revive - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
revive canlandırmak v.
  • The company is rapidly reviving business activities in Africa.
  • Şirket Afrika'daki ticari faaliyetlerini hızla canlandırıyor.
  • A policy to revive the economy is vital if Europe is to avoid deep recession.
  • Avrupa'nın derin bir resesyondan kaçınması için ekonomiyi canlandıracak bir politika hayati önem taşımaktadır.
  • So initiatives to revive growth are welcome.
  • Dolayısıyla büyümeyi canlandıracak girişimler memnuniyetle karşılanacaktır.
Show More (10)
revive yeniden canlandırmak v.
  • Enlargement is enabling us to revive the geographical, political and cultural identity of Europe.
  • Genişleme, Avrupa'nın coğrafi, siyasi ve kültürel kimliğini yeniden canlandırmamızı sağlıyor.
  • It is the Anglo-American armada that is reviving gunboat diplomacy in the Middle East.
  • Ortadoğu'da gambot diplomasisini yeniden canlandıran Anglo-Amerikan donanmasıdır.
  • No, it is indeed a question of discussing, rethinking and reviving a European project all over again.
  • Hayır, bu gerçekten de bir Avrupa projesini yeniden tartışmak, yeniden düşünmek ve yeniden canlandırmak meselesidir.
Show More (4)
revive hayata döndürmek v.
  • Dan's heart stopped but doctors managed to revive him.
  • Dan'in kalbi durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardı.
  • Tom's heart stopped, but the doctors managed to revive him.
  • Tom'un kalbi durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardı.
  • Tom's heart stopped, but doctors managed to revive him.
  • Tom'un kalbi durdu ama doktorlar onu hayata döndürmeyi başardı.
Show More (4)
revive yeniden canlanmak v.
  • My hopes revived.
  • Umutlarım yeniden canlandı.
  • Even if only one Russian hamlet were to remain, Russia would revive.
  • Sadece bir Rus mezrası kalsa bile, Rusya yeniden canlanır.
  • The flowers revived after the rain.
  • Çiçekler yağmurdan sonra yeniden canlandı.
Show More (1)
revive canlanmak v.
  • The plants will revive after a good rain.
  • Bitkiler iyi bir yağmurdan sonra canlanacak.
  • To our surprise, she revived at once.
  • Şu işe bak ki hemen canlandı.
  • The plants will revive after a good rain.
  • Bitkiler iyi bir yağmurdan sonra canlanacaktır.
Show More (0)
revive diriltmek v.
  • You'll never be able to revive someone who is only pretending to be dead.
  • Sadece ölü taklidi yapan birini asla diriltemezsin.
  • Japan tried to revive itself.
  • Japonya kendini diriltmeye çalıştı.
Show More (-1)
revive yeniden sahnelemek v.
  • His only dream was to revive the musical Groundhog Day.
  • Tek hayali Groundhog Day müzikalini yeniden sahnelemekti.
Show More (-2)
revive yeniden devam etmek v.
  • After giving birth, she did her best to revive her career.
  • Doğum yaptıktan sonra kariyerine yeniden devam etmek için elinden geleni yaptı.
Show More (-2)
revive gündeme getirmek v.
  • Although that aspect has meanwhile been removed from the directive, it has been revived by the rapporteur.
  • Her ne kadar bu husus bu arada yönetmelikten çıkarılmış olsa da, sözcü tarafından yeniden gündeme getirilmiştir.
Show More (-2)
revive tazelemek v.
  • My hopes revived.
  • Umutlarım tazelendi.
Show More (-2)
revive yeniden hayata döndürmek v.
  • The cold air revived Tom.
  • Soğuk hava, Tom'u yeniden hayata döndürdü.
Show More (-2)