteğinde olmak
feel like something/like doing something v. bir şey/bir şey yapmak istemek
feel like something/like doing something v. bir şey/bir şey yapma hissinde/modunda/isteğinde olmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) asılmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birinin/bir şeyin) sıkıca elinden tutmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) sımsıkı tutunmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) sıkıca tutunmak
hang on to (someone or something) like grim death v. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
hold on (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) asılmak
hold on (someone or something) like grim death v. (birinin/bir şeyin) sıkıca elinden tutmak
hold on (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) sımsıkı tutunmak
hold on (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) sıkıca tutunmak
hold on (someone or something) like grim death v. (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
hold on to (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) sıkıca tutunmak
hold on to (someone or something) like grim death v. (birine/bir şeye) yapışmak
hold on to (someone or something) like grim death v. düşmemek için (birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
know something like the back of your hand v. bir şeyi adın gibi bilmek
know something like the back of your hand v. bir şeyi avucunun içi gibi bilmek
know something like the back of your hand v. bir şeyi çok iyi bilmek
look for all the world like (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) tıpatıp aynısı olmak
look for all the world like (someone or something) v. (birine/bir şeye) tıpatıp benzemek
look for all the world like (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) sanki bir kopyası olmak
look for all the world like (someone or something) v. (birine/bir şeye) bire bir benzemek/aynı olmak
look suspiciously like (something) v. (bir şeye) aşırı derecede benzemek
look suspiciously like (something) v. (bir şeye) çok benzemek
look suspiciously like (something) v. (bir şeye) şaşırtıcı şekilde benzemek
look suspiciously like (something) v. ilginç bir şekilde (bir şeye) benzemek
look suspiciously like (something) v. şüpheli şekilde (bir şeye) benzemek
look suspiciously like (something) v. (bir şeye) intihal derecesinde benzemek
look/sound suspiciously like something v. (bir şeye) aşırı derecede benzemek
look/sound suspiciously like something v. (bir şeye) çok benzemek
look/sound suspiciously like something v. (bir şeye) şaşırtıcı şekilde benzemek
look/sound suspiciously like something v. ilginç bir şekilde (bir şeye) benzemek
look/sound suspiciously like something v. şüpheli şekilde (bir şeye) benzemek
look/sound suspiciously like something v. (bir şeye) intihal derecesinde benzemek
make like a (something) and (do something) v. hemen/derhal terk etmek
make like a (something) and (do something) v. toz olmak
make like a (something) and (do something) v. uzamak
make like a (something) and (do something) v. basıp gitmek
make like a (something) and (do something) v. sıvışmak
make like a (something) and (do something) v. çekip gitmek
make like a (something) and (do something) v. fıymak
make like a (something) and (do something) v. tüymek
make like someone/something v. birini/bir şeyi taklit etmek
make like someone/something v. biri/bir şey gibi davranmak
make like someone/something v. birinin/bir şeyin yaptığını yapmak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeyin) hiç gereği olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) like (one) needs a hole in the head v. (bir şeye) kesinlikle lüzum duymamak
need something like a hole in the head v. bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
need something like a hole in the head v. bir şeyin hiç gereği olmamak
need something like a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need something like a hole in the head v. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need something like a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need something like a hole in the head v. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need something like a hole in the head v. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeyin hiç gereği olmamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need something like you need a hole in the head v. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need something like you need a hole in the head v. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
pack (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) balık istifi gibi tıkmak/doluşturmak
pack (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) balık istifi yapmak
pack (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) hınca hınç doldurmak
pack (someone or something) (in) like sardines v. (birilerini/bir şeyleri) üst üste doluşturmak
play like (something) v. (bir şey) gibi davranmak
play like (something) v. (bir şey) gibi oynamak
take (something) like a man v. (bir konuda) sabırlı /metanetli olmak
take (something) like a man v. (bir şeye) erkek gibi katlanmak
take (something) like a man v. (bir şeyi) erkek gibi karşılamak
take (something) like a man v. (bir şey) karşısında sağlam durmak
take (something) like a man v. (bir şeyi) duygusal olarak kaldırmak
take (something) like a man v. (bir şey) karşısında dayanıklı/metin olmak
taste like (something) v. tadı (bir şey) gibi olmak
taste like (something) v. tadı (bir şeye) benzemek
taste like (something) v. (bir şey) duygusu uyandırmak
taste like (something) v. (bir şey) gibi hissettirmek
treat (someone or something) like (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek
treat (someone or something) like (someone or something else) v. (birine/bir şeye, başka biriymiş/bir şeymiş) gözüyle bakmak
treat (someone or something) like (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek
treat (someone or something) like (someone or something else) v. (birini/bir şeyi, başka biriymiş/bir şeymiş) gibi görmek
watch (someone or something) like a hawk v. (birini/bir şeyi) dikkatle izlemek
watch (someone or something) like a hawk v. (birini/bir şeyi) yakından izlemek
watch (someone or something) like a hawk v. (birini/bir şeyi) göz hapsinde tutmak
watch (someone or something) like a hawk v. (birini/bir şeyi) çok dikkatli izlemek
look like something the cat's ragged in expr. pejmürde bir halde
look like something the cat's brought expr. pejmürde bir halde
like something the cat dragged in expr. pislik içinde
like something the cat dragged in expr. kir pas içinde
like something the cat brought in expr. pislik içinde
like something the cat brought in expr. kir pas içinde
like something the cat drug in expr. pislik içinde
like something the cat drug in expr. kir pas içinde
Speaking
something like that interj. onun gibi bir şey
he died like in a car accident or something expr. araba kazasında mı ne ölmüş
how much something like that would cost? expr. böyle bir şey kaça mal olur?
would you like to drink something? expr. bir şey içer misin?
would you like to drink something? expr. bir şey içmek ister misin?
would you like to drink something? expr. bir şey içmek ister misiniz?
would anyone like to add something? expr. bir şey eklemek isteyen var mı?
you can't promise something like that expr. böyle bir şeye söz veremezsin
how do you want to live after something like this? expr. böyle bir şeyden sonra nasıl yaşamak istersin ki?
it's not something I like talking about expr. bu konuşmaktan hoşlandığım bir konu değil
I knew something like this was gonna happen expr. böyle bir şeyin olacağını biliyordum
how could I forget something like that? expr. böyle bir şeyi nasıl unutabilirim?
how much something like that would cost? expr. böyle bir şey kaça patlar?
something like that expr. bunun gibi bir şey
how does something like that happen? expr. böyle bir şey nasıl olabilir?
it's not something I like talking about expr. bu konuşmaktan hoşlandığım bir şey değil
would you like to have tea or something? expr. çay ya da başka bir şey ister misin?
would you like to have tea or something? expr. çay falan ister misin?
I feel like something bad is going to happen expr. kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorum
it looks like we got something in common expr. ortak bir yönümüz var gibi görünüyor
why would she do something like that? expr. neden böyle bir şey yapsın ki?
why would you do something like that? expr. neden böyle bir şey yapasın ki?
do you like really hate him or something? expr. ondan gerçekten nefret falan mı ediyordun?
something like that expr. öyle sayılır
why would she do something like that? expr. niçin böyle bir şey yapsın ki?
who could do something like this? expr. kim böyle bir şey yapabilir ki?
there's something i'd like to show you expr. sana göstermek istediğim bir şey var
I'm bored I'd like to do something different expr. sıkıldım farklı bir şey yapmak istiyorum
Slang
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) çok sıkı bir biçimde yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) kene gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sıkıca yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sıkıca tutunmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) sülük gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) bağımlı olarak yaşamak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. asalak gibi yaşamak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) peşinden düşmemek
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne yapışıp kalmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (biriyle/bir şeyle) birlikte anılmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (biriyle/bir şeyle) ilişkilendirilmek
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birine/bir şeye) kara bir leke gibi yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstüne kara bir leke gibi yapışıp kalmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel v. (birinin/bir şeyin) üstünde kara bir leke gibi kalmak