1 |
aversion |
nefret |
n. |
|
- They have been outbidding each other in their aversion to minorities.
- Azınlıklara karşı duydukları nefretle birbirlerine üstünlük sağlıyorlar.
- I feel an aversion toward all this exhibitionism.
- Tüm bu teşhirciliğe karşı nefret hissediyorum.
Show More (-1)
|
2 |
aversion |
tiksinti |
n. |
|
- I feel an aversion toward all this exhibitionism.
- Tüm bu teşhirciliğe karşı bir tiksinti hissediyorum.
- I developed an aversion toward seafood.
- Deniz ürünlerine karşı bir tiksinti geliştirdim.
Show More (-1)
|
3 |
aversion |
isteksizlik |
n. |
|
- I developed an aversion toward seafood.
- Deniz ürünlerine karşı bir isteksizlik geliştirdim.
Show More (-2)
|