|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
yapışık ikizler |
siamese twins n.
|
|
|
2 |
General |
yapışık olmama |
noncohesiveness n.
|
|
3 |
General |
yapışık ikizler |
conjoined twins n.
|
|
4 |
General |
yapışık madde |
agglutination n.
|
|
5 |
General |
yapışık ikiz |
conjoined twin n.
|
|
6 |
General |
vücudu yapışık doğan ikiz kardeşlerden her biri |
conjoined twin n.
|
|
7 |
General |
meyvenin etli kısmına yapışık olmayan çekirdek |
freestone n.
|
|
8 |
General |
etli kısmı çekirdeğine yapışık olmayan meyve |
freestone n.
|
|
9 |
General |
bir kaplama filmi veya tabakayı sıyırarak veya kavlatarak yapışık olduğu yüzeyden ayırmak |
peel away v.
|
|
10 |
General |
yapışık kütle haline gelmek |
bulk v.
|
|
11 |
General |
sıkıca yapışık durması için sararak sabitlemek |
barnacle v.
|
|
12 |
General |
(kelime veya ifadeyi) harfleri birbirine yapışık olduğu için tek bir birim halinde yazmak |
flash v.
|
|
13 |
General |
yapışık olmayan |
incohesive adj.
|
|
14 |
General |
birbirine yapışık gibi |
umbilical adj.
|
|
15 |
General |
sıkıca yapışık |
appressed adj.
|
|
16 |
General |
kabuğunun çok sıkı veya yapışık olması nedeniyle gelişmeyen |
barkbound adj.
|
|
17 |
General |
(bazı şeftaliler) eti çekirdeğine yapışık olan |
cling adj.
|
|
18 |
General |
(bazı şeftaliler) eti çekirdeğine yapışık olan |
clingstone adj.
|
|
19 |
General |
yarısı yapışık |
semiadherent adj.
|
|
20 |
General |
yarısı yapışık |
semiattached adj.
|
|
21 |
General |
(sıkışma nedeniyle) yapışık gibi görünen |
strangulate adj.
|
|
|
22 |
General |
üzerine yapışık halde bulunan |
superjacent adj.
|
|
23 |
General |
yapışık bir şekilde |
coherently adv.
|
|
Idioms |
|
24 |
Idioms |
yapışık ikiz gibi olmak |
be glued to (someone or something) v.
|
|
25 |
Idioms |
yapışık ikizler gibi yaşamak |
be in each other's pockets [uk] v.
|
|
26 |
Idioms |
yapışık ikizler gibi yaşamak |
live in each other's pockets [uk] v.
|
|
27 |
Idioms |
yapışık ikizler gibi yaşamak |
live in (one's) pocket v.
|
|
28 |
Idioms |
'-e yapışık |
glued to adj.
|
|
29 |
Idioms |
yapışık ikizler gibi |
glued to someone expr.
|
|
Speaking |
|
30 |
Speaking |
yapışık ikizler gibiler |
they look like conjoined twins expr.
|
|
Technical |
|
31 |
Technical |
poliüretan emay kaplı yapışık tabakalı yuvarlak kesitli lehimlenebilir bakır tel |
solderable polyurethane enameled round copper wire with a bonding layer n.
|
|
32 |
Technical |
yapışık toprak |
soil n.
|
|
33 |
Technical |
yapışık nesneyi açma |
unglueing n.
|
|
34 |
Technical |
yapışık tabaka |
bonding layer n.
|
|
35 |
Technical |
yapışık tufal |
pickle patch n.
|
|
36 |
Technical |
bir dövme parçaya yapışık kalan ince bir gereksiz malzeme parçası |
web n.
|
|
37 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
anchyl- pref.
|
|
38 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
anchylo- pref.
|
|
39 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ankyl- pref.
|
|
40 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ankylo- pref.
|
|
41 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ancyl- pref.
|
|
42 |
Technical |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ancylo- pref.
|
|
Computer |
|
43 |
Computer |
yapışık sayfaların iç kenar boşlukları |
mirror margins n.
|
|
Aeronautic |
|
44 |
Aeronautic |
yapışık pals radarı |
coherent pulse radar n.
|
|
Medical |
|
45 |
Medical |
yapışık ikizlik |
parabiosis n.
|
|
46 |
Medical |
vücutları ayrı ayrı oldukça gelişmiş olup bir veya daha fazla iç organı ortak olarak kullanan yapışık ikizler |
diplopagus n.
|
|
47 |
Medical |
kafadan yapışık ikizler |
craniopagus n.
|
|
48 |
Medical |
dili damağa yapışık halde bekletme |
mewing n.
|
|
49 |
Medical |
boşboşluk duvarına yapışık halde |
mural adj.
|
|
Dentistry |
|
50 |
Dentistry |
yapışık dişeti |
attached gingiva n.
|
|
Pathology |
|
51 |
Pathology |
ayak ve bacakların birbirine yapışık olduğu doğuştan gelen bir anomali |
mermaid n.
|
|
52 |
Pathology |
ayak ve bacakların birbirine yapışık olduğu doğuştan gelen bir anomali |
sirenomelus n.
|
|
53 |
Pathology |
yapışık perikardın izlediği perikardit |
pick's disease n.
|
|
Biology |
|
54 |
Biology |
yapışık parmaklılık |
syndactylism n.
|
|
55 |
Biology |
yapışık parmaklılık |
syndactyly n.
|
|
56 |
Biology |
yapışık parmaklı |
syndactyl adj.
|
|
57 |
Biology |
doğuştan yapışık |
connate adj.
|
|
58 |
Biology |
(böcek veya böcek yumurtalığı) yumurtaya yapışık besleyici hücre üreten |
polytrophic adj.
|
|
59 |
Biology |
yerleştiği yüzeye sürekli yapışık duran |
sedentary adj.
|
|
Marine Biology |
|
60 |
Marine Biology |
küçük, yapışık gözlü bir kabuklu takımı |
cumacea n.
|
|
61 |
Marine Biology |
küçük, yapışık gözlü bir kabuklu takımı |
cumacean n.
|
|
|
62 |
Marine Biology |
sert yüzeylere yapışık yaşayan kabuklu bir deniz canlısı |
stalk barnacle n.
|
|
63 |
Marine Biology |
sert yüzeylere yapışık yaşayan kabuklu bir deniz canlısı |
stalked barnacle n.
|
|
Zoology |
|
64 |
Zoology |
yapışık parmaklı kuş |
syndactyl n.
|
|
65 |
Zoology |
yapışık parmaklı memeli hayvan |
syndactyl n.
|
|
66 |
Zoology |
yapışık parmaklı kuş |
syndactyle n.
|
|
67 |
Zoology |
yapışık parmaklı memeli hayvan |
syndactyle n.
|
|
68 |
Zoology |
(hayvan kürkü) yapışık tüylü |
close adj.
|
|
69 |
Zoology |
dişleri çene kemiğinin iç kenarına yapışık olan |
pleurodont adj.
|
|
70 |
Zoology |
yapışık gözlü |
sessile-eyed adj.
|
|
71 |
Zoology |
yapışık parmaklı |
syndactyle adj.
|
|
72 |
Zoology |
yapışık parmaklı |
syndactylic adj.
|
|
Botanic |
|
73 |
Botanic |
bitkilerin yapışık olması |
adnation n.
|
|
74 |
Botanic |
bezemsi gövdesi ve yapışık kısa tabanlı yaprakları olan uzun ömürlü bir ot |
leopard's bane (arnica cucanlis) n.
|
|
75 |
Botanic |
bezemsi gövdesi ve yapışık kısa tabanlı yaprakları olan uzun ömürlü bir ot |
leopard's-bane n.
|
|
76 |
Botanic |
güneydoğu abd, batı hint adaları ve güney amerika'ya özgü ağaç kütüklerine yapışık yeşilimsi gri esnek liflerden oluşan yoğun bir yosun |
spanish moss n.
|
|
77 |
Botanic |
güneydoğu abd, batı hint adaları ve güney amerika'ya özgü ağaç kütüklerine yapışık yeşilimsi gri esnek liflerden oluşan yoğun bir yosun |
tillandsia usneoides n.
|
|
78 |
Botanic |
üzerine yapışık halde küçük kurutulmuş bitkiler veya bitki parçaları içeren numune zarfı |
packet n.
|
|
79 |
Botanic |
eti çekirdeğine yapışık meyve |
cling n.
|
|
80 |
Botanic |
eti çekirdeğine yapışık meyve |
cling n.
|
|
81 |
Botanic |
yapışık kaliksli kapçık meyve |
cypsela n.
|
|
82 |
Botanic |
kozalaklı ağaçların bazılarında gövdeye yapışık küçük yaprak |
scale leaf n.
|
|
83 |
Botanic |
birbirine yapışık meyve |
siamese twin n.
|
|
84 |
Botanic |
çekirdeği olgunlaşmış etli kısma yapışık olmayan meyve |
freestone n.
|
|
85 |
Botanic |
taç yaprağa yapışık |
epipetalous adj.
|
|
86 |
Botanic |
tek tohumlu yapışık iki meyve yaprağından oluşan |
dicoccous adj.
|
|
Linguistics |
|
87 |
Linguistics |
yapışık ikizlerin daha kusurlu gelişen tarafı |
parasite n.
|
|
Archaeology |
|
88 |
Archaeology |
zemine yapışık olmayan heykel |
sculpture in the round n.
|
|
Geology |
|
89 |
Geology |
yapışık toprak |
loam n.
|
|
Sport |
|
90 |
Sport |
(bilardoda) beyaz topun hedef topa temas ettikten sonra onunla yapışık gideceği şekilde yapılan vuruş |
follow n.
|
|
91 |
Sport |
(bilardoda) beyaz topun hedef topa temas ettikten sonra onunla yapışık gideceği şekilde yapılan vuruş |
follow shot n.
|
|
Art |
|
92 |
Art |
görüntünün pozitif ve negatif filmlerinin birbirine yapışık ancak biraz kaymış halde basıldığı bir fotoğraf baskısı |
bas-relief n.
|
|
Photography |
|
93 |
Photography |
görüntünün pozitif ve negatif filmlerinin birbirine yapışık ancak biraz kaymış halde basıldığı bir fotoğraf baskısı |
bas-relief n.
|
|
94 |
Photography |
görüntünün pozitif ve negatif filmlerinin birbirine yapışık ancak biraz kaymış halde basıldığı bir fotoğraf baskısı |
basso relievo n.
|
|
95 |
Photography |
görüntünün pozitif ve negatif filmlerinin birbirine yapışık ancak biraz kaymış halde basıldığı bir fotoğraf baskısı |
basso rilievo n.
|
|
96 |
Photography |
görüntünün pozitif ve negatif filmlerinin birbirine yapışık ancak biraz kaymış halde basıldığı bir fotoğraf baskısı |
basso-relievo n.
|
|
97 |
Photography |
görüntünün pozitif ve negatif filmlerinin birbirine yapışık ancak biraz kaymış halde basıldığı bir fotoğraf baskısı |
basso-rilievo n.
|
|
Bookbindery |
|
98 |
Bookbindery |
(kitabın iki sayfası) yapışık |
conjugate adj.
|
|
Reptiles |
|
99 |
Reptiles |
dişleri çene kemiğinin iç kenarına yapışık olan kertenkele |
pleurodont n.
|
|
Slang |
|
100 |
Slang |
kıçların bağlı/yapışık olmak |
be attached at the hip v.
|
|
101 |
Slang |
yapışık ikiz gibi |
joined at the hip adj.
|
|