Turkish | English | |
---|---|---|
Computer | ||
Computer | yol yok | no path expr. |
Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Idioms | çıkar yol yok | (it) can't be helped expr. | ||
I guess it can't be helped. Sanırım çıkar yol yok. More Sentences |
||||
Phrases | ||||
Phrases | başka çıkar yol yok | there's nothing for it expr. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | …'den/dan başka yol yok | ... or bust expr. | ||
Colloquial | (bir şey yapmaktan) başka çıkar yol yok | there's nothing (else) for it (but to do something) expr. | ||
Idioms | ||||
Idioms | çıkar yol yok | can't be helped expr. | ||
Idioms | çıkar yol yok | couldn't be helped expr. | ||
Idioms | çıkar yol yok | (it) couldn't be helped expr. | ||
Speaking | ||||
Speaking | çıkar yol yok | it couldn't be helped expr. | ||
Speaking | çıkar yol yok | no way out expr. | ||
Speaking | çıkar yol yok | it can't be helped expr. | ||
Pharmaceutics | ||||
Pharmaceutics | ağır enfeksiyonlara yol açan bakterileri yok etmek için kullanılan bir antibiyotik | ertapenem n. | ||
Environment | ||||
Environment | toprak ve su ortamındaki çevre kirliliğine yol açan maddeleri yok etmek için doğal yollarla oluşan ya da yapay olarak oluşturulan mikroorganizmaların kullanılması | bioremediation n. |